Meğer benim şimdiye dek kafayı takıp da kısa sürede çözemediğim hiçbir problemim olmamış.
Şimdi, başıma tersi gelince fark ettim.
Kilo veremiyorum arkadaş!
Ve bu duruma fena halde kafayı takmış durumdayım.
Son bir, iki senedir tamamen 'sefasal' sebeplerden aldığım 10 (on!) kiloyu, sonunda üzerimden atmaya karar verdim. Bana kalsa yine pek umurum olmaz, aynen yemeye, içmeye ve mümkün olduğunca az hareket etmeye devam ederdim de, işte yaklaşık beş ay önce bir manita yapınca ister istemez görüntüme de dikkat etmeye başladım.
Hele bir de o manita 'filinta' gibi olunca, insan sofraya oturduğunda kolay kolay 'Amaan koy, rahvan gitsin' yapamıyor. Bir kendi göbeğine bakıyorsun, bir onunkine ve eline geçirdiğin ilk kemerle kendini kamçılamak istiyorsun.
TEK DÜŞÜNCEM KİLO VERMEK...
Artık yaklaşan yaz mevsimi mi, sevgili mi, basküldeki eksen kaymasının gözümü iyice rahatsız etmesi mi, sebep her ne ise, bu aralar tek düşündüğüm şey; kilo vermek...
Bir kere öncelikle, 'yemek için yaşayanlar' sınıfından 'yaşamak için yiyenler' sınıfına sert bir geçiş yaptım.
Agop'un kör kazı gibi ne bulsam yemiyorum artık. Sebze, meyve, ızgara, salata ve en önemlisi rakı-balık sofralarına veda...
Dolayısıyla yaşam sevincimin önemli bir kısmını kaybettim ama olsun. Kendimi eski çiroz günlerimdeki gibi hayal edip "Az sabret kızım" diyorum, "Bugünler de geçecek!"
Yemeyi, içmeyi kestik; o bir dereceye kadar katlanılabilir bir durum da, bana asıl koyan spor yapma kısmı oluyor.
Sporun her türünden nefret eden, spor yapmayı 'pis pis terlemek ve yorulmak' olarak yorumlayan biri için, her gün bir saat yürüyüş ne demek bilir misin sevgili okur? İşkence! İşkence!
Yürürken sinirinden ağlayan bir ben varım herhalde. O derece sevmem fazla hareket etmeyi... Aktivist bir insan değilim yani. Burcumun insanıyım ben; bir 'Aslan' gibi yiyip içip yan gelip yatayım, sefa yapayım. Budur yaşam prensibim...
BENİ YERİMDEN OYNATMAYIN!
Neyse işte, baktım ki bu spor kısmı bedenimden ziyade sinirlerimi daha çok zayıflatacak, ben de soluğu güzellik merkezinde aldım. Daha doğrusu üç ayrı yöntem deneyen üç merkezde...
Dedim, kardeşim beni yerimden oynatmadan, nereme ne alet dürtecekseniz, buyurun yapın ve oramı buramı bir heykeltıraş gibi yontun. Önce "Hay hayyy! Tam yerine geldiniz" diyenler bana uygulayacakları programın sonuna zorunlu olarak yürüyüş ve pilatesi de ekleyince "Hadi" dedim... Siz yolunuza ben yoluma...."
O yürüyüşü, o pilatesi yapacaksam ben zaten zayıflarım. O aletlere girmeme ne gerek var!
Gerçi üçüncü ve sonuncu merkez, beni yerimden kımıldatmadan enteresan bir yöntemle zayıflatmaya söz verdi ya, dur bakalım! Sonuçları yine anlatırım. Yöntem işe yararsa da ne olduğunu yazarım.
Yaz yaklaşırken, kilo vermek için canını dişine katan tüm bidon kardeşlerim, Allah hepimize kolaylık versin. Yolumuz uzun, karnımız aç, işimiz zor. Hadi bakalım!