IC İçtaş Enerji Yönetim Kurulu Başkanı Serhat Çeçen, sektörün lider firmalarından biri olma süreçlerini SABAH'a anlattı.
1998'de kurulan IC İçtaş Enerji, enerji sektörünün önemli firmaları arasında yer alıyor. Kuruluşundan bu yana firmanızın gelişim süreci hakkında bilgi alabilir miyiz?
Sektördeki hikayemizin ilk sayfalarında Hidroelektrik Santral (HES) projeleri yer alıyor. İlk santralimizi bundan tam 15 yıl önce işletmeye aldık. Bu tarihten itibaren de ülkemizin hidrolojik kaynaklarının elektrik üretimi için etkin olarak kullanımı temel önceliklerimizden biri olmaya devam ediyor. HES projeleri geliştiren bir şirket olarak başlayan hikayemizin 2010'lu yıllar ile yeni bir seyir aldığını söyleyebilirim. 2011sonunda Trakya Bölgesi'nin elektrik dağıtım ve görevli tedarik şirketlerini, TREDAŞ ve TREPAŞ'ı, özelleştirme kapsamında devraldık. Bugün itibarıyla, sektörün elektrik üretiminden, dağıtımına, elektrik ticaretinden, perakende satışa uzanan tüm aşamalarında 'IC İÇTAŞ' imzası yer alıyor. 2014'te toplam bin 50 MW'lık Yeniköy ve Kemerköy Termik Santralleri ile bu santralleri besleyen kömür sahalarını özelleştirme kapsamında devraldık. Toplam kurulu güçleri 164 MW olan Bağıştaş ve Çileklitepe HES'leri, sırasıyla mart ve ekim aylarında, işletmeye aldık. Kasım ayında da Kadıncık 1-2 HES'lerin özelleştirme ihalesini kazandık. Toplam kurulu gücümüzü de bin 450 MW seviyesine taşıdık. Böylece, sektörün lider firmalarından biri olma konumumuzu güçlendirdik. Çevresel ve sosyal sürdürülebilirlik prensiplerini tüm faaliyetlerimizin merkezine koyduk.
Ağırlıklı olarak hangi bölgelerde ne tür projeler üretiyorsunuz?
Ülkemizin enerji kaynaklarını, yine ülkemizin ekonomik ve sosyal kalkınması için en etkin şekilde değerlendirmek, birincil önceliklerimiz arasında yer alıyor. Türkiye'nin 21 dağıtım bölgesinden biri olan Trakya'daki elektrik dağıtım faaliyetimizin yanı sıra, Türkiye'nin genelini kapsayan perakende satış kanallarımız bulunuyor. Trakya bölgesinde TREPAŞ'ın yanı sıra, 81 ilimizin tamamında serbest tüketicilerin ETİC markamızdan elektrik tedariki yapmaları mümkün. Önümüzdeki dönem için de IC İÇTAŞ Enerji'yi uluslararası yatırımcı statüsüne taşıyacak projeleri gündeme alabiliriz. Sektördeki büyüme ve liberalleşme süreci ile paralel olarak, ülkemizdeki enerji firmalarının proje geliştirme ve uygulama yetkinlikleri, finansman kapasiteleri önemli ölçüde arttı. Bunun bir yansıması olarak da Türk yatırımcılarını diğer ülkelerin enerji piyasalarında görmeye başladık.
500 BİN AĞAÇ DİKTİK
Çevre politikanız hakkında bilgi verebilir misiniz?
Çevresel, sosyal ve kültürel değerlerimizi,
bizim gelecek nesillere mirasımız
olarak değil, gelecek nesillerin bizlere
emaneti olarak görüyoruz. Bu bilinçle
hareket ederek, ulusal çevre mevzuatının
yanı sıra, ilgili uluslararası standartları
ve bu alandaki en iyi uygulamaları
temel alan bir sürdürülebilir çevre yönetimi
politikası benimsedik. Karbon yönetimi
noktasında, HES'lerimiz için karbon
sertifikalarını aldık. Termik santrallerimizin
emisyon değerlerinin azaltılmasına
yönelik olarak da önemli adımlar
attık; önümüzdeki dönemde de bu
konudaki yatırımlarımız devam edecek.
Bunun yanı sıra, işletmelerimizde
bugüne kadar 500 bin ağaç dikimi yapıldı.
Bu rakamı önümüzdeki dönemlerde
çok daha yukarı taşıyacağımızı bu vesile
ile paylaşmak isterim. Sürdürülebilirlik
kavramının sosyal boyutu da unutulmamalı
diye düşünüyorum. IC Vakfı'nın
çalışmalarının yanı sıra, 2007'de kurulan
ve tamamı devlete bağışlanan Ağrı
İbrahim Çeçen Üniversitesi, bu alandaki
en önemli eserimizdir.
