Türkiye'nin en iyi haber sitesi
BAŞYAZI MEHMET BARLAS

Güzellik geçici aptallık ise kalıcıdır...

Bilinen fıkradır.
Temel'e sormuşlar:
- Evleneceğin kadının güzel olmasını mı yoksa aptal olmasını mı tercih edersin?
Temel hiç düşünmeden cevap vermiş,
- Güzellik geçicidir, demiş.
Genel olarak yaşama baktığınızda aptallığın önemini daha fazla kavrarsınız.
Madam Bovary'nin yazarı Flaubert'in yaşamı nasıl değerlendirdiğini belki bilirsiniz.
Fransız yazar şöyle demiş...
"- Aptallık, bencillik ve sağlık mutlu yaşamın üç temel gereksinimidir. Ama aptallık olmadığı zaman diğer ikisi de işe yaramaz."
Bireysel ve toplumsal davranışlardaki aptallığın ölçümünü yapacak testler yok.

Siyasal akıl dışılıklar

Hangi davranışların akla yatkın olduklarına karar vermek ise ne kamuoyu yoklamalarıyla ne de reyting ölçümlemeleriyle anlaşılabiliyor.
Ama mesela bir toplum ne olduğu apaçık ortada bulunan bir sorununu çözmek yerine bunu görmezden gelirse, bu evrensel aklı yoran sonuçlar doğuruyor.
1946'da Demokrat Parti'nin kuruluş hazırlıkları yapılırken Celal Bayar Çankaya'ya çıkıyor...
Cumhurbaşkanı ve Milli Şef İsmet İnönü'den yeni kurulacak partinin kapatılmamasına dönük güvenceler almak için görüşüyor.
İnönü her konuda Bayar'a yeşil ışık yakıyor.
Sadece bir konuda uyarıyor Bayar'ı,
- Güneydoğu'da ocak bucak teşkilatı kurmayın. Bunu yaparsanız Kürtçülüğü teşvik etmiş olursunuz, diyor.
Aradan geçen yıllar boyunca Demokrat Parti de onun devamı olduğu kabul edilen Adalet Partisi de askeri darbelerle kapatıldılar. "Kürtçülük" denilen olguyu kimse kapatamadı.
Şimdi ise "Açılımlar"ın konusu bu olgu.

Devekuşları gizlenirse...

Bir toplumun sosyo-politik bir gerçeği onlarca yıl görmezden gelmesi ve bu dönemde söz konusu gerçeğin bölücü teröre dayanması siyasi akıl yoksunluğunun bir sonucu değil midir?
Hikâyedeki iki devekuşu ordusu savaşmak üzere birbirlerine doğru hücuma geçerler.
Sayıca az olan devekuşu ordusunun komutanı karşı ordunun ezici üstünlüğünü fark edince, "Gizlenin" diye emir verir kendi devekuşu askerlerine.
Sayıca az olan ordunun devekuşlarının hepsi hemen başlarını kuma gömerler.
Bunun üzerine sayıca üstün olan devekuşu ordusunun komutanı "Karşıdaki ordu bir anda nasıl yok oldu" diye şaşırıp kalır.
12 Mart muhtıralı darbesinin maktul başbakanı Nihat Erim'le "Siyasi krizlerimiz neden hiç bitmiyor" konulu bir söyleşi yapıyordum. "
- Eğer imkân bulursam bütün lise mezunlarına maaş bağlatacağım. Krizler ancak böyle sona erer"
demişti.
Kısacası hayatımız böyle geçti, geçiyor.

Yasaklamak bir yol mudur?

Einstein "Evrenin sonsuzluğuna ilişkin bir fikrim var ama insanın aptallığının sınırları hakkında bir fikir edinemedim" der.
İletişim çağının özdeyişlerinden biri de "Yapay zekâ doğal aptallıkla baş edemez" şeklinde değil midir?
Kendilerine benzemeyenlerin ne düşündüklerini, içinde bulundukları ortamı, geleneklerini, inançlarını bilmeye ve anlamaya gerek duymadan "Onlar neden bizim gibi değil" diye tepki koyanların siyaset ve düşünce hayatında ağırlık sahibi olduklarını hayal edebiliyor musunuz?
Sonuç ya yasaklamaya ya da "Sizi istemiyoruz" söylemlerine dayanmıyor mu?
Bu tutumlar akla uygun mu dersiniz?

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA