Türkiye'nin en iyi haber sitesi
YÜKSEL AYTUĞ

Oyunun adı: Umutçuluk!

O ne müthiş, o ne derinlikli, o ne şairane sahneydi öyle... Öldürülen oğlunun kanlı eşyaları, bir kutunun içinde, görme engelli annesine gönderiliyor. Anne, diğer oğlu Ömer'i çağırıyor. "Mert'in yaptığı gibi yap. Benim gözlerim ol. Ne görüyorsan anlat" diyor. Ömer, gözyaşları içinde eşyaları sayıp döküyor. Anne soruyor: "Peki ya Mert nerede? Nerede benim oğlum? Git bak odasına... Çık bak bakalım gelmiş mi? Orada mı?" Ömer, annesinin aklını yitirdiğini sanıyor. Sonra oyunun farkına varıyor. Kendisi de bir intikam oyunu yüzünden yıllarca ailesinin kendisini ölü bilmesini sağlamıştı ya, annenin içinde o umut filizleniyor işte... "Onu öldü gösterdin değil mi? Nerede saklıyorsan iyi bak ona... Ama uzatma. Fazla uzatma... Getir onu işin bitince bana" diyor anne... Ömer'in gözünde yaşlar... Bozmuyor oyunu... Annesinin bu oyuna inanmasını yürekten diliyor. Oyunun adı: Umutçuluk... Bir anne, yitirdiği oğlunu yüreğinin bereketli umut toprağında filizlendirmeye çalışıyor. Bozmuyor oyunu Ömer, bozmuyor... Ezel'de bu hafta yine her sürpriz, bir başkasını doğurdu. Her dönemeçte karşımıza başka manzara çıktı. Her yeni kural, bir başka oyunu yarattı. Ve saflar yeniden tutuldu, takımlar yeniden belirlendi. Dayı, Kerpeten Ali, Tefo, Azad ve Şebnem, Ezel'in yanında saf tuttu. İki hain; Cengiz ve Eyşan, Kenan Birkan'ın yanına geçti. Şimdiki çocuklar bilir mi? Sanmam... Biz mahalle arasında oyuna başlamadan önce takımlarımızı seçerken, adım alışırdık... İki takım kaptanı birbirine doğru adım atarken, "Aldım, verdim, ben seni yenmeye geldim" tekerlemesini söylerdi. Karşıdakinin ayağına önce dokunan, istediği oyuncuyu alırdı. Ezel ve Kenan Birkan da öyle yaptılar. Kendilerine yeni takım kurdular. "Aldım, verdim, ben seni yenmeye geldim..." Dizinin en can alıcı sahnelerinden biri de Cengiz'in ruhunu şeytana, yani Kenan Birkan'a nasıl sattığını tüm yürekliliğiyle anlattığı bölümdü. Belki de yanardöner Cengiz'in gerçek olduğu tek sahneydi... Eminim, izleyen herkesin kafasında o diyalogdan sonra bir fiyat etiketi belirmiştir! Her hafta bulup çıkarmasam içim rahat etmiyor ya, bu haftanın gözüme batan çapağı ise babaevindeki merdiven tırabzanı idi. Ömer'in babası, usta bir marangoz. Ama evlerindeki ahşap tırabzan sallanıp duruyor. (Ezel yukarı çıkarken tuttuğunda fark ettim) Hani düştü düşecek... Terzi, söküğünü dikemezmiş ya, umarım görme engelli anne bu yüzden bir merdiven kazası geçirmez!

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA