Türkiye'nin en iyi haber sitesi
BAŞYAZI MEHMET BARLAS

Ezber olmayınca tarih dersi aydınlatıcı olabilir

NTV'deki "Yorum Farkı" nda "Boğazlar Sorunu" nu tartışırken, Potsdam Konferansı'na katılanları sıralıyordum. "Truman, Stalin ve Atlee" deyince, Emre Kongar itiraz etti, "Potsdam'da İngiltere'yi temsilen Churchill vardı, Atlee yoktu" dedi.
Yakın tarihe ilişkin ilgi çekici bir dönemi yansıttığı için, bu olayı yazıya da dökmeyi gerekli gördüm.
Nazi Almanyası teslim olunca, askeri zaferi seçim zaferine dönüştürmeye karar veren İngiliz başbakanı Winston Churchill, 23 Mayıs 1945'te "Büyük Koalisyon" u bozar ve 5 Temmuz 1945 günü için genel seçim kararı alınır. Ancak oyların 26 Temmuz'da sayılması da kararlaştırılır. Çünkü deniz aşırı topraklardaki asker oylarının Londra'ya getirilmesi zaman alacaktır.
ABD Başkanı Truman, Sovyet lideri Stalin ve İngiliz Başbakanı Churchill, savaş sonrası dünya düzenini belirlemek için 17 Temmuz 1945'te Almanya'da, Potsdam'da toplanırlar. O sırada İngiltere'de seçim yapılmıştır. Bu konferansta Türk Boğazları'nın durumu, 22 Temmuz'daki 7'nci oturumda ele alınır. 25 Temmuz günü İngiltere'de oylar sayılır ve İşçi Partisi'nin seçimi kazandığı anlaşılır. Başbakanlığa Clement Atlee gelir. Churchill Potsdam'dan ayrılır ve o gün İngiltere adına Atlee katılır toplantıya. Boğazlar Rejimi'nin değiştirilmesi gerektiği kararı ise, 27 Temmuz'daki 9'uncu oturumda alınır.
Askeri zaferi seçim zaferine dönüştürmeyi planlayan Churchill için, iktidarı İşçi Partisi'ne kaptırması büyük bir hayal kırıklığı yaratmıştı. Churchill anılarında, İngiliz tarihinin en kara günü olarak Singapur'un Japonlara teslim olmasını (15 Şubat 1942) gösterir. O dönemde Churchill'in gelini olan Pamela Harriman'a bu konuyu sorduğumda ise, "Churchill için İngiliz tarihinin en kara günü askeri zaferin ertesinde seçimi kaybettiği gün olan 5 Temmuz 1942'ydi" demişti bana.
Madem " Zaman Tüneli" ne girdik. Yeni kuşakların hatırlaması için, Türkiye'nin çok partili rejime geçmesini de içeren o dönemin bazı olaylarını gözden geçirelim.
Amerika, İngiltere ve Sovyetler, Boğazlar'ın Türkiye'nin egemenlik alanı dışında kalması konusunda Potsdam'da görüş birliğine varırlarken, 2'nci Dünya Savaşı boyunca Başbakan olan Şükrü Saracoğlu aleyhine Sovyetler bir kampanya başlatıyor. Bu arada Amerika'ya dönen Başkan Truman da, 27 Ekim'deki Donanma Günü konuşmasında "Türk Boğazları serbest geçişe açılacak" diyor. Arkasından Kasım'ın 2'sinde ABD, 21'inde de İngiltere de, Türkiye'ye birer nota verip, "Boğazlar için görüşmeye başlamalıyız" diyorlar. 5 Aralık'ta da Başbakan Saracoğlu, "Boğazlar konusunu görüşmeye hazırız" açıklamasını yapıyor.
1946'nın ocak ayında Ankara'da diplomatik bir skandal yaşanıyor. Bir resepsiyonda, Ankara'daki Sovyet Büyükelçisi Vinogradov, Dışişleri Bakan Vekili Nurullah Sümer'e "Her şeyin sorumlusu başbakanınız Saracoğlu'dur" diyor. Dışişleri Bakanlığı da bu nezaketsiz çıkışı, ertesi gün sözlü olarak protesto ediyor.
Sonra neler oldu derseniz. 7 Ocak 1946'da Demokrat Parti kuruldu. Aynı gün Amerika'nın Missouri zırhlısı İstanbul'a geldi. 5 Ağustos 1946'da Şükrü Saracoğlu istifa etti ve Recep Peker Başbakan oldu. 21 Temmuz'da da ilk çok partili genel seçim yapıldı Türkiye'de.
Potsdam Konferansı'nda varılan uzlaşma gereği verilen ilk Sovyet notası 7 Ağustos 1946'da Ankara'ya ulaşır. Ama artık "Soğuk Savaş" başlamıştır. 5 Mart 1946'da Churchill, Fulton (Missouri, ABD konuşmasında "Demir Perde" kavramını kullanmıştır ve İngiltere ile ABD, Türkiye'nin yanındadır. 13 Mart 1947'de Başkan Truman kendi adı ile anılacak doktrini açıklar ve Yunanistan ile Türkiye "Amerikan İttifakı" na girerler.
Potsdam'da başlayan "Boğazlar kâbusu" artık geride kalmıştır.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA