Hayvan dostlarının sadece, 'mutsuz, işsiz, yalnız ve yaşlı kadınlar' olduğunu sanıyorsanız, yanılıyorsunuz. Hayvanların yaşam hakkına saygı duyup onlar için mücadele edenler arasında öyle isimler var ki, bütün önyargıları yerle bir ediyor ve işleri ne kadar yoğun olursa olsun, herkesin istedikten sonra hayvanlar için bir şeyler yapabileceklerini gösteriyor. İşte bu özel isimlerden biri de ünlü kalp cerrahı Bingür Sönmez. O çok önemli bir tıp adamı; her gün çok sayıda hayat kurtarıyor. Sabah erkenden girdiği ameliyathaneden gece 03.00'te çıkıyor. O kadar çok çalıştıktan sonra ise gecenin sessizliğinde, herkes yataklarında uyurken evine koşmak yerine sokak kedilerini beslemeyi tercih ediyor. Görev yaptığı Memorial Hastanesi'nde sokak hayvanları için bir kampanya başlatan Bingür Hoca'yla hayvan sevgisi üzerine keyifli bir sohbet gerçekleştirdik.
- Hastanede sokak hayvanları için bir kampanya başlatmışsınız. Biraz anlatır mısınız?
Biz kedi ve köpekleri aldık, evlerimize kapattık, onların yaşam alanlarını işgal ettik. Kendi başlarına yaşayamaz hale getirdik onları. Onları evcilleştirdiğimiz için, sorumluluğumuzu yerine getirip onlara bakacağız. Bakmak zorundayız. Normalde bir sokak hayvanı bir hafta aç kalabilir. Ama bu sıcak havalarda 48 saatten fazla susuz kalamaz. Hele bir yavru kedi ya da yavru köpek, altı saatten fazla susuz kalamaz. Özellikle yaz aylarında, diyorum ki, kapınızın önüne bir yoğurt kabının içinde su koyun. Bunu çıktığım televizyon yayınlarında da söylüyorum. Çok sevgi dolu mesajlar geliyor. Sonra aklımıza Memorial Hastanesi olarak bununla ilgili kampanya yapmak geldi. Yoğurt kapları yaptırıp, üzerine 'Memorial Hastanesi'nin sosyal sorumluluk projesidir' yazalım ve susuz kalmış hayvanlarla ilgili resimler yapıştıralım dedik. Bunu pet shoplara, veterinerlere, bazı sitelere dağıtalım istiyoruz. Yemek vermek zorunda değiller ama su, yaşamla eşdeğer.
ACIMA DUYGULARINI UYANDIRABİLİRİZ
- Bu kaplardan hastanede de dağıtılacak mı?
Evet. Hasta ziyaretçilerimiz alıp götürebilecek. Kendi personelimize de vereceğiz. Yaşadıkları ortamlara götürecekler. Bu hastanede bin 200 civarında personel var. Her birinin 10'ar tane götürüp komşularına dağıttıklarını düşünürseniz, mesaj yerini bulmuş olacak. Birçok hayvanın hayatı kurtulacak. İsteyen olursa bize telefon etsin, kargoyla istedikleri kadar gönderebiliriz. Buradaki espri insanları özendirmek. Hayvanları sevmeyebilirler ama hiç olmazsa acıma duygularını uyandırabiliriz belki.
- Duyduğumuza göre sizin sokak hayvanları için yaptığınız başka şeyler de varmış.
Elimden geldiğince bir şeyler yapmaya çalışıyorum. Hastanenin otoparkında beslediğim kediler var. Sayıları bazen değişse de, şu anda dört taneler. Ben onlar için kaplara mama ve su koyuyorum. Hamile olanları veterinere götürüyorum. Orada doğum yapıyorlar. Kısırlaştırıp geri bırakıyorum. Bazılarını araba eziyor. Sokak kedisinin ömrü üç yıl civarında. Daha fazla değil. Hele dişi kediler, yılda iki defa doğum yapıyor. Bu da daha erken ölmelerine neden oluyor. Onun dışında oturduğumuz sitedekilere ve mahalledekilere de bakıyorum.
ARABAMIN BAGAJI MAMAYLA DOLU
- Yoğun çalışma temponuzun içinde hayvanlara vakit ayırmak zor olmuyor mu?
Hiç zor değil. Evde üç kedimiz var. Peynir, Tuz, Şeker... Hepsi Van kedisi. İkisi konuşuyor. Eşime 'anne' diyorlar. Oturduğumuz sitede ve mahallede baktığımız kedilerimizin sayısı oldukça fazla. Her akşam eşimle birlikte onlara mama dağıtıyoruz. Arabamın bagajı mamayla dolu. Yolda bir hayvan gördüğüm zaman arabamı kenara çekip besliyorum. Yoldaki yavru kediyi alıp veterinere götürüyorum. Kaza geçirmiş, ezilmiş bir sürü hayvan buluyorum, hemen veterinere götürüyorum. Eşimle birlikte 500'ün üzerinde kedi kısırlaştırdık. Sadece tedavi ettirmekle bitmiyor. Kısırlaştırmak da lazım.
- Hayvan sevginizin kaynağı nedir?
İnsanları sevmekle eşdeğer aslında bu. Çocukluktan beri var bende hayvan sevgisi. Evde hep kedimiz, köpeğimiz oldu. Şimdiki çocuklar her şeyden mahrum kalıyor. Bir ara çocukların elinde küçük saat gibi oyuncaklar vardı. Sanal bir hayvan besliyorlardı. Çocuklar bununla hayvan sevgisini tatmin etmeye çalışıyordu. Bu hiç gerçeğinin yerini tutabilir mi?
Bir çocuğun ölümle tanışması ev hayvanıyla olmalı
- Çocukların gelişimi açısından hayvan sevgisi çok önemli, değil mi?
Tabii. Evde hayvan beslemenin amaçlarından biri de, çocuğu ölümle tanıştırmaktır. Her ev hayvanı en fazla 15 yıl yaşar, eninde sonunda ölür. Bir çocuğun ölümle tanışması ev hayvanıyla olmalı. Elbette çok üzülecek ama ciddi bir eğitim bu. İlk karşılaştığı ölüm çok sevdiği bir insan olursa çocuğun hayata bakışı çok değişiyor. Ayrıca çocukların sorumluluk duygusu kazanmaları açısından da çok önemli. Onun beslenmesi, bakımı, hasta-landığındaki stresi, hep bir eğitim aslında.
- Peki bir hekim olarak kalp hastalarının hayvanlarla yakın ilişki kurmasının faydası olduğuna inanıyor musunuz?
Kesinlikle inanıyorum. Evde beslenen kedi, stresi yok ediyor. Özellikle kediler sizin negatif enerjinizi alır. Nereniz ağrıyorsa oranıza dokunur ve iyileştirir. Evde yalnız yaşayan ileri yaştaki insanlar, psikiyatrik problemi olanlar, depresif yaşlılar için kedi birebir ilaç. Köpek için çok daha farklı bir durum var. Köpek ev hayvanı değildir. Mutlaka günde iki defa sokağa çıkarılması gerekir. Düşünün ki evden hiç çıkmayan yaşlı bir insan, köpek sayesinde günde iki kere sokağa çıkıp yürüyüş yapmak zorunda. Ben dilerim ki emekli olan herkes bir köpek alsın evine ve sabah akşam onu yarımşar saat gezdirsin. Kendi sağlıkları açısından çok faydalı bir şey.