Kale Grubu Başkanı ve Üst Yöneticisi (CEO) Zeynep Bodur Okyay, Türkiye'nin iyi planlanmış bir inovasyon planına ihtiyacı olduğunu belirterek, "Türkiye'de inovasyonu konuşmaya ara verip inovasyonu üretmeye geçilmeli" dedi. Ekonomi Bakanlığı koordinatörlüğünde, Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) tarafından düzenlenen 5. Türkiye İnovasyon Haftası kapsamında "Türk İş Dünyası" başlıklı panel düzenlendi. Okyay, Türkiye'de aklı önceleyen bir reform hareketinin mümkün olabileceğini bir örnekle anlattı. İş yapılan her alanda paydaşların sürece dahil edilmesi gerektiğini belirten Okyay, Rönesansı tetikleyen Floransalı Medici ailesinin yaptığı gibi farklı düşünce gruplarından insanları bir araya getirmenin önemine işaret etti. Okyay şunları söyledi: "İşim gereği İtalya'ya giderim, fazlaca bir iletişimim var. İtalya'da meşhur Medici ailesi var. Kitaplara da konu oldu. Onların yaptığını ülke olarak bugünkü dünyada başarmaya her zamankinden daha fazla ihtiyacımız var. 15. yüzyılda bankacılık yapan bir aile ama farklı disiplinlere ve kültürlere mensup kişileri Floransa'da topluyor. Bunları ağırlıyor ve bir arada çalıştırarak geleneksel bariyerleri yok ediyor. Dolayısıyla bilim adamlarından mimarlara, sanatçılara, iş adamlarına kadar birçok insanın özgürce tartışmalarını sağlıyor. Sonuçta ne çıkıyor Rönesans çıkıyor ve bugün dünyayı değiştiren Rönesansı tetikliyorlar. Dolayısıyla bugün birçok başarılı şirket bundan pay çıkarmak zorunda. Benim de şirketim var benim de paylar çıkarmam gerekiyor." Okyay, Türkiye'nin iyi planlanmış bir inovasyon planına ihtiyacı olduğunu anlatarak, Türkiye'de inovasyonu konuşmaya ara verip inovasyonu üretmeye geçilmesi gerektiğini söyledi.
'ÜLKE OLARAK VERİMLİ ÜRETİM YAPMALIYIZ'
Dünya Ekonomik Forumu'nun araştırmasında "En çok ihtiyaç duyulacak 3 beceri"nin, eleştirel düşünce, sorun çözme ve yaratıcı düşünce becerileri olarak sıralandığını anımsatan Okyay, "Ülke olarak verimliliğimizi artırabildiğimiz, yaptığımız işe değer kattığımız bir kültür ve ekosistem yarattığımız sürece hedeflerimize ulaşacağımızı, bu toplantıların da amacına ulaşacağını düşünüyorum." diye konuştu. Ürgüp'te kütüphanecilik yapan Mustafa Bey'in yenilikçi hikayesini dinleyicilerle paylaşan Okyay, şöyle konuştu: "Ürgüp'te 1940'lı yıllarda kütüphaneye memur olarak atanıyor Mustafa Bey. Gidiyor fakat kimse girmiyor kütüphaneye. Düşünüyor, şikayetini dile getiriyor ama amirlerinden çok da destek bulamıyor. Sonunda aklına bir fikir geliyor. İki tane sandık yaptırıyor. 'Onlar gelmezse ben ayaklarına giderim' diyor. Bütün köyleri bir eşek, iki sandıkla dolaşıyor ve kitapları yüklüyor. Çocuklara götürüyor, diyor ki, '15 gün sonra burada olacağım, kitapları hırpalamayın, diğer arkadaşlarınıza da dağıtacağım.' Dolayısıyla inovasyon aslında çok da uzak değil."