Türkiye'nin en iyi haber sitesi
OKAN MÜDERRİSOĞLU

Piyasada 'siyasi alarm'

Yüksek reel faiz ve cari açık hükümetin AB ile yürüttüğü görüşmelerde elini zayıflatıyor. En çok Halkbank gibi özelleştirmeler öncesinde görünümün bozulmasından korkuluyor

14-15 Aralık'ta gerçekleşecek AB Zirvesi öncesinde Türkiye'nin gerçekleştirdiği Kıbrıs açılımı, devletin zirvesinde çatlak yaratırken Başbakan Tayyip Erdoğan, açıklama yapan çevreleri "piyasa dengeleri" konusunda uyardı. Erdoğan'ın "Bari piyasaları düşünsünler" vurgusunun gerisinde, ekonomideki kırılganlıklar yatıyor. Hükümet, özellikle beklentilere göre şekillenen reel faizlerdeki artış ile büyük özelleştirmelere yeterli ilgi gösterilmemesinden kaygılanıyor. SABAH'ın görüşlerine başvurduğu ekonomi kurmayları, 2007 yılındaki cumhurbaşkanlığı seçimi ve genel seçimlerin, piyasa açısından "kriter" haline geldiğini, AB yakınma sürecindeki sorunların da dikkatle izlendiğini belirttiler. Ekonomi bürokratlarının, siyasi çekişmeden etkileneceğini düşündüğü başlıca alanlar şunlar:

1- Reel faiz: 2005 yılında ortalama yüzde 16.3 olan iç borçlanma faizi, mayıs-hazirandaki dalgalanmadan sonra Ocak-Kasım 2006 döneminde ortalama yüzde 17.9'a çıktı. Hazine, Devlet Bakanı Ali Babacan'ın ifadesi ile Türkiye, 10 puanın üstünde reel faiz ödüyor. 28.3 aya kadar uzayan iç borçlanma vadesinin kısalması arzu edilmiyor. Mayıs-hazirandaki dalgalanmanın ardından bekleyişlerdeki bozulma ve enflasyondaki artış yüzünden 2007 yılında, Orta Vadeli Program'daki projeksiyonlara göre 9 milyar YTL ilave faiz ödemesi yapılacağına dikkat çekiliyor.

2- Risk primi: Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz'ın, "Döviz geliri olmayan dövizle borçlanmasın", "Kısa vadeli faizleri belirlerken seçim riskini de gözönünde tutuyoruz", "AB yakınma sürecini gözetiyoruz", "Yapısal reform kararlılığının devam ettirilmesi gerekiyor" mesajları piyasanın da risk faktörleri arasında gösteriliyor. Kıbrıs atağına yönelik üst düzey çıkışların Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde bir bilek güreşi olduğu öne sürülüyor. Hükümet, kurda bir oynaklık yaşanmaması için yüksek faize katlanıyor. Bakan Babacan, bu durumu, "Yüksek faiz ekonominin sigortası" sözleri ile özetliyor.

3- Dolarizasyon: Yabancıların, yüksek reel faizi tatmin edici bularak devlet iç borçlanma senedi aldığı bir ortamda gerek küçük ve orta ölçekli firmalar, gerekse vatandaş dövize yöneliyor. YTL yerine dolar tasarruf aracı haline geliyor. Merkez Bankası yönetimi bu durumu, 'Kredibilite eksikliğine' bağlıyor.

4- Cari açık: Yılbaşında 22 milyar dolar seviyesinde tahmin edilen cari açık revize tahminlerde 32 milyar dolar olarak görünüyor. Piyasa ise 34-35 milyar dolar cari açık bekliyor. Yılın 3'üncü çeyreğinde büyümenin hız kesmesine karşın cari açıktaki artış hız kesmiyor. Yüksek cari açık, ağırlıklı olarak doğrudan yabancı sermaye ile finanse edilmesine rağmen kırılganlık unsuru sayılıyor. Cari açık ve siyasi risk algılamasının kısa vadeli yabancı sermayeyi çıkışa yöneltebileceği kaygısı ifade ediliyor.

5- Özelleştirmeler: Halkbank ve elektrik dağıtım özelleştirmesine büyük önem veren hükümet Tüpraş ve Erdemir'deki yüksek fiyatların beklenti yönetiminin başarılmasından kaynakladığını düşünüyor. Bekleyişlerin bozulması halinde kritik özelleştirmelere ilginin ve fiyatın düşmesinden endişe duyuluyor.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA