Türkiye'nin en iyi haber sitesi
SAVAŞ AY

Yıldızların gururla parladığı gece...

Yıldız Kenter için öğrencilerinin düzenlediği muhteşem geceyi, Sezen Aksu taçlandırdı. Yıldız Hoca ile Sezen'i birlikte "Kaybolan Yıllar"ı okurken izleyenler, gözyaşlarına hâkim olamadı

Demet Akbağ'ın gözünde çocuk telaşları gördüm içeri adım atar atmaz. Sırf o mu?.. Tiyatro toprağına fidan fidan dikilip, on yıllar içinde heybetli çınarlara dönüşmüş Müjdat Gezen'i, Mustafa Alabora'yı, Erdal Özyağcılar'ı, Savaş Dinçel'i, sankim de teneffüse çıkmış ilk mektep afacanları gibi, kıpır kıpırken yakaladım. Betül Arım, Sanem Çelik, Yasemin Alkaya ve daha her yaştan her kuşaktan bin dolu tiyatro sevdalısı rahle-i tedrisinden geçtikleri sanatın o dev anasının, Yıldız Kenter üstadın çok özel gecesinde ne kadar da çocuktular vay vaylaaar...

HERKES ORADAYDI
Göğüslerinde takılı parlak yıldız rozetinin sözlük anlamı; "Göynümüzün, kalbimizin tam üstünesin Yıldız Hocam" manasınaydı besbelli. Taksim Sanat Evi'nin gün görmüş kuytuları, bu tepeden tırnağa duygu akışının sel sularıyla tozunu atmış, daha bir can can şavkıyordu. Bir başka köşenin gönül ortaklarına savurdum bakışlarımı. Zeynep Oral'a, Hakkı Devrim'e, İclal'e, Nebil'e, Selim İleri'ye rastladı gözlerim heyooo... Vefanın, kadirbilirliğin, saygının tutkunun dile gelebilemez irilikteki kolektif coşkusu mutlak hakimiydi gecenin. O hepimizin kalbinde çiçek çiçek açan değerli isimler ve yüzler, kendilerine oyunculuğun elifbasından başlayıp, enine sonuna dek belleten bir ustanın kutsandığı bir sanatsal ayinin fertleriydi baştan başa...

ŞAŞIRTICI GECİKME
Ve bu muhteşem gecenin; her çağdan öğrencisinin Yıldız hocalarına saygı sunduğu gecenin erişilmez başına bir taç gibi yerleşti Sezen Aksu... Duymuş, içinden fırtına kopmuş ve; "şarkılarımla selamlarım Yıldız Hanım'ın bu muhteşem gecesini ben" deyip koşmuş oracığa. Meğer ki iki sihirbaz isim de, uzaktan uzağa, derinden derine hayranlık beslermiş birbirine ama; kader kesiştirmemiş, rastlaştırmamış, yüz yüze, yan yana olamamışlar evveli geceye kadar... Aslına bakarsanız yazacak o kadar güzellik var ki o geceden. Ama çok özel, çok rafine, çok hassas birkaç saattir orada yaşanan. Kameralara, fotoğraf makinelerine uzak olsun istenmiş, saygıda kusur edilemez bu düşünceye. O yüzden gazeteci gibi değil de; bu imece sevdaya göz tanıklığı eden, onu da eşe dosta ahbaba böbürlenerek, gururlanarak anlatan bir küçümen kaynak gibisinden olmayı tercih ediyorum bu defalık. Yazımın orasına burasına birkaç masum fotoğraf iliştirmeyi ise, tarihi bir gecenin, geleceğe kalan mütevazı bir belgesi olsun diye ihmal edemiyorum. Gerisi mi?.. Dedim ya; gerisini paylaşsak milyonların yüreğine su serpilir, herkesler iftihar eder orada olup bitenlerle ama, saklı hazinenin sırrını faş etmek olur ve büyüler bozulur, bağışlayın olmaz mı?

YILLAR SONRA KUCAKLAŞTILAR
Birbirlerinin önünde sanatlarına ve duyarlı insanlıklarına hürmeten eğilen, diz çöken bu müstesna ikilinin keyifli, kahkahalı, maceralı sohbetlerini ise, gecenin giz torbasında saklamayı yeğliyorum, kusuruma bakılmasın. Gecenin iddiasız ve asil yürekli mimarlarını, Yıldız Hoca yavrularını kırmamak adına tek söyleyebileceğim; Sezen ve Yıldız Hanım bir mikrofonu bölüşüp harika bir düet yaptı. Kaybolan Yıllar'ı müthiş bir uyumla okuyup, sabi heveskârdan saçı sakalı ağarmış yığınla sanat savaşçısına, herkesi fena ağlattılar.

YAZARIN BUGÜNKÜ DİĞER YAZILARI
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA