Türkan Sultan'ın uzun zamandır beklenen kitabı Türkan Şoray: Sinemam ve Ben adıyla yayımlandı (NTV Yayınları). Bana ulaşması hayli zaman aldıysa da sonunda geldi!... Kitabın adı çok doğru konmuş. Çünkü bu Türkan'ın sinemayla, filmleriyle ve seyircisiyle olan olağanüstü ve benzersiz ilişkisinin öyküsü. Bu sıfatları kullandım, çünkü hep söyleyip yazdığım gibi, o dünya sinemasında benzeri olmayan bir star. Yarım yüzyılı aşmış bir kariyerden sonra, elbette yine dimdik ayakta olan büyük oyuncular var: Jeanne Moreau'dan Catherine Deneuve'e, Jane Fonda'dan Faye Dunaway'e... Ama artık hiçbiri star muamelesi görmüyor, kalabalıkları harekete geçiremiyor, girdiği yerde olay yaratmıyor. Onunki bambaşka bir karizma, kendine özgü bir durum. Kitabı ise çok rahat okunan, son derece içtenlikle yazılmış bir kitap. Gerçi kimilerinin asıl beklediği şeyler yine yok. Özel hayatı konusunda demek istiyorum. Hayatına giren erkekler, kaçınılmaz set aşkları, Rüçhan Adlı ile olan ve onun hayatını değiştiren 'Pygmalion ilişkisi.' Ve de Cihan Ünal'la olan ve ona Yağmur'u armağan eden evliliği. Bu konularda Türkan Hanım hep olduğu gibi utangaç, sessiz ve içe dönük. Özel hayatını teşhirden -hem de böylesine teşhirci bir toplumda- yine özenle kaçınıyor. O kişisel anılar, anlaşılan onunla birlikte -Allah gecinden versin-mezara gidecek! Ama başka neler neler yok! Ailesiyle, yetiştiği çevreyle, Yeşilçam'daki ilk günleriyle ilgili anılar. Tüm önemli filmleri üzerine anekdotlar. Uzun sinema serüveninde edindiği tüm dostlar, onu yönetenler ve rol arkadaşları üzerine anılar. Uzun ve örnek bir kariyerin en önemli zirveleri, iniş çıkışları. Ve daha özel notlar. Korkuları, kompleksleri, pişmanlıkları, hastalıkları, yapamadığı filmler, oynayamadığı roller... Kızına olan büyük aşkı. Ve hepsinin üzerini ipekten bir yorgan gibi örten o temel duygu: Seyircisine, o devasa, şekilsiz ve karmaşık yığına olan sonsuz sevgisi, anlatılamaz minnettarlığı... Özellikle hayranları ve geleceğin genç oyuncu/sinemacı adayları mutlaka okumalı.