Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MEVLÜT TEZEL

Mahsun Kırmızıgül'ün ilk 3 gün taktiği

Öncelikle zorunlu bir açıklama yapmak istiyorum: Mahsun Kırmızıgül ile hiçbir alıp veremediğim yok... Kırmızıgül'ün yönetmenlikte büyük işler başardığına inanıyorum. Sponsorsuz çektiği filmlerden elde ettiği parayı yine sinemaya yatırmasını da takdirle karşılıyorum. Bunu niye yazdım? Çünkü Kırmızıgül'ün sinema yazarlarına karşı, anlam veremediğim soğuk bir tavrı var. 'Güneşi Gördüm' filminde biraz abartılı bir yorum olsa da "Kırmızıgül, Yılmaz Güney'in izinde gidiyor" diye yazdığımda bir sorun yok ama en küçük bir eleştirimde Kırmızıgül'ün çevresinden hep sitem dolu sözler duyuyorum. Sanılanın aksine birçok Sİ- YAD yazarı da Kırmızıgül'ün sinema serüvenini takdirle karşılıyor. Tüm bu pozitif yaklaşımlara rağmen Kırmızıgül'ün sinema yazarları ve gazeteciler için bir gelenek haline gelen basın gösterimini yapmaması bence büyük bir haksızlık. Önceki gün bu krize empati kurarak yaklaşıp "Belki Kırmızıgül, eleştirmenlerden alınan kısa yorumlardaki sansasyonel amaçlı çarpıtmalardan rahatsız oluyor" diye yazmıştım ama bir yanıt almadım. Halbuki, basına benimkine benzer bir yorum yapılsa, polemik hiç büyümeyecekti. Demek ki, Kırmızıgül, eleştirmenlere gösterim yapmamayı kafasına baştan koymuş.

DEDİKODULARA PRİM...
Kendi tercihidir, saygıyla karşılarım fakat sinema yazarlarına gösterim yapmazken, bazı sinema yazarlarını galaya davet etmek büyük bir çelişki! Ayrıca bu tavır, "Sevdiği, film hakkında olumlu yazacağına inandığı kişilere davetiye gönderdi" dedikodusuna da prim kazandırıyor. Şimdi birçok yazar cuma ya da cumartesi günü filmle ilgili eleştiri yazamayacak. Kırmızıgül bu tavrıyla hem okuyuculara haksızlık etti hem de eleştirmenlerin işlerini yapmalarını engelledi. "Bu kadar abartmaya gerek yok. Alırsın bir bilet, filmi izler, yazarsın" diyenleriniz olacaktır. Haklısınız, aslında bilet almamıza da gerek yok. SİYAD üyeleri ücretsiz film izliyor zaten. Bu krizdeki asıl sorun eleştirmenlerin yazılarını gününde yazmayacak olmaları. Birçok eleştirmen, cuma günü izleyip, bir hafta sonra yazabilecekler. (Eleştiri sayfaları her hafta cuma ve cumartesi yayınlanır). Aslında Kırmızıgül'ün istediği de buydu: İlk üç günde filmi eleştirisiz vizyona sokup, gişede büyük bir patlama yaratmak ve dokuz günlük bayram tatiline bu rüzgarla girmek. İlk üç gün çok önemli, aynı ilk açılan seçim sandıkları gibidir. Oradan çıkan sonuç pek değişmez. Olumlu bir gişe hasılatı izleyiciyi etkiler. Atıyorum; sokaktaki vatandaş, "Vay, Mahsun'un filmini ilk üç günde 1.5 milyon kişi izlemiş. Güzel film galiba, hemen izleyeyim" der. İnşallah böyle derler, kimsenin gişesinde gözüm yok. 'New York'ta Beş Minare'nin gişede patlaması en başta sinema yazarlarını sevindirir. Çünkü sinema sektörüne canlılık gelir, yeni filmlerin önü açılır. Ancak bunun, sinema yazarlarının işlerini yapmaları engellenerek yapılması, izleyiciler için büyük haksızlık. Kırmızıgül'e de bu tavır hiç yakışmıyor. Hem sinema eleştirmenlerinin yorumları niye bu kadar büyütülüyor ki? Unuttunuz mu? Eleştirmenlerin beğendikleri değil, beğenmedikleri filme gidilir!

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA