Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HINCAL'IN YERİ HINCAL ULUÇ

Bir Down Sendromlu'nun çığlığı..

Sabahları TRT Nağme ile uyandığımı okurlarım bilir.. Bu ülkede alaturka dinleme imkanı nerdeyse kalmamışken, bu radyo, hem de çok güzel derlediği programlarıyla beni mutlu ediyor. Güne keyifle başlamamı sağlıyor..
Dün sabah tersi oldu ama.. Beni kızdırdılar.. Sabah programı içinde bir minik yarışma var. Alaturka ile ilgili bir soru soruluyor, canlı yayında. Yanıt telefonla alınıyor.. Bilenle kısa bir canlı sohbet.. Bir de müthiş ikramiye.. TRT koleksiyonundan bir CD.. Maliyeti 50 kuruş.. Yahu bir set yolla hiç değilse, 10 CD'lik.. Hayır.. Milletin malı bol keseden dağıtılır mı?. Peki o zaman bir gece evvel Kayseri'den yapılan Türkiye Kupası maçına, TRT kaç kişi gönderdi?. Halkın vergileri üzerinden kaça mal oldu o yayın?. Milletle alay eder gibi, TRT1'de ayrı spiker, ayrı yorumcu, TRTHD'de ayrı spiker, ayrı yorumcu, ne oluyor?. Maaşlar, ikramiyeler yetmiyor da, bir de böyle her fırsatta harcırah mı, nedir?..
Neyse.. Demem o değil..
Yarışmayı doğru bilen bir kadın dinleyici bağlandı. Zor bir soruydu. Sunucu da farkında.. Cevap su gibi geldi.. "Bu işin sırrı özürlü kızımda" dedi, yarışan kadın.. "O, Türk müziğiyle ilgili her şeyi nasıl biliyor, inanmazsınız.."
Şimdi, bir Avrupa, Amerika televizyonunda olsak, sunucu "Özürlü" lafını yakalar, konuyu özürlülere getirir, kızı, özrünü, yaşamındaki zorlukları, kolaylıkları konuşur, milyonla dinleyicinin dikkatini bu konuya çekerdi..
Bizim sunucu, hem de TRT'nin, yani kamu radyosunun sunucusu, o konudan nefret ediyor sanki.. Anne, sözü ısrarla kızına, özürlü kızına getirmek istiyor, sunucu ısrarla lafı ağzına tıkıyor..
Kızın özrünün ne olduğunu dahi merak etmedi hazret.. Çat dedi, kapadı telefonu.. Yahu konuşsana.. Bir şarkı eksik çal, ne olacak?. Bir şarkı eksik olsun ama, bu ülkenin itilmiş, kakılmışları özürlüler, hiç değilse kamu radyosunda bir duyursunlar kendilerini.. Belki bir kişi dinler de ilgilenir?..
Gazeteye geldim. Yasemin önüme bir e-mail koydu..
Ben de aldım, köşeme koydum..
Buyrun!..

***

Ben 5 yaşında cimnastik sporuna başladım. 2000 yılında 53 Avrupa ülkesinin katıldığı Zihinsel Engelliler Avrupa Şampiyonası'nda altın madalya aldım. Ayni yıl Hürriyet gazetesi tarafından yılın sporcusu seçildim. 2003 yılında İrlanda'nın başkenti Dublin'de bu defa 160 ülkenin katıldığı Dünya Şampiyonası'nda, 2 altın 2 gümüş ve bir bronz madalya kazandım.
Her şey her zaman yolunda gitmiyor, ne yazık. Ben Dünya Şampiyonu oldum ama diğer Dünya Şampiyonu sporculardan bir farkım vardı. Ben doğuştan down syndromluydum.
Devletimiz bizim gibi engelli dünya şampiyonlarını olimpiyatlara gönderiyor, antrenör tahsis ediyor, "Haydi gidin yarışın aslanlarım.. Göreyim sizi birinci olmadan gelmeyin" diyor. Gidiyor ve birinci oluyorum. Dönüşümde, rahmetle anıyorum Sakıp Sabancı, beni çağırıyor, ödüllendiriyor. Başbakanımız makamında üstün başarı belgesi veriyor.
Aynı yıl Atina'da olimpiyatlarda engellileri temsilen gururla meşaleyi taşıyorum.
Çok büyük onur bunlar.. Bütün gazetelerde röportaj ve yazılarım yayınlanıyor..
Ana haber bültenlerinde toplam 21dakika görünüyorum. Bütün arkadaşlarım benim yerimde olmak istiyor. Beni kıskanıyorlar. Ben engelli bir insanım ve beni kıskanıyorlar düşünün bendeki havayı..
Ne yaptığımın neyi başardığımın farkında bile değilim ama "Büyük bir şey yaptım herhalde" diyorum.
.. Ve Mimar Sinan Güzel Sanatlar Lisesi'nin Sinema TV bölümünü bitiriyorum.
O güne kadar hayatımı hiç hissetmeden engelsiz olarak geçirerek..
2010 yılında üniversite seçme sınavına girdim, 140 puan aldım ve bütün karışıklık burada başladı.
ÖSYM kılavuzundaki bir maddede "Dünya ve olimpiyat şampiyonları, aldıkları puana bakılmaksızın ilgili bölüme yerleştirilirler" deniyor. Fakat biz engelliler için denmiyormuş meğer. Normal vatandaşlar için biz neyiz?. Anormal vatandaş..
Özel vatandaş, özel sporcu, özel olimpiyat, normal sayılmıyor.
"Sen özelsin senin için bir şey yapamam" diyor, devlet..
Çile bitmiyor. "Peki" diyoruz. "O zaman iş arayalım bir işe girelim hayatımızı kazanalım.."
Engelliyim ya.. Engelli raporum da var.. Göğsümü gere gere iş başvurusunda bulunacağım devlete.. "KPSS diye bir sınav var. Senin ona girmen gerek. Orada belli bir puan alman gerek" diyorlar. İş başvurum kabul edilmiyor. Oysa üstün başarılı sporcular bu sınavdan da muaf.. Ama biz engelliler değil normal sporcular muaf.. Biz anormaliz ya..
Babam dedi ki, "Haydi sen özel sektörde bir işte çalış.."
Özel şirketlerin belli bir oranda engelli çalıştırma durumları varmış. Şirket yetkilileri "Olur" dediler. Çok sevindik..
Şirket tam teşekküllü hastaneden engelli raporu istiyor. Raporumda "Down syndromlu. Özür oranı yüzde 49 yazıyor."
Devletin Sosyal Güvenlik Kurumu bu belgeyi kabul etmiyor. Oranın en az yüzde 60 olması gerekirmiş. Özel sektör de beni işe almıyor.
Bu arada beni askere çağırıyorlar. Askeri hastane "Sen down syndromlusun. Senin 47 kromozomun var. 47 kromozomlular askerlikten muaftır" diyor.
Şimdi ben ne yapacağım, hayatımı nasıl kazanacağım?.
Bana devlet sahip çıkmıyor. Bir kurumu bana rapor veriyor, engellisin diye.. Bir başka kurumu "Hayır sen engelli falan değilsin normal vatandaşsın" diyor.
Açıp kitapları karıştırıyorum. Down syndromluların ortalama yaşam süreci 40- 50 yıl. Ben şimdi 21 yaşındayım. Yolun yarısı.. Yani, emekli bile olamadan bu dünyadan gideceğim. Devlet bana ve aileme hep borçlu olacak.
Benim elimdeki raporun altında üç profesörün imzası var.
"Profesör amcalar benim 47 kromozomum var. Bir kromozomumu alsanız 46 kromozomlu olurum. Evet, profesör amcalarımdan şimdi bunu rica ediyorum.. Lütfen bir kromozomumu alın.."
O zaman benim engelim kalkacak ben de normal insanlar gibi yaşamımı sürdüreceğim.
O zaman ne GSGM, ne ÖSYM, ne YÖK, ne de KPSS için devletten bir talepte bulunmayacağım.
Ama şimdi devletten bir isteğim var..
Benim gibi engelli ve üstün başarı belgeli sporcuların, engelli olmayan üstün başarılı sporcuların yararlandığı haklardan yararlanmasını sağlayacak yasal düzenlemenin bir an önce yapılmasını talep ediyorum.. Çünkü yarın, hele ömürleri bizim gibi az olanlar için yarın, çok geç olabilir.
Down syndromlu Dünya Şampiyonu Berk Canbulat.
***

Bu seçim hengamesinde bu çığlığı duyan siyasetçi olur mu, dersiniz?. İçlerinden biri zamanında Sosyal Sigortalar Genel Müdürü müydü, ne?..

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA