Burkina Faso tarihi...

1984'e kadar Yukarı Volta adını taşıyan ülke doğuda Benin ve Nijer, kuzeyde ve batıda Mali, güneyde ise Togo, Gana ve Fildişi Sahili ile çevrilidir. Yüzölçümü 274.200 km2, nüfusu 8.714.000 (1989), başşehri ülkenin orta kesiminde bulunan Uagadugu (Ouagadougou), resmî dili Fransızca'dır. 1975 yılında İslâm Konferansı Teşkilâtı'na üye olmuştur.

Fizikî ve Beşerî Coğrafya. Güney sınırları deniz kıyısından 500 km. kadar kuzeyde olan Burkina Faso 10 ve 15. kuzey enlemleri arasında yer alır; yüksekliği ortalama 300-500 m. arasında değişen bir plato görünümündedir. Orta Nijer havzasının güney bölümündeki toprakların tabanını billurlu bir tabaka oluşturur. Hafifçe dalgalı olan arazi doğu bölgelerinde Atakora dağlarına doğru yükselir ve Tenekuru (Tenekourou) zirvesinde 794 metreye ulaşır. Genellikle verimsiz olan topraklar Kara Volta, Comue ve Leraba gibi akarsu vadileriyle parçalanmıştır. Ülkenin kuzey ve kuzeydoğusu çölün etkisinde olduğundan buralarda kumluk bölgeler şeritler halinde uzanır ve bu kum şeritleri arasında kayalık tepeler yer alır. Güneye doğru alçalan platoyu akarsu vadileri keser. Yer yer granit kayalarla kaplı olan arazinin verimsizliğinde akarsu taşkınlarının toprakları taşımasının payı büyüktür.

Kuzey, orta ve güney bölgelerinde birbirinden farklı iklimler görülür. Sahil bölgesine yakın olan ülkenin kuzey tarafındaki iklim çölün etkisindedir. Orta bölgede ise tropikal nitelikli Sudan, güneyde de Gine iklimi hâkimdir. Kuzeyde ortalama yıllık yağış 500 mm. iken orta ve güneyde 1100 milimetreye kadar çıkar. Yağışlar genelde haziran-ekim döneminde düşer. İklimin sıcak ve kurak olduğu ülkede en düşük sıcaklık 10, en yüksek sıcaklık ise 40 derece civarındadır. Kuraklık kırsal alanlarda yaşayan halkın hayatını olumsuz şekilde etkilemektedir. Ülkenin büyük bölümü yağmur mevsiminde yeşeren otlarla ve çalılıklarla kaplıdır. Sahil ikliminin etkisindeki kuzey bölgelerde bozkır türü dikenli çalılıklara rastlanırken tropik iklimin hüküm sürdüğü güney bölgelerdeki akarsu vadilerinde savanlar ve ormanlar görülür.

Burkina Faso akarsular bakımından fakir olmamakla birlikte bunlardan ne taşımacılıkta ne de tarım alanlarının sulanmasında yeterli miktarda faydalanılır. Orta ve güney bölgelerini sulayan Kızıl Volta, Kara Volta ve Ak Volta akarsuları ülke sınırlarını terkettikten sonra Gana'da Volta nehrini oluştururlar. Doğu bölgesini sulayan akarsular ise Nijer nehrine katılırlar. Yağmur mevsiminde düzensizlik göstererek taşkınlara sebep olan orta ve batı bölgelerdeki akarsuların bazıları uzun süren kurak ve sıcak mevsimlerde kururken bazıları da bataklıklarda kaybolur.

Nüfus. Nüfusu bugün 9 milyona yaklaşan Burkina Faso'da etnik bakımdan ve dil, kültür açılarından birbirinden farklı çok sayıda kabile yaşamaktadır. Ülkenin orta ve doğu bölgelerinde yaşayan Mosiler nüfusun yarıya yakın bölümünü oluştururlar. Bölgenin en eski yerlileri olan Mosiler kabile şefliğine dayalı Manprusi ve Dagomba devletlerini kurmuş ve XV. yüzyıla kadar kendi ülkelerinden geçen sahra ticaret yolları üzerinde önemli rol oynamışlardır. Güneybatıda Bobolar, doğu ve kuzeyde Gurmalar, kuzeyde sınıra yakın bölgelerde göçebe Fûlânîler, batıda Senufolar, Lobiler, Kassenalar, Diulalar, Tegnesiler, Dogariler, Busanseller, orta ve güneydoğuda Gumudiler, Bisalar, Gurmançeler, Mubalar, Konkombalar, Berbalar ve diğer kabileler yaşamaktadır. Afrikalı siyah insan tipinin en iyi örneğini temsil eden Gurmalar'ın da yaşadığı Burkina Faso âdeta bir halklar mozaiği görünümündedir. Nüfusun % 90'ı kırsal alanlarda yaşar, sanayi gelişmediğinden şehirleşme hızı çok düşüktür. Ülkenin önemli şehirlerinin 1985 sayımına göre nüfusları şöyledir: Başşehir Uagadugu 442.223, Bobo-Dioulasso 231.162, Kudugu (Koudougou) 51.670, Uahiguya 38.604, Banfora 35.204, Koya 25.779. Abican'dan gelen demiryolu Uagadugu'ya ulaşmadan önce eski başşehir Bobo-Dioulasso'dan geçer. Müslümanların çoğunlukta bulunduğu Bobo Diulasso, ticaret ve sanayi bakımından ülkenin en önemli şehri iken demiryolu buradan Uagadugu'ya vardıktan sonra önemini kaybetmeye başlamış, iş yerleri ve sanayi tesisleri sömürgeci Fransızlar'ın başşehir yaptığı Uagadugu'da yoğunlaşmıştır. Bununla birlikte Bobo-Dioulasso halen bir ticaret merkezi olarak önemini sürdürmektedir. Ülkede kilometrekareye düşen nüfus yoğunluğu 29,1 olmakla birlikte tarıma elverişli güney ve batı bölgelerinde nüfus daha yoğun, kuzey bölgelerinde ise daha seyrektir. Birleşmiş Milletler rakamlarına göre doğum oranının ‰ 48,1 (1975-1980 ortalaması) gibi oldukça yüksek olduğu ülkede ölüm oranı aynı dönem için ‰ 24 olarak gerçekleşmiştir. Nüfus içerisinde gençlerin oranı yüksektir. Ülkedeki nüfusun yaklaşık 500.000 kadarı her yıl çiftliklerde ve sanayi tesislerinde çalışmak için Fildişi Sahili ve Gana gibi komşu ülkelere gider ve her yıl bunların 50 ile 100.000 kadarı gittikleri yerlerde kalıp geri dönmezler. Fildişi Sahili'ne gitmiş ve burada yerleşmiş 1 milyona yakın Burkina Fasolu bulunmaktadır.

Din. Burkina Faso nüfusunun ekseriyeti (% 55) atalara tapınma şeklindeki mahallî putperest inanışlara mensup olmakla beraber XIV. yüzyıldan beri ülkenin kuzey bölgeleri Müslümanlığın etkisi altındadır. Toplam nüfusun en az % 35'ini temsil eden müslümanlar daha çok ülkenin kuzeyinde yaşayan Fûlânî, Tuareg ve Diula kabilelerine mensupturlar. İlk defa müslüman tüccarlar vasıtasıyla XIV. yüzyılda bu ülkeye nüfuz eden İslâmiyet, XVIII. yüzyılın sonlarına doğru mahallî yöneticilerin de müslüman olmalarıyla giderek güçlendi. İslâm dini, Mosi Kralı Naaba Dulugu'nun (1769-1823) yönetimi döneminde sarayda etkin hale geldi; ancak yine de İslâmiyet'in etkisi ticaret yolları üzerinde bulunan şehirlerle sınırlı kaldı. Öte yandan İslâmiyet'le birlikte mahallî inançlar da güçlü şekilde yaşamaya devam etti. Ülkede Fransız sömürgesi olduğu dönemde ve özellikle istiklâline kavuştuktan sonra İslâmiyet'in yayılışında bir hızlanma görülmüşse de müslüman nüfus henüz çoğunluğa ulaşamamıştır.

Burkina Faso'nun İslâmiyet'i ilk kabul eden halkı, kuzeyde yaşayan ve daha çok çobanlıkla meşgul olan Fûlânîler'dir. Fûlânîler buraya XI. yüzyılda Senegal'deki Tekrûr bölgesinden gelerek XIV. yüzyılda Hevsâ şehirlerinde İslâmiyet'le karşılaştılar. Bunların bir kısmı zaman içerisinde Müslümanlığı kabul ettiler ve XVIII. yüzyılda Futa Calon ve Futa Toro'da kurdukları devletlerle putperestlere karşı açtıkları cihadlarda meşhur oldular. Ancak kuzeyden ve doğudan gelen İslâmî akımlar karşısında Burkina Faso'daki putperest yönetimler şiddetli tepki gösterdiler ve bu akımları durdurmak için iş birliği yaptılar. Bundan dolayı İslâmiyet'in Burkina Faso'nun güney bölgelerine inmesi mümkün olmamıştır.

Fûlânîler'den başka Mandeler, Sarakoleler, Soninkeler ve Mosiler'in de büyük bir kısmı müslümandır. Büyük çoğunluğu mahallî inanışlara mensup Mosiler'den müslüman olanların İslâmiyet'le ilk teması, XIV. yüzyılda bölgede hâkimiyet kuran Songay Devleti döneminde olmuştur. XV. yüzyılda bu devlet hâkimiyetini güneydeki kıyı bölgesine kadar genişlettiğinde İslâmiyet'in buradaki etkisi de giderek artmış ve Mosiler'in büyük bir kısmı müslüman olmuştur. 1700'lü yıllarda bazı Mosi krallarının İslâm'a girmeleriyle de Müslümanlık bunlar arasında iyice yerleşmiştir. Fakat buna rağmen Mosiler arasında mahallî inançların hâkimiyeti devam etmiştir. Burkina Faso'nun güneybatısında yaşayan ve ülkenin ticaretinde önemli rol oynayan Diulalar'ın büyük çoğunluğu da müslümandır. Bunların konuştukları dil ticaret dili olarak gelişmiştir.

Ülkenin sömürge olduğu dönemde hıristiyan yöneticilerin müslümanlara karşı iyi davranmadıkları, onların meseleleriyle ilgilenmedikleri bilinmektedir. Sömürge rejiminin nisbeten yumuşadığı 1950'lerden sonra müslümanlar bir teşkilât içerisinde toplanmak için gayret gösterdiler; 1958'de Uagadugu İslâm Topluluğu ve Bobo-Dioulasso'da İslâm Kültür Konseyi kuruldu. Uagadugu İslâm Topluluğu 1962'de Yukarı Volta İslâm Topluluğu adını alarak ülke düzeyinde genişletildi. Kur'an'a bağlılık, İslâm kardeşliğini güçlendirme, cuma namazları için bir araya gelme, millî birlik ve gelişmeye katkıda bulunma gibi temel amaçlarla doğan İslâm Topluluğu, cemaati geliştirmek ve İslâm'ı yaymak için çaba gösterdi. 1964 yılındaki genel kongreye seksen üç bölge ve yaklaşık 55.000 üyeyi temsilen 500 delege katılmıştır. Bu yıllarda topluluğa bağlı 771 cami ve on bir Kur'an kursu bulunuyordu. Gençleri daha çok İslâmî hizmete sokmak amacıyla Uagadugu'da 1972 yılında ilk İslâm Gençliği Kültürel Kurulu toplandı. Arapça'yı ülkenin kültür dili yapmak, müslümanlara evlilik ve cenaze törenleriyle ilgili İslâmî kuralları öğretmek, güvenilir radyo programları geliştirmek ve Kur'an kurslarında eğitim düzeyini yükseltmek gayesiyle çalışmalar yapıldı.

Burkina Faso'daki müslümanlar çeşitli zorluklara rağmen, özellikle ülkenin bağımsızlığını kazanmasından bu yana iyi organize olmuş bir birlik ve beraberlik içindedirler. Batı Afrika'daki diğer ülkelerle karşılaştırıldığında buradaki müslümanların teşkilâtlanma bakımından daha iyi durumda oldukları söylenebilir. Bunların hepsi komşu ülkelerde olduğu gibi Mâlikî mezhebine mensupturlar. Aralarında Kādiriyye ve Ticâniyye tarikatları da önemli bir yere sahiptir.

Özellikle şehir merkezlerinde bulunan hıristiyanların oranı nüfusun % 10 kadarını oluşturmaktadır. Sömürge döneminde ülkedeki okullar Katolik misyonerlerin kontrolleri altında açıldığından İslâmiyet kadar olmasa bile bu din de ülkede taraftar bulmuştur. Hıristiyanların sömürge döneminde olduğu gibi bağımsızlık kazandıktan sonra da yönetimdeki etkileri devam etmektedir. Bağımsızlık döneminin ilk devlet başkanı olan Maurice Yameogo (1961-1966) ve bir askerî darbe ile 1982'de iktidarı ele geçiren Jean Baptiste Udraogo Katolik idiler.

Eğitim ve Kültür. Ülkede, sosyal ve kültürel özellikleri birbirinden farklı çok sayıda kabilenin yaşaması sebebiyle ortak bir millî kültür oluşmamış, etnik farklılıklara dinî ve mahallî farklılıklar da eklendiğinde ortaya kültürel bir çeşitlilik çıkmıştır. Ülke nüfusunun hemen hemen yarısını meydana getiren Mosiler'in geleneksel animist kültürleri, genelde Burkina Faso kültürüne damgasını vurmuştur. Müslüman nüfus İslâm dininin ve geleneksel kültürlerin etkisindedir. Kırsal kesim ile şehirler arasında yaşama şekli, zihniyet ve kültür yapısı açısından büyük farklılıklar vardır. Köylerde evlerin yapımında çamur, saman ve sap gibi geleneksel inşaat malzemeleri kullanılırken şehirlerde daha modern malzemelerden istifade edilir. Şehirlerde modern mimari ile geleneksel yapılar birbirine karışmış durumdadır. Atalara tapınma şeklindeki mahallî inanışlara mensup halklarda danslar, dinî âyinler ve çeşitli olayları kutsallaştıran davranışlar önemli yer tutar. Siyaset ve yönetim kademelerinde görevli olanlar daha çok Batı ve hıristiyan kültürünün etkisindedir; bu bakımdan bürokratlar ile halk arasında kültür bakımından büyük ayrılık vardır.

UNESCO'nun verdiği 1985 rakamlarına göre ülke nüfusunun % 86,8'inin okuma yazması yoktur. Erkeklerin % 79,3'ü, kadınların da % 93,9'u okuma yazma bilmemektedir. Nüfusun büyük çoğunluğunun kırsal alanda yaşaması eğitim hizmetlerinin halka götürülmesinde olumsuz etki yapmaktadır. Burkina Faso'da eğitim mecburi ve parasız olup ilk öğretime yedi yaşında başlanmaktadır. Ülkedeki 1758 ilk öğretim kurumuna devam eden öğrenci sayısı toplam 351.807'dir (1986). Altı yıllık ilk öğretimden sonra başlayan orta öğretimin ilk dönemi dört, ikinci dönemi üç yıldır. Genel ve meslekî öğrenim veren 125 orta öğretim kurumunda 56.683 öğrenci okumaktadır. 1984 rakamlarına göre okullara kayıtlı olan toplam öğrenci sayısı, okuma çağında olanların ancak % 17'si idi. Sadece ilk öğretim çağındakiler için bu oran % 25 iken orta öğrenimdekilerde % 4'e düşmektedir. Diğer taraftan 1986 yılında ülkenin tek yüksek okulu olan Uagadugu Üniversitesi'ne devam eden öğrenci sayısı 3869 idi. Hükümet ülkenin eğitim öğretim seviyesini yükseltmek için bütçenin % 20'sini bu alana aktarıyorsa da bu miktar yeterli olmamaktadır.

Burkina Faso'da basın ve yayın hayatı gelişmiş olmamakla birlikte başşehir Uagadugu'da beş günlük gazete ve yedi dergi yayımlanmakta, bir de haber ajansı faaliyet göstermektedir. Radyo ve televizyon yayınları devletin elinde olup ülkede 123.000 radyo ve 35.000 televizyon alıcısı (1983) bulunmaktadır.

Ekonomi. Nüfusun % 90'ının kırsal alanda yaşayarak çiftçilik ve hayvancılık yaptığı Burkina Faso bir tarım ülkesidir ve ekonomik faaliyetlerin önemli bir kısmı bu alanda gerçekleştirilmektedir. Millî gelirin % 43'ü tarım alanından sağlanmakta ise de tabii şartların etkisinde olan tarım gelişmemiş ve modernize olamamıştır; bu sebeple verim çok düşüktür. Dünyanın en fakir ülkelerinden biri olan Burkina Faso'da kişi başına düşen millî gelir 140 Amerikan doları civarındadır. Tarım alanındaki üretim hava şartlarına ve yağışların elverişli oluşuna bağlı kalarak değişebilmektedir. Yönetim, temel ürünlerde kendi kendine yeten bir ülke olmayı istemekte ve mısır, darı, patates, pirinç, keten ve susam üretiminin arttırılması için çalışmaktadır. Bu amaçla Thomas Sankara yönetimi toprakları kamulaştırmış ve tarım sektörüne bütçeden ayrılan payı iki misline çıkarmıştır. Son yıllarda Avrupa Kalkınma Fonu'ndan sağlanan kredilerle keten, şeker kamışı ve yer fıstığı işleyecek bazı küçük tesisler kurulmaktadır. Öte yandan güneydeki tarım alanlarını sulamak için milletlerarası finans kuruluşlarından ve İslâm Kalkınma Bankası'ndan sağlanan kredilerle başlatılan kanal, bent, gölet ve baraj inşa çalışmaları da sürdürülmektedir.

Ülkenin kuzeyindeki otlaklarda hayvancılık yapılmaktadır. 1985 rakamlarına göre Burkina Faso'da 2,8 milyon büyük baş, 2 milyon koyun ve 2,6 milyon keçi bulunmaktadır. Son yıllardaki kuraklık tarım sektörünün diğer kesimlerini olduğu gibi hayvancılığı da olumsuz şekilde etkilemektedir.

Burkina Faso yer altı kaynakları bakımından zengin olmamakla birlikte Tambao'da manganez, Tileusi'de fosfat, Poura'da altın, Mafalou'da antimon, Kudugu yakınlarında gümüş ve çinko yataklarına sahiptir. 1984 yılında İslâm Kalkınma Bankası, Avrupa Yatırım Bankası ve hükümetin katıldığı altın madenini işletecek bir şirket kurulmuştur. Mali sınırına yakın Tambao'daki zengin manganez yataklarından faydalanmak için de demiryolunun buraya kadar uzatılması planlanmaktadır. Yer altı servetlerini işleyecek bilgi, teknoloji ve sermayeye sahip olamaması sebebiyle bazı madenlerin imtiyazı yabancı firmalara verilmiş durumdadır. Ak Volta ve Kara Volta akarsuları üzerinde barajlar inşa edilmiş ve elektrik üretimi 1960'tan bu yana büyük bir gelişme göstererek yılda 125 milyon kilovata ulaşmıştır. Özellikle Kudugu, Dedegu, Poura, Gaua, Kaya, Dori ve Tenkudago şehirlerinin elektrifikasyonu ile Kompienga hidroelektrik santralinin ve çok sayıda küçük akarsu barajının yapımı Avrupa Topluluğu'ndan sağlanan kredilerle mümkün olmuştur.

Taşımacılık ve ulaşım alanında ülkenin durumu pek iyi değildir. Başşehri Bobo-Dioulasso ve Abican'a bağlayan demiryolunun ülke ekonomisindeki yeri büyüktür ve bu yolun Nijer'e kadar uzatılmasına çalışılmaktadır. Ülkenin karayolu şebekesi toplam 9000 km. civarında olup bunun ancak yarısı anayoldur. Mevcut yolların iyileştirilmesi ve yenilerinin yapımı için dış desteğe ihtiyaç vardır. Ödemeler dengesi devamlı açık vermekte ve ekonomi dış borç bulmak zorunda kalmaktadır; halen devletin dış borcu yarım milyar doları geçmiş durumdadır. En önemli ihraç kalemleri olan canlı hayvan ve keten üretiminin kuraklık sebebiyle düşmesi ve satın almak zorunda olduğu petrol, hazır makine, yol ve baraj inşaat ekipmanları gibi ithal kalemlerinin fiyatlarının devamlı şekilde artması ülke ekonomisini zor durumda bırakmaktadır. 1984'te toplam 111 milyon franklık ithâlata karşılık ancak 34 milyon frank tutarında ihracat yapılabilmiştir.

Tarih. Bugün Burkina Faso'nun sınırları içerisinde yaşayan çeşitli etnik grupların tarihlerinin iyi bilinmemesi ve ülke sınırlarının tarihî, sosyal ve coğrafî özellikler dikkate alınmadan genellikle Batılı sömürgeci devletler tarafından belirlenmiş olması ülke tarihini araştırmayı zorlaştırmaktadır. Burkina Faso'da yaşayan etnik grupların çoğu devletsiz toplumlar olup tarihte çeşitli devletlerin sınırları içerisinde yaşamışlardır. Ülkenin en kalabalık etnik grubunu oluşturan Mosiler XI. yüzyılın sonlarına doğru Dagomba'dan, Gurunsiler'le Lobiler ve Bobolar da Doğu Afrika'dan buraya gelip yerleşmişler ve bölgenin siyasî tarihinde önemli rol oynamışlardır. Bunların en ünlüleri olan Mosiler'in Dagomba kraliyet ailesinden Ouedraogo Tehkodego Krallığı'nı kurdu (XII. yüzyıl sonları); oğlu Oubri de Uagadugu bölgesini ülkesine katarak devleti güçlendirdi. Oubri'nin oğulları arasında taht yüzünden çatışma çıkması üzerine onlardan biri kuzeye gitti ve Yatenga Krallığı'nı kurdu. Yatenga kralları ülkelerini genişletmek amacıyla komşularıyla savaştılar. Bir ara Tinbüktü'yü ele geçirdilerse de XV. yüzyıl ortalarında Sunni Ali'ye (ö. 1492) yenilmeleri üzerine güçlerini kaybettiler. Bu çağda kuzeyden ve doğudan gelen İslâmî akınlar ve müslüman tüccarlar vasıtasıyla İslâm bu bölgeye de nüfuz etti. Mosi ve Yatenga krallıkları XIX. yüzyılın sonlarına kadar yaşamayı başardılar. Aslında modern Yatenga'nın tarihi Naaba Kango (1757-1787) ile başlar. Kral Kango iktidarı merkezîleştirerek etraftaki çeşitli kabilelere boyun eğdirdi. Ölümünden sonra Nakombseler arasında çatışmaların çıkması devletin gücünü zayıflattı. XIX. yüzyılın sonlarına doğru Naaba Saaga ile Naaba Tugari'nin oğulları arasındaki anlaşmazlık iç çatışmaya dönüştü ve sonunda 1894 yılında Naaba Baoga otoriteyi sağlayarak Bandiogara'da bulunan Fransızlar'la iş birliğine gitti. Onun ardından gelen Naaba Bulli'nin 1895'te Fransızlar'la bir anlaşma imzalayarak onların himayesine girmesi üzerine Fransız sömürge güçleri bölgedeki nüfuzlarını kuvvetlendirdiler. Uagadugu'daki Mosi Kralı Morho-Naba ise Fransız himayesini reddetti, fakat 1896'da bir Fransız birliği Oagadugu'ya girdi ve kral kaçmak zorunda kaldı. Ülkenin tamamı Fransız işgaline uğramadan önce batıda Samolar ve Mandeler, güneyde ise Gurunsiler geniş bir otonomiye sahiptiler. Ayrıca yine batı bölgesinde, müslüman Diular'ın merkezi Bobo-Dioulasso olan Gwiriko Devleti ile rakibi Wahabu Devleti bulunuyordu ve bunlar da 1897'de Fransız egemenliğiyle tarihe karıştılar. Böylece 1897 yılında bugünkü Burkina Faso'nun bütün toprakları Fransızlar tarafından işgal edilmiş ve sömürge dönemi başlamış oldu.

Sömürge döneminde ülke önce Fransız Sudanı'nın bir parçası haline getirildi; sonra 1904'te oluşturulan Haute-Senegal-Nijer birliğine bağlandı. Bu arada ülkenin çeşitli bölgelerinde ayaklanan kabileler sömürge güçlerince sindirildi. 1919'da Haute-Senegal-Nijer birliğinden ayrılan ülke Haute-Volta (Yukarı Volta) adıyla ayrı bir sömürge haline getirildi. 1932'de Sudan, Fildişi Sahili ve Nijer arasında bölüştürüldüyse de bu durum 1947'de bölgenin yeniden bütünleştirilmesine kadar devam etti. Sömürge yönetiminin takip ettiği ekonomik ve idarî siyaset halkı zor durumda bıraktı ve bir kısmı komşu ülkelere göç etmek zorunda kaldı. 1946'da ülkede siyasî teşkilâtlanmaya izin verilmesi üzerine kurulan Afrika Demokratik Birliği (Le Ressamblement democratique africain) ülkenin siyasî tarihinde önemli rol oynadı. 1956 yılında bu partinin Haute-Volta bölümü önce Birleşik Demokratik Parti adını aldı, sonra da Ouezzin Coulibaly ve Maurice Yameogo tarafından Volta Demokratik Birliği'ne (Union democratique Voltaique) dönüştürüldü. 1957'de O. Coulibaly yönetim konseyinin başkan yardımcısı, daha sonra ise başkanı oldu.

1958'de yapılan referandum sonunda Haute-Volta Fransız Topluluğu'na üye otonom bir cumhuriyet haline geldi. 5 Ağustos 1960'ta ise bağımsızlığını ilân etti. Bu arada 1958'de O. Coulibaly'nin ölümü üzerine yerine geçen Maurice Yameogo 1959 seçimlerini kazanıp yeniden başkan seçilmişti. Başkan Yameogo, Kasım 1960'ta kabul edilen yeni anayasanın verdiği geniş yetkilerle kendi partisi dışındaki bütün partileri yasakladı ve siyasî rakiplerini susturdu. Ancak halkın ve ekonominin içinde bulunduğu sıkıntılar, memnuniyetsizliğin giderek artmasına ve sonunda işçilerle ordunun Yameogo yönetimine baş kaldırmasına kadar vardı. 3 Ocak 1966'da General Sangoule Lamizana bir darbe ile yönetime el koyarak devlet başkanlığını ilân etti. Kurulan askerî yönetim ülkenin içinde bulunduğu ekonomik sıkıntıyı atlatmak için bazı tedbirler aldı ve üç yıl sonra siyasî partilerin kurulmasına izin verdi. 1970'te yeni anayasanın kabulünden sonra yapılan seçimleri Volta Demokratik Birliği kazandıysa da ordunun yönetimdeki etkinliği devam etti ve Lamizana devlet başkanlığına seçildi. Yönetim kademelerinde ve iktidar partisi içinde çatışmalar meydana gelmesi üzerine Başkan Lamizana meclisi dağıtıp siyasî faaliyetleri yasaklayarak yönetimi tekeline aldı. Lamizana 1977'de yeniden devlet başkanlığına seçildiyse de devam eden karışıklıklar sonucu Kasım 1980'de Albay Saye Zerbo'nun gerçekleştirdiği kansız bir askerî darbe ile devrildi. Zerbo'nun kurduğu askeri yönetim anayasayı askıya alarak ülkede bütün siyasî faaliyetleri yasakladı. Kısa süre sonra darbeye destek veren işçi birliklerinin yönetimin takip ettiği politika sebebiyle desteklerini çekmeleri üzerine ülkede ciddi karışıklıklar ortaya çıktı. Başkan Zerbo yeniden anayasa rejimine döndüyse de 1982'de Jean Baptiste Uedraogo'nun darbesine engel olamadı. Ancak Uedraogo da Ağustos 1983'te Libya yanlısı olarak tanınan yüzbaşı Thomas Sankara tarafından devrildi. Sankara iktidarı ele geçirince Millî Devrim Konseyi adlı bir konsey kurarak ülkenin yönetimini yeniden teşkilâtlandırdı ve mahalli eşrafın tesirini azaltmaya çalıştı. Ülkenin çeşitli yerlerinde kurduğu halk mahkemelerinde eski siyasî liderleri yargılatarak muhalefeti iyice sindirdi. Bu arada Fransa ve Batı Avrupa ülkeleriyle ilişkiler bozulurken Libya ve Sovyetler Birliği'ne yakınlaşma başladı. Başkan Sankara, ülkede gerçekleştirdiği siyasî ve sosyal değişikliklerin bir sembolü olarak devrimin birinci yıl dönümünde (3 Ağustos 1984) ülkesinin adını Burkina Faso'ya çevirdi ve böylece Yukarı Volta adı terkedildi. Özellikle hukuk ve eğitim alanlarında bir dizi yenilik yapıldı. Fransa ile bozulmuş olan ilişkiler, bu ülkede Sosyalist Parti'nin iktidara gelmesiyle düzelme yoluna girdi. 1985 yılında Mali ile sınır anlaşmazlığı yüzünden savaş çıktı. Sovyetler Birliği ile ilişkileri daha ileriye götürmek isteyen Sankara 1986'da Moskova'yı ziyaret etti. Komşuları ile de bir siyasî entegrasyon kurmak istemiş, fakat teşebbüsleri olumlu sonuç vermemiştir. Burkina Faso 1983'ten bu yana Thomas Sankara rejiminde Millî Devrim Konseyi tarafından yönetilmektedir.

Kaynak: Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi

BİZE ULAŞIN
SON DAKİKA