'GERÇEK YATIRIMCI' GEREK
Sizce Türkiye neden yenilenebilir enerjide istediği yere gelemiyor? Ülkemizin yenilenebilir enerji kaynaklarının
yeterli ölçüde değerlendirilememesi,
genel enerji dengelerinin
yanı sıra, cari ekonomik dengeler açısından
da önemli bir sorun. Bu alandaki
yatırımların hayata geçmesi için
'gerçek yatırımcıların' önlerinin açılması
gerekiyor. 'Gerçek yatırımcı'
olmayanların sistemi nasıl tıkadıklarını
hep birlikte gördük. Son dönemlerde,
bu tıkanıklıkları gidermek için
atılan adımları çıkış noktaları itibarıyla
anlamlı buluyorum. Ancak, bu
adımlarla birlikte yatırımcılar açısından
yeni tıkanıklıklar yaratılmaması
gerekir. Bunun için de karar alıcılar
ile özel sektör arasındaki istişare
kanallarını güçlendirmek gerekiyor.
Yenilenebilir enerjiye ilişkin hedefler
ve politik irade ortada iken, enerji
sektörünün tüm aktörlerine düşen bu
hedeflerin etrafında bir araya gelmektir.
Bu bilinçle hareket edilirse, yenilenebilir
enerji yatırımlarına yüksek
ivme kazandıracak bir yatırım ortamı
kısa vadede oluşturulabilir.
GEÇİŞ DÖNEMİ YAŞIYORUZ
Elektrik üretiminin tamamen serbest piyasa koşullarında yapılması modeli Türkiye'ye uyumlu mu? Liberal bir piyasa oluşumunu şahsen destekliyorum.
2006'da yüzde 40 mertebesinde olan özel sektörün toplam
kurulu güç içerisindeki payının bugün itibariyle yüzde
70'lerin üzerine çıkmış olması, elektrik dağıtımının ve perakende
satışının tamamen özel sektör tarafından yapılıyor
olması da bunu doğruluyor. Tam rekabetçi bir piyasa oluşumu
açısından halen bir geçiş dönemi yaşıyoruz. Serbest
tüketici limitinin sıfırlanması ile 'tam rekabet dönemi'ne
girilecek. Sonrasında da nihai tüketici odaklı çözümlerin
ağırlık kazanmasıyla 'inovasyon dönemi' yaşanacak.
İLK İŞLEMİ GEÇEN YIL YAPTIK
Geçtiğimiz aylarda 135 milyon lira tutarındaki ilk Türk Lirası cinsinden özel sektör tahvil ihracını gerçekleştirdiniz. Bunun enerji sektörüne katkılarından bahsedebilir misiniz? Türkiye bankacılık sektörü, enerji yatırımlarının finansmanı
açısından örnek bir rol üstlendi, tam anlamıyla itici bir
güç oldu. Birleşme ve satın alma işlemlerinin, özelleştirmelerin
ve yeni yatırımların finansmanı ile sektörün bu noktaya
gelmesine önemli bir katkı sağladı. Bununla birlikte, enerji
şirketlerinin yeni finansman kanalları yaratmalarını da sağlıklı
bir gelişme olarak değerlendiriyorum. IC İÇTAŞ Enerji
olarak, sermaye piyasalarındaki ilk işlemimizi geçen yıl
tamamladık. Bu tür işlemler, kurumsal yatırımcıların enerji
sektörünü daha iyi tanımlarını sağlıyor.
PROJELERİMİZLE YARIŞACAĞIZ
Rüzgâr ve güneş enerjisi ile ilgili ne gibi projeler gerçekleştirmeyi düşünüyorsunuz? Üretim portföyümüzü birincil enerji kaynakları açısından
çeşitlendirmeyi, bunu da ağırlıklı olarak yenilenebilir enerji
kaynaklarıyla gerçekleştirmeyi, stratejik önceliklerimizden
biri olarak tanımladık. Bu yıl içinde, rüzgar enerjisi projelerine
sistem kapasitelerinin tahsisi için bir yarışma süreci yaşanacak.
Biz de geliştirme aşamasındaki projemizle, bu yarışmaya
katılacağız. Geçmiş dönemde, yüksek katkı paylarıyla alınan
projelerin hayata geçirilemediğini gördük. Bu da, üzülerek söylüyorum
ki, yenilenebilir enerji yatırımlarının bugün itibarıyla
istenen noktada olmamasının en önemli nedenlerinden biridir.