Yapılan
araştırmalar girişim sermayesi fonlarının desteklediği şirketlerin genellikle teknoloji ve küresel pazarlar konusunda güçlü vizyona sahip firmalar olduklarını, söz konusu firmaların girişim sermayesi yatırımıyla beraber iddialı uluslararası performans gösterdiklerini ortaya koyuyor. Küresel marka alanında Türkiye'nin hızlı büyüme göstermesi için girişim sermayesinin etkin şekilde kullanılması ise önemli bir nokta olarak ortaya çıkıyor. Bu noktada girişim sermayesinin, ihracatı artırıcı olumlu katkılar sağladığını belirten uzmanlar şu örneği veriyor: Kanada'da girişim sermayesi şirketleri tarafından fonlanmış firmaların satışlarının ortalama yüzde 70'i ihracata dayalı. Yani Kanada özel sektörünün genel ortalamasının yaklaşık 4 katı. İngiltere'de girişim sermayesi destekli firmalar Ar-Ge'ye odaklanarak ihracat pazarında öne çıkıyor. Bu firmalar cirolarının yaklaşık yüzde 50'sini ihracattan sağlıyor. Aynı şekilde İrlanda'da girişim sermayesi firmaları tarafından fonlanan firmaların cirolarının yüzde 80'ini ihracata dayalı ürünler oluşturuyor. Amerika'da son 30 yıl içinde girişim sermayesi fonlarından yararlanan firmaların performanslarına bakıldığında Ar-Ge harcamalarını 3 kat, ihracatı 2 kat arttırdığı görülüyor.
İŞBİRLİĞİNE İMKAN SAĞLIYOR
Girişim sermayesi fonu tarafından yatırım yapılan erken aşama firmalarının yüzde 60'ı, büyüme aşamasında olan firmaların ise yüzde 30'u ihracata yöneliyor. Uluslararası pazarda rekabet etme potansiyeli olan KOBİ'ler için girişim sermayesi desteğinin sağlandığı finansmana erişimin yanı sıra, etkili yönetişim anlayışının yaygınlaştırılması da bir o kadar etkili. Büyümeyi doğru yönlendirmek amacıyla firmanın yönetiminde mentorluk yapan girişim sermayesi fonları, ölçeklenebilir girişimler yaratmak üzere yeni ve etkili yönetim stratejileri ile firmanın küresel hedeflere yönelimini teşvik ediyor. Devlet fonlarının varlığı özel sektörün mevcut fon arzını desteklediği kadar, yaratacağı olumlu yatırım performansı ile yeni özel yatırımcıların da pazara çekilmesi için ihtiyaç duyulan referansı sağlaması açısından önemli. Uzmanlar, Türkiye'de henüz erken gelişme aşamasında büyüme sancıları çeken girişim sermayesi sektörün, kendisinden beklenen atılımı yapabilmesi için kamunun tetikleyici ve bütünsel bir bakış açısı ile farklı destekler ile katma değerli ekonomik büyüme için lokomotif olabilecek sektörlere yönelik ciddi bir kamu ve özel sektör işbirliğine imkân sağlayacağını belirtiyor.
TÜRKİYE'DE İŞBİRLİKLERİ YETERLİ DEĞİL
Uzmanlara göre Türkiye organik olarak gelişen inovasyon ve teknoloji ekosistemlerinin bir örneği olabilmesi için, araştırma sonuçlarının ticarileştirilmesi ve teknoloji transferi konusunda çok sayıda başarılı model sunmalı. Türkiye'de en büyük eksiklik, sahip olunan potansiyele rağmen, bölgesel oluşumlarda ortak kimlik anlayışının ve kurumlararası işbirliklerinin yeterli seviyede olmaması. Bölgenin uluslararası rekabetçi bir bölge olabilmesi için bölgede kurumlararası işbirliğini sağlamak, bölgeye özgün modeli bulmak ve tasarlamak, bölgenin güçlü taraflarına odaklanmak, bölge için ortak vizyon oluşturmak ve bölgeyi tanıtmak ve markalaştırmak faaliyetleri ise çok önemli.