"4. ENDÜSTRİ DEVRİMİ CİDDİ FIRSATLAR SUNUYOR"
"Yakın bir gelecekte klasik bankacılığın temel işlevlerinin bile internet üzerinden, ülke sınırları ve mevzuat kısıtlamaları olmadan, yapılabileceğini gerçeği ile karşı karşıyayız" diyen Akben, dolayısıyla finansal aracılık faaliyetlerindeki bu değişimin, finansal sektörün temel risk faktörleri arasındaki yerini aldığını kaydetti.
Akben, değişimin en olumsuz etkisinin, sektörün istihdam seviyesi üzerinde olacağını vurgulayarak, gelecek dönemlerde Türkiye'de yüksek katma değer üreten, teknoloji yoğun bir sanayi kesimi geliştirilememesi ve finansal sektörün uygun biçimde şekillendirilememesi durumunda, Türkiye'nin orta gelir tuzağına düşme riski ile karşı karşıya kalacağını belirtti.
Düşük AR-GE yatırımları, geleneksel üretim yöntemleri, gelişmemiş girişimcilik kültürü ve yalnızca kar elde etmeye odaklanmış bir finansal sektör ile arzu edilen milli gelir seviyesine ulaşılmasının mümkün olmadığına işaret eden Akben, sözlerini şöyle sürdürdü:
"4. Endüstri Devrimi, nesnelerin interneti, fintech veya diğer teknolojik gelişmeler, önemli bir risk unsuru olmakla birlikte, orta gelir tuzağından kaçınma noktasında bizim gibi gelişmekte olan ülkelere ciddi fırsatlar sunmaktadır. Hepimizin malumu olduğu üzere internet teknolojisi bizlere bilgiye erişim konusunda büyük imkânlar sağlamıştır. Ancak, bilgi birikiminin yenilikçi fikirler üzerinden gelir getirici teknolojik ürünlere dönüştürülmesi gerekmektedir. Son yıllarda şahit olduğumuz örneklerden de anlaşılacağı üzere teknoloji üretimi çok geniş bir tabana yayılmıştır. Bu kapsamda 'start-up' olarak adlandırılan genç girişimler elde ettikleri muazzam başarılarla öne çıkmaktadırlar."
"KATILIM BANKALARIMIZ START-UP FİRMALARI İÇİN CAN SUYU OLABİLECEKLER"
Akben, Türkiye'deki start-up girişimlerin hedefe yönelik desteklenmesi ve ülke ekonomisine kanalize edilmesi için tüm paydaşların seferber olması gerektiğini söyledi.
Çoğunlukla başlangıç seviyesinde olan bu nevi girişimlerin ihtiyaç duyduğu en önemli desteğin yönetim ve finansman desteği olduğuna dikkati çeken Akben, "Katılım bankalarımız, özkaynak finansmanına dayanan felsefi temelleri sayesinde konvansiyonel yöntemlerle fon bulamayan start-up firmaları için can suyu olabileceklerdir." dedi.
Akben, nispeten düşük miktarlarda başlangıç sermayesine ihtiyaç duyan girişimlerin fonlanması ve hatta yönetim desteğine kavuşmaları için katılım bankalarına büyük görev düştüğünü belirtti.
BDDK Başkanı Akben, şunları ifade etti:
"Gelecek dönemde beklentimiz, katılım bankaları ile genç girişimciler arasında bir bağ kurularak bir taraftan ülkemizin ihtiyaç duyduğu teknolojik ilerleme için gerekli finansal kaynağın sağlanması, diğer taraftan katılım bankalarımızın düşük tutarlı yatırımlarla yüksek kar elde edebilecekleri, kar zarar ortaklığı modeline uygun yeni bir faaliyet alanına kavuşmalarıdır.
Ayrıca, start-up firmalarının ve girişim sermayesinin bu şekilde desteklenmesi, teknolojik gelişmelerin daraltacağı istihdam olanaklarına alternatif imkanlar sunacaktır. BDDK olarak Borsa İstanbul ve İTÜ Arı Teknokent işbirliğiyle organize ettiğimiz çalıştayımızın da temel hedefi, katılım bankalarımızı ülkemiz girişimcilik ekosistemine dâhil ederek bahsettiğim faydaların oluşması adına bir kıvılcım çakmaktır. Temennim odur ki, katılım bankalarımız dâhil olacakları ekosistemi daha iyi noktalara taşırlar ve elde edecekleri başarılar sayesinde faizsiz finans sektörümüze yeni bir açılım getirirler."