Türkiye'nin en iyi haber sitesi
REFİK DURBAŞ

Aleviler'in cemevi sorunu

SABAH'ın 4 Şubat 2005 tarihli sayısında yer alan bir haberde Diyanet İşleri Başkanlığı'nın 'Cemevlerinin mabet gibi gösterilmesi bilimsel kriterlere aykırı' görüşüne dayanılarak Aleviler'in toplu ibadet etme yeri olan cemevi binası yapılmasına izin verilmediği belirtilmektedir. Öncelikle bu tür karar alma şeklinin Osmanlı İmparatorluğunda şeyhülislamdan fetva almaya benzediği söylenebilir. Oysa bu olayın tamamen yasal mevzuata göre karara bağlanması gerekirdi.
Diyanet İşleri Başkanlığı'nın bu konuda duyduğu endişe yersizdir. Ülkemizde yaşayan Aleviler'in mevcut nizama aykırı davranış ve talepleri hiçbir zaman olmamıştır. Aleviler'in eğitimle din adamı yetiştirme ve toplu ibadet yeri açma olanağının tanınmasını istemeleri doğal değil mi? Geçmişten günümüze eksik ya da fazla, yanlış ya da doğru kalıp bilgilerle hepimiz beslenmiş olabiliriz. Özellikle Peygamber Efendimizin yaşadığı dönem ile Emevi ve Abbasi dönemlerinin tarihlerini yeniden gözden geçirelim.
Birbirimizden sakladığımız gerçekleri Tanrı'dan saklamamız mümkün mü? Alevilik, Diyanet İşleri Başkanlığı'nın yorumladığı gibi ne İslam'ın kültürü (folklor ekibi misali), ne de İslam'ın alt grubundaki bir tarikatı değildir. Alevilik İslam'ın özü ve Peygamber Efendimizin sünneti sayılır.
"İbadetle bulanlar buldu hakkı / İbadetsiz kimin var Hak'ta hakkı" beyti ile dini inançlarını yorumlayan Aleviler'e cami gibi toplu ibadet yeri olan cemevi açmalarını, Avrupa Birliği'nden değil, Tanrı'dan çekinerek engellemeyelim.
SELAHATTİN ASLAN - SAMANDAĞ / HATAY

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA