Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HINCAL'IN YERİ HINCAL ULUÇ

Bir muhteşem kitap daha..

Yılbaşı ertesi kapım çaldı. Tanımadığım biri, bir zarf bıraktı ve gitti. Açtım içinde bir kitap.. Simyacı!.. Kapağı çevirdim. "Bunu okurken hatırladıklarımdan birisin" diyor yollayan.. "Mutlu yıllar diyeceğim ama, sen yılların mutlu ettiği değil, yılları mutlu eden birisin" diye eklemiş..
İmza mı?.. İnanın okuyamadım.. Ama kitabı bir nefeste okudum. Martı'dan bu yana okuduğum en güzel kitap..
Paulo Coelho adlı, Brezilyalı bir eski şarkı sözü yazarı yazmış, 1988'de.. Özdemir İnce çevirmiş, 1996'da. Mayıs, Ağustos, Ekim ve Kasım'da dört baskı yapmış.. 14, 44 baskı yapmalıydı oysa.. Herkes okumalıydı.. Okumalı..
Ben önce, herkesten ve her şeyden önce Özdemir İnce'yi kutlamak istiyorum.. Türkçesi için.. Yıllardır çeviri kitap okurken çektiğim sıkıntıyı iyi biliyorum çünkü..
Adam, yayınevine geliyor.. "Ben çeviri yapmak istiyorum.. Filan dili ana dilim gibi bilirim.." Derhal işe alınıyor..
Oysa çeviri için filan dili değil, insanın ana dilini, ana dili gibi bilmesi gerek. Filan dili, bir sözlüğe bakıp çözersiniz, eninde sonunda..
Ama Türkçe'yi sözlükle yazamazsınız..
Kemal Tahir'lerin, Aziz Nesin'lerin çevirmenliklerinden ne günlere geldik? Geçen gün böyle yayınların editörlerinden birine dert yanacak oldum, "Kitapların harika ama, çevirmenlerinde iş yok" diye.. "Sen kendi Türkçe'ne bak" dedi..
Bu yüzden, işte asıl bu yüzden Özdemir İnce'yi kutlamak isterim. Onun bu doyulmaz Türkçesi olmasaydı, Simyacı'yı da üçüncü sayfasında fırlatır atardım elimden belki..
Simyacı bir felsefe kitabı aslında.. Yaşam felfesi.. İspanya'dan kalkıp Piramitler'in dibinde hazine aramaya giden, sonunda hazineyi kendi köyünde bulan çobanın öyküsü ile adım adım, alıyorsunuz bu felsefeyi..
.............
Altınlarını oğluna veren baba diyor ki..
"Git.. En iyisinin bizim şatomuz, en güzel kadınların bizim kadınlarımız olduğunu öğreninceye kadar dünyayı dolaş.."
.............
"Dünyanın ruhu insanların mutluluğu ile beslenir. Ya da mutsuzluklarıyla.. Arzuyla, kıskançlıkla.. Her şey bir ve tek şeydir. Ve bir şey istediğin zaman, bütün evren arzunun gerçekleşmesi için işbirliği yapar."
.............
Hazine peşindeki delikanlı, kendisine yardım eden birine, hazinenin onda birini vaad eder. Adam, sürüsündeki birkaç koyunu ister, oysa..
"Henüz sahip olmadığın bir şeyi vaad ederek gidecek olursan, onu ele geçirmek arzunu yitirirsin."
.............
Delikanlı bir şekerlemecinin yanına girip çalışmaya başlar ve ustasını gözler.
"Bu tüccar, yolculuk yapmak ya da tüccar kızı ile evlenmek için için şeker imal etmiyor. Hayır.. Bu mesleği sevdiği için şeker üretiyor."
.............
Tüccarın hayatında bir tek düşü vardır. Hacca gitmek. Parası ve sağlığı da uygun olduğu halde gitmez ve delikanlı neden gitmediğini sorar.
"Düşümü gerçekleştirmekten korkuyorum. Çünkü o zaman yaşamak için bir sebebim olmayacak. Sen koyunlarını ve Piramitler'i hayal ediyorsun. Sen benim gibi değilsin, çünkü sen düşlerini gerçekleştirmek istiyorsun. Oysa benim istediğim Mekke'yi düşlemek sadece. Çölü geçişimi, kutsal taş Haceri Esved'in bulunduğu meydana varışımı, ona el sürmeden önce çevresinde yedi kez dönüşümü binlerce defa hayal ettim. Yanımda kimlerin olacağını, önümde kimin olacağını, konuşacağımız şeyleri, birlikte edeceğimiz duaları bile hayal ettim. Ama büyük bir hayal kırıklığına uğramaktan korkuyorum, bu yüzden hayal kurmakla yetiniyorum."
..............
"Yüreğine acı korkusunun, acının kendisinden de kötü bir şey olduğunu söyle. Düşlerin peşinde olduğu sürece hiçbir yürek kesinlikle acı çekmez. Çünkü araştırmanın her anı, Tanrı ve sonsuzluk ile karşılaşma anıdır."
..............
"En karanlık an, şafak sökmeden önceki andır."
..............
Simyacı, kendilerine soyan eşkıyalara, dokunduğu her şeyi altın yapan taşı ve ebedi hayat suyunu gösterir. Eşkıyalar gülüp geçerler.
Delikanlı, bu kadar kıymetli şeyleri eşkıyalara söylediği için şaşar. Simyacı sebebini anlatır.
"Gözümüzün önünde büyük hazineler olduğu zaman asla görmeyiz onları. Peki neden bilir misin? Çünkü insanlar hazineye inanmazlar..."
"Üzerinde yaşadığımız dünya, bizim daha iyi ya da daha kötü olmamıza göre, daha iyi ya da daha kötü olacaktır. Aşkın gücü işte burada işe karışır, çünkü sevdiğimiz zaman, olduğumuzdan daha iyi olmak isteriz."
..............
Bu kitabı okumanız şart!..
(18 Ocak 1997'de yayınlandı.)

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA