Türkiye'nin en iyi haber sitesi
FERHAT ÜNLÜ

Balıklı, karıncalı kuraklık hikayeleri

Çok sevdiğim ve zaman zaman alıntıladığım bir Afrika atasözü vardır:
"Sular yükselince balıklar karıncaları yer, sular çekilince de karıncalar balıkları... Kimin kimi yiyeceğine su karar verir."
İşte bu atasözünün, yalnızca dünyanın kuraklığa en fazla maruz kalan coğrafyaları olan Afrika, Orta Doğu gibi bölgelerde değil, dünyanın her bölgesinde geçerlilik kazanmaya başladığını ve zamanla daha da geçerlilik kazanacağını görüyoruz. Küresel su ve giderek gıda güvenliği, dünyanın en büyük güvenlik meselelerinden biri. Ancak nedense Avrupa ve ABD'den başlayarak dünyanın su sıkıntısı çekmeyen bölgelerinde bu iki risk sanki hiç gelmeyecekmiş gibi bir aymazlık durumu söz konusu.
Nobel ödülü de alan bir teori vardı, kimin teorisiydi hatırlamıyorum ama... İnsanoğlunun, nasıl ki kazancı hemen elde etmek gibi bir ana stratejisi varsa, riski de erteleyen bir doğası vardır. Bir gencin, yaşlanınca bakarız kabilinden bir düşünceyle sigaranın sağlık için oluşturduğu büyük riskleri ertelemesi gibi...
Ama küresel gıda ve su güvenliği riski öyle ertelenecek bir risk değil.
Yakın geçmişe kadar sömürgeci mazileriyle bilinen milletler, misal İngilizler kendilerini stratejik manada denizde balık olarak da gördükleri için kurak bölgelerin yeraltı kaynaklarına 'çöktüler'. Ve dünyada su sorununun olmadığı bu dönemlerde mecazi anlamıyla balıklar, su sıkıntısının yaşandığını Afrika'daki karıncaları yani yoksul kalabalıkları yiyordu.

2050 YILININ 1 NUMARALI GÜVENLİK SORUNU
Ama şimdi işler tersine dönebilir. Büyük göçlerle... Ve göçlerin sebebi de öncelikle su sorunu olacak. Dünyada önümüzdeki çeyrek asrın -çünkü bu yüzyılın ilk çeyreğini bitirmek üzereyiz, 23. yıla girdik- temel meselesi, su ve gıda güvenliği olacak. Gıda ve su güvenliği, 2050'ye kadar dünyanın bir numaralı güvenlik meselesi.
Bugün dahi su meselesini düşünüyoruz ister istemez. Bizim ülkemizde bile barajların doluluk seviyesi enflasyon oranı gibi takip edilir hale geldi.
2050'ye kadar insanlığın temel meselesinin su güvenliği olduğunu söyleyen de ben değilim, gizli servisler. Milli İstihbarat Teşkilatı'nın son dönemde gıda ve su güvenliği meseleleri üzerine çalışmaları olduğunu biliyorum.
Amerikan Ulusal İstihbarat Teşkilatı'nın da aslında epey erken bir dönemde, 2012'de hazırladığı bir uyarı raporuna göre, dünyada içme suyu kaynakları 2040'ta talebe cevap veremez hale gelecek. Çok değil, bundan yedi sene sonra, yani 2030'da bile su talebi ile arzı arasındaki fark yüzde 40'a çıkacak. Küresel ısınmanın su kaynakları üzerindeki olumsuz etkisinin 2040'tan sonra daha da artması ile su savaşlarının kapıya dayanacağı da öngörülüyor.
Bu kötümser, ama gerçekçi öngörünün ilk gerçekleşeceği yer de Amerikan istihbaratına göre Yemen. Devamla Afrika, Orta Doğu ve Güney Asya su kıtlığının en şiddetli hissedileceği bölgeler olarak sıralanıyor. BM verilerine göre dünyada şu an 884 milyon insanın güvenli içme suyuna erişimi yok. 2050 itibariyle bu sayının 5,7 milyara çıkması bekleniyor. Bu da o zamanki dünya nüfusunun dörtte üçü demek.
Bu arada dünyadaki suyun yüzde 85'inin dünya nüfusunun yüzde 12'si tarafından kontrol edildiğini belirtelim. Tıpkı diğer kaynaklar gibi su da adil dağılmıyor. Dünya nüfusunun yüzde 60'ını barındıran Asya kıtası, kullanılabilir suyun yüzde 36'lık kısmına sahip. Buna karşılık dünya nüfusunun sadece yüzde 6'sının yaşadığı Güney Amerika'da kullanılabilir suyun yüzde 26'sı bulunuyor. Sadece Amazon Nehri dünya üzerindeki kullanılabilir suyun yüzde 15'ini oluşturuyor.
Yakın komşumuz Orta Doğu ise, nüfusu yoğun ama su kaynakları kıt olduğu için bu konuda talihsiz. Bu nedenle Orta Doğu, su savaşlarının da beşiği olmaya namzet. Noter diliyle söylersek iş bu savaşlar da göçleri artıracak. Suriye İç Savaşı'nda bunun simülasyonunu millet olarak yaşayarak gördük.
Fizik yasaları gereği dünyada gıda ve su sorununa bağlı olarak büyük göçler meydana gelecek. Bu büyük göç tehdidi konusunda en çok hazırlık yapması gereken ülkelerden biriyiz.
Ezcümle; küresel su ve gıda güvenliğinin bize bölgesel yansımaları şiddetli olacak. Bu yüzden şimdiden önlemlerimizi almak durumundayız. Şaka değil; geçmiş yüzyıllarda Afrika için geçerli balıklı karıncalı kuraklık hikâyeleri şimdi küresel olarak kapıda.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA