Girişim Sermayesi Fonu'nda yatırım yapan kurumlar veya şirketler ödedikleri kurumlar vergisinin %10'unu özsermaryenin yüzde 20'sini aşmayacak şekilde fona aktardıklarında kurumlar vergisi matrahından mahsup edebiliyor. Ayrıca yatırım yapan şirketler 2 yıl süre ile aktifinde bulundurduğu fon hisselerini herhangi bir vergi ödemeden devredebilme imkanına sahip. Girişim Sermayesi'nden kazandığı gelirin yüzde 75'i kurumlar vergisinden muaf. Yüzde 25'inin kurumlar vergisi ödemektedir. Özsermaye ve karlılık ilişkisine bakıldığında, Türkiye'de devletin sağlamış olduğu girişim sermayesi vergi avantajından yararlanabilecek Türkiye'nin en büyük ilk 500 firması'nın (finansal kurumlar ve konsolide holdingler hariç) illere göre dağılımı 251 İstanbul, 49 Ankara, 30 İzmir, 24 Bursa, 19 Gaziantep, 16 Kocaeli, 9 Kayseri, 9 Konya, 8 Denizli, 7 Adana, 7 Hatay, 6 Antalya, 5 Mersin olarak görülmektedir. Türkiye'nin en büyük ilk 500 firmasının devletin sağlamış olduğu %10 vergi indirimi avantajı ile oluşturacağı Girişim Sermayesi Fonu büyüklüğü 2 milyar TL büyüklüğündedir. Bu firmalardan ilk 50 firmaya baktığımızda ise 1 milyar TL büyüklüğünde Girişim Sermayesi fonu oluşturulabilmektedir. Yukarıdaki rakamlara Anadolu'nun ilk 500 firması eklendiğinde Bursa, Gaziantep, Adana, Kayseri, Denizli, Konya, Kocaeli başta olmak üzere Türkiye'nin potansiyel Girişim Sermayesi Fon büyüklüğü 3 milyar TL'ye ulaşmaktadır.
Erken aşama şirketlerin yüzde 60'ı ihracata yöneliyor
Uzmanlar, girişim sermayesi fonu tarafından yatırım yapılan erken aşama firmalarının yüzde 60'ının, büyüme aşamasında olan firmaların ise yüzde 30'unun ihracata yöneldiğini belirtiyor. Türkiye'nin organik olarak gelişen inovasyon ve teknoloji ekosistemlerinin örneği olabilmesi için araştırma sonuçlarının ticarileştirilmesi ve teknoloji transferi konusunda çok sayıda başarılı model sunulması gerektiğini vurgulayan uzmanlar, "Türkiye'de en büyük eksikliğin sahip olunan potansiyele rağmen, bölgesel oluşumlarımızda ortak kimlik anlayışının ve kurumlararası işbirliklerinin yeterli seviyede olmamasıdır. Bölgenin uluslararası rekabetçi bir bölge olabilmesi için bölgede kurumlararası işbirliğini sağlamak, bölgeye özgün modeli bulmak ve tasarlamak, bölgenin güçlü taraflarına odaklanmak, bölge için ortak vizyon oluşturmak ve bölgeyi tanıtmak ve markalaştırmak faaliyetlerinin çok önemli olduğudur" diye konuştu.