Vallahi, Karolin Fişekçi diye bir ressamın olduğunu Orhan Pamuk'la adı anılana kadar bilmiyordum... Aslında bu cümle bile meseleyi özetlemeye yetiyor.
Fişekçi'ye de haksızlık etmeyelim, sanata gönül verenler cephesinden tanıyanlar vardır tabii ki... Lakin Fişekçi'yi geniş halk kitlelerine tanıtan Pamuk'la yaşadığı ilişkiyi deşifre etmesidir. Fişekçi konuştukça Pamuk'la ilgili bundan sonra yapacağımız geyikler kırmızı noktalı boyutlara taşınacak gibi...

FANTEZİ ÖYKÜSÜ...
Habertürk'ten Gülenay Börekçi'nin "Nasıl başladı ilişkiniz?" sorusuna Fişekçi, bir jeoloji uzmanı titizliğinde yanıt vermiş:
"Orhan'la işler daha da hızlı gelişti belki. O çok yalnızdı, patlamayı bekleyen volkan gibi... Durur yanardağ uzun süre ve sonra aniden içindekileri serbest bırakır. Bu tür patlamalar da sükunetle gerçekleşmez..."
Nasıl bir anlatımdır bu? Vahşi yaşam belgeseli gerçekliğinde ama bir-iki soru daha sorulsa, kolayca erotik dergilerin fantezi öyküleri kıvamına ulaşacak potansiyele sahip...
Sükunetle gerçekleşmeyen patlama' benzetmesi de herhalde bir ay geyik ortamlarında listeden düşmez.
BELKİ ÜN HAKKIDIR
İlahi Orhan... Sen Ermeniler ve Kürtlerle ilgili açıklamaların yüzünden Türkiye'de kriz yarat, ölümle tehdit edil, Nobel kazan, tüm dünyanın tanıdığı bir yazar ol, Türk edebiyat tarihinde en büyük başarıları elde et; sonra da 'Orhan patlamayı bekleyen volkan gibiydi' lafıyla hafızalara kazın.
Ee, hayat da böyle bir şey işte... Hele hele kadınların hiç şakası olmaz! Fişekçi herhalde ömrünün sonuna kadar bu ilişkiden reklam yapar.
Mesela; bir lise arkadaşı hakkında şu yorumu yapmış: "Adnan Menderes Anadolu Lisesi'nin Nez'den sonra çıkarttığı ikinci bomba şahsiyet..."
Belki de bu şöhret Fişekçi'nin hakkı... Uzun süre konuşulacak bir volkanik oluşumu tüm gerçekliğiyle anlattı bize.