- Müzik dünyasında yılları geride bıraktınız. Dönüp baktığınız zaman nasıl bir değerlendirme yaparsınız? Bu serüvende keşkeleriniz ve bir daha yaşamak istediğiniz neler kaldı aklınızda?
- Evet, bu yıl sahnede 15. yılım. İlmek ilmek örülen, acı ve tatlı günleri de, hayal kırıklıklarını da ve başarıları da yaşatan 15 yıl. Yaptığım işte hep çok dikkatli yol almaya çalıştım, önce kendimi sonra da ailemi ve sevdiklerimi hayal kırıklığına uğratmamak en önemli hedefim haline geldi. Sanırım bu arada ben de hayatı çok ciddiye alır oldum. Hatalarım çok ama keşkelerim yok çünkü ben ne meslek ne de günlük hayatımda keşke demeyi seviyorum. Zira insanı aynı soruna kilitleyip bırakıyor, halbuki yaptığım yanlışın aynısını tekrarlamamaya konsantre olunca hayat daha kolaylaşıyor. - Popüler kültürün içinden biri olarak popülerlik konusunda çok da hevesli olmadığınız söylenebilir. Oysa günümüz dünyasında pompalanan, görünür olma hali. Bu noktada müziğinizle varolmaya çalışmak size bir mücadele duygusu veriyor mu? - Hafızalarda görüntüm ve yaşam tarzımla değil şarkılarımla kalmayı becerebilirsem bu benim için en büyük ödül olur. O yüzden de bütün bu karmaşa arasında ben başka bir mücadele veriyorum, bu da yaşamaya ve üretmeye dayanıyor. Bu tabii ki daha uzun ve yorucu bir yol ama ben böyle mutlu oluyorum. - Son günlerde şarkı sözü yazma konusunda 'garip' bir tartışma yaşanıyor. Siz iyi bir şarkı sözü yazarısınız. İyi bir şarkı sözü yazmak, ne kadar zor? - Ozanlık bizim geleneğimizde var. O bakımdan hepimiz bu durumu kolay benimsiyoruz. Ben 'şarkı' sözcüğünün önce şiiriyle var olması gerektiğini savunan görüştenim. Benimle bu görüşü paylaşmayanlar olduğunun da farkındayım ama ne yapayım ben böyleyim...