Fabrikaları, OSB olan illerde bu alanlar içinde inşa etmenin öncelikleri arasında olduğunu ifade eden Ağbal, şu değerlendirmede bulundu:
"Çünkü OSB'lerin ortak altyapısı zaten hazır. Dolayısıyla orada sinerji de oluşturabiliriz. Bu şekilde yeri olmayan illerde ise uygun arsalarda yapacağız. Maliye'nin Hazine arsalarını da bu amaçla İl Özel İdarelerimize kullanması için vereceğiz. Burada öncelikli olan tabii ki bizim 5'inci, 6'ncı bölge dediğimiz veya 4'üncü bölge dediğimiz gelişme bakımından diğer illere kıyasen daha fazla gelişmeye ihtiyacımız olan illerimiz var. Bu projeleri oralardan başlatacağız inşallah."
Ağbal, "yatırımcının fabrikasını, anahtar teslim olarak devlet yapacak denilebilir mi" sorusunu şöyle yanıtladı:
"İl Özel İdaresi projeyi bütün her şeyi ile tam hale getirecek. Yatırımcının talebine uygun olarak inşaat yapılacak. Birden fazla işletmeci eğer aynı bina bloku içerisinde yer alıyorsa bölümleri yapılacak ve içiyle ilgili düzenlemeler tamamlanacak. Elektrik, su, doğalgaz bağlantıları yapılacak. Yatırımcı sadece anahtarı alacak, makine ekipmanını getirecek ve orada çalışmaya başlayacak."
TÜRKİYE'NİN MÜLTECİ DUYARLILIĞI
"Öyle bir örnek oldu ki bugün Avrupa Birliği (AB) ülkeleri çok daha az sayıda mülteci sorunuyla karşı karşıya kaldıklarında bocalıyorlar ama bugün Türkiye'de 2 milyon 700 bin civarında mülteci var. Bunların yaklaşık 300 bini kamplarda yaşıyor. Çok sağlıklı, modern, eğitim, sağlık, altyapısının olduğu kamplarda yaşıyorlar. Şehirlerde de bu insanlar artık geçen sene sağladığımız imkanlarla iş yapabiliyorlar, çalışabiliyorlar, ekonomik bir değer de oluşturuyorlar."
"MÜZAKERELERE 'BİR KAYNAK ALIP VERME' MESELESİ OLARAK BAKMIYORUZ"
Ağbal, "Bugüne kadar devlet olarak hem merkezi yönetim bütçesinden hem mahalli idareler bütçelerimizden elimizden geldiğince gayret gösterdik" ifadesini kullanarak, şunları kaydetti:
"Bu anlamda uluslararası topumun da Türkiye'ye çok fazla bir katkısı olmadı. Bütün bu yaptıklarımıza, harcadıklarımıza rağmen biz vatandaşımıza olan hizmetimizden kısarak buraya bir kaynak ayırmıyoruz. Hesabımızı, kitabımızı yapıyoruz, insan kaynağımızı daha etkin, verimli kullanıyoruz ve bu sorunun da üstesinden geliyoruz."
Bu konuda AB ile yürütülen müzakereler olduğunu anımsatan Ağbal, sözlerine şöyle devam etti:
"Biz bu müzakerelere 'bir kaynak alıp verme' meselesi olarak bakmıyoruz. Bu aslında tek başına Türkiye'nin bir sorunu değil, bölgenin ve insanlığın bir sorunu. Bu sorun sadece Suriye meselesi olmaktan da çıktı, bizim doğumuzda yer alan istikrarsız birtakım ülkelerde genel bir mülteci akınına dönüştü. Buna bizim mutlaka uluslararası kalıcı ve sürdürülebilir çözümler üretmemiz lazım."
Ağbal, "Yürütülen müzakerelerde kaynak meselesi ön plana çıksa da bir an önce yapılması gereken şey Suriye'deki gerçekten insanlık dramı diyebileceğimiz hadiselerin yönetilmesi ve onun dışındaki bölgelerden gelen bu mülteci akınının da önlenmesi" değerlendirmesinde bulunarak, "Burada ortaya konulacak yaklaşımlar, alınacak tedbirler, kaynak ülkelerinden başlayan bu mülteci akınını durduracaktır. Burada AB ülkeleriyle Türkiye'nin yaptığı iş birliği çok önemlidir. Türkiye burada çok önemli bir inisiyatif almıştır. AB ülkeleri tarafından da Türkiye'nin aldığı bu inisiyatif takdirle karşılanmaktadır" dedi.
"TÜRKİYE, BÖLGEDEKİ EN GÜÇLÜ ÜLKELERDEN BİRİ"
Bütün bakanlıkların üzerilerine düşen görevleri yaptığını belirten Ağbal, "İnşallah yürütülen bu müzakereler bir noktada sonuçlanır. İnsanlık dramı dediğimiz... Özellikle Ege Denizi'nde olanları duyduğumuz zaman gerçekten üzülüyoruz. Çocuklar, insanlar orada bir kıyıdan bir kıyıya geçerken boğuluyorlar. Bunlar hepimizin düşünmesi gereken, vicdanları yaralayan hadiseler. Bunlarla mücadele edilecekse yine inşallah Türkiye bu konuda bugüne kadar bir rol üstlendi, bundan sonra da üstlenecek" ifadelerini kullandı.
Bakan Naci Ağbal, "Niye bugün AB, Türkiye ile bu konuda masaya oturuyor" sorusunu dile getirerek, "Çünkü Türkiye'nin bu konuda aldığı inisiyatifleri biliyor, yaptıklarını biliyor. Bu mesele eğer çözülecekse Türkiye'nin liderliğinde ve öncülüğünde çözüleceğini de biliyor. İnşallah bu sorunları çözeriz" dedi.
Vatandaşlardan bu konuda müsterih olmalarını isteyen Ağbal, şöyle devam etti:
"Biz ne diyoruz yıllardır hep? Vatandaşa bütçe yapıyoruz, halkın bütçesini yapıyoruz. Eğitimde, sağlıkta, altyapıda her alanda daha fazla hizmet sunmanın gayreti içerisindeyiz. Rabbim bereketini veriyor. Biz bugün, muhacir dediğimiz kardeşlerimize yardım yapıyorsak, Allah da bize başka kapılardan fırsat açıyor, imkan veriyor. Bugün Avrupa'da ülkelerin ekonomileri bakın ne kadar daraldı. Avrupa Merkez Bankası son aldığı kararlarla para politikasında daha da gevşeme yaptı, negatif faizleri konuşuyoruz."
Ağbal, Türkiye'nin bugün mali ve bütçe politikası olarak bölgedeki en güçlü ülkelerden biri olduğuna dikkati çekerek, şunları kaydetti:
"Güçlü bir bankacılık sistemi var ve ekonomimiz ayakları üzerinde duruyor ama öbür taraftan insanlık vazifemiz var, onu da yerine getiriyoruz yani bu insanlık vazifemizi yerine getirmemizle ekonomideki diğer konular birbiriyle değiştirilebilir konular değil. Bizim hepsiyle baş etmemiz lazım, hepsiyle de başediyoruz. Ne diyoruz, 'dualar bu memleketi ayakta tutsun' diyoruz. Rabbim de bize fırsat veriyor. İnşallah bu sorunların üstesinden geleceğiz."