Geçen hafta Hülya Avşar'ın Antalya Altın Portakal Film Festivali'ndeki jüri başkanlığı çerçevesinde gelişen tartışmaları yazmıştım.
Avşar, "Jürilik dediğiniz şey gelip geçici, hayatın bütün meselesi değil" demişti.
Türkiye'de olaylara biraz da bu açıdan bakmak gerekiyor.
Çünkü popüler kültür kraliçesi Hülya Avşar'ın bir film festivalinde jüri başkanlığı yapmasıyla, Adana Altın Koza'da uluslararası gururumuz, Ferzan Özpetek'in jüri başkanı olması arasında bir fark yok. Çünkü jüride kim olursa olsun sonuçlar tartışılıyor.
MEMNUN KALMADI
Altın Koza'da ödül almasına kesin gözüyle bakılan filmler vardı. Zeki Demirkubuz'un 'Yeraltı'sı ile Yeşim Ustaoğlu'nun 'Araf' filmi bu beklentili filmlerdendi ama 'En İyi Film' ödülü 'Babamın Sesi'ne verildi.
Herkes sonuçtan memnun kaldı mı?
Tabii ki hayır.
Zeki Demirkubuz, "Bu filmleri kendileri jürilik yapsın diye çektiğimi sanan gerzeklerden çok sıkıldım artık. Bundan sonra Türk festivallerinde yarışmak yok" şeklinde bir açıklama yapmış.
Kulislerde de benzer konuşmalar var. Yeşim Ustaoğlu ile Demirkubuz'un görmezden gelindiği konuşuluyor.
GERZEK POLEMİĞİ
Levent Kırca'nın "Hülya Avşar'ın jüri başkanı olduğu yerde ben olmam" diyerek Altın Portakal jürisinden ayrılmasıyla, Demirkubuz'un "Gerzeklerden çok sıkıldım. Bundan sonra festivallere katılmayacağım" demesi arasında bir fark var mı sizce?
Biri burun kıvrılan magazinel bir tartışmaydı.
Hatta "Jüri üyelerinden dolayı sinemacılar Altın Portakal yerine Altın Koza'yı tercih etti" gibi yorumlar da yapıldı.
Peki bu 'gerzekler' lafının dile düştüğü bu ikinci tartışmaya ne demeli?