Türkiye'nin en iyi haber sitesi
OKAN MÜDERRİSOĞLU

Kriz edebiyatının kaynağı

Geçtiğimiz haftaya damgasını vuran "suni kriz tartışması" üç yönüyle üzerinde durmaya değer bir örnek olay.
1- Ekonominin koordinasyonu
2- Uluslararası finansal kuruluşlar ve yerli ayakları
3- Bürokrasinin rolü.
Kısa sürede görüldü ki bakanlıkların isminin değişmesi, sanıldığı kadar hızlı fonksiyon değişikliği sağlamıyor. Ustalık kabinesi beklentisi, dikkat ve titizlik gerektirirken, "özgüven yoğunlaşmasına" dönüşebiliyor. Ve umulmadık biçimde "akort problemi" üretebiliyor.
Başbakan Yardımcısı Ali Babacan' ın küresel şartları kastederek değindiği sorunları ve bu sorunların içeriye yansıması ihtimalini gözeterek "Harcama yapmayın" uyarısında bulunan AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Bülent Gedikli'nin sözlerini nasıl yorumlayabiliriz? Hatta bir adım ileri giderek Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan'ın kredi derecelendirme kuruluşlarına yüklenmesini, Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün'ün orta yol tutturan beyanlarını nereye oturtabiliriz?
Hemen belirtelim...
Ekonominin koordinasyonu için sadece ilgili bakanların bir araya geldiği bir model artık yetmiyor. AB Bakanı Egemen Bağış'ı, partinin ekonomiyle ilgili isimlerini, hatta TBMM'deki bazı komisyon başkanlarını da toplantı süreçlerine katmak gerekiyor. Bu karma yapı iyi koordine edilebilirse hem bilgi paylaşımını artırır hem de çoksesliliği önleyebilir. Her vesile ile konuşmanın yerleşik siyasi kültüre dönüşmesi Türkiye'nin en büyük handikabı. Oysa deneyimler gösteriyor ki "yetkili" diye bilinen isimlerin çok konuşması sade vatandaşın yersiz kaygıya kapılıp, davranış değişikliğine yönelmesine yol açabiliyor.

***

Durup dururken tetiklenen "kriz olgusuna" gelince... Kriz, "ödeme sistemlerinde kilitlenme, fiyatlamanın imkânsız hale gelmesi, kamu borcunun yönetilebilir olmaktan çıkması" ilgili kompleks bir durum. Türkiye, böylesi zorlu bir tabloyu 2001'de yaşadı. Ama bugünkü ekonomik koşulların kriz tanımı ile uzaktan yakından ilgisi yok.
ABD ve AB'deki mali sıkıntının ikinci dip yaparak Türkiye'yi de etkilemesi farklı bir şey, cari açıktan kaynaklanan iç kırılganlık hali ayrı bir şey. Bu ikisinin iç içe geçme olasılığı ise bambaşka bir şey. Bu yüzden "kriz" kelimesi telaffuz edilirken dahi dikkatli olunmalı.
***

Olayın, uluslararası kuruluşlar bölümü de önemli. Uzun zamandır gündemden düşmüş olmasına karşın, IMF ve reyting kuruluşlarının, "risk uyarısı" yapması manidar. Burada, zevahiri kurtarma yaklaşımı ağır bassa da "ekonomik görünümün bozulmasından medet uman", "biz demiştik diye konjonktürden yararlanmaya çalışan" odakların rolü ihmal edilemez. Lakin bu tür merkezler harekete geçmeden önce, ekonomide ertelenen işlere el atılması, her türlü spekülasyonun önüne geçmeye yetiyor. Ki Türkiye, bunu kritik dönemlerde başarmış bir ülke.
***

Meselenin bürokrasi ayağı da göz ardı edilmemeli. Burada iki hususun altını çizmek yeterli. Birincisi, daha seçimden önce, sınırlı da olsa mali düzeltme önlemleri öneren ama dinletemeyen deneyimli kadrolara kulak verilmesi gereği.
İkincisi, Merkez Bankası'nın iletişim stratejisini güncelleme ihtiyacı. Yıllık toplantılar, enflasyon ve finansal istikrar raporları, aylık duyurular belki formel boyutta anlam ifade ediyor. Ancak, kaygı yayılan günlerde Merkez Bankası'nın hem beyanat dilini iyi seçmesi hem de hedef kitleyi bilgilendirmesi öncelik kazanıyor. Yani Merkez Bankası'nın bizzat yanlış anlamaların kaynağına dönüşmemesi gerekiyor.
Ve son sözü Bakan Bağış'ın şu ifadelerine bırakmak sanırım yeterli:
"Son krizle anlaşıldı ki ülkeler askeri tehditle değil, ekonomik krizle çöküyor. Güçlü maliye, sağlam gelirler, harcamalarda yerindelik, yatırım ortamının iyileşmesi, doğrudan yabancı yatırımın artması ülke refahı için önemli. Bu nedenle hukuk başta olmak üzere her alanda reform adımlarını kararlılıkla atmalıyız!"

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA