Türkiye'nin en iyi haber sitesi
PROF. DR. BENGİ SEMERCİ

Her şeyden biraz!

Bir yanda karnı artık doyduğu ya da naz yaptığı için yemek istemeyen çocuklar var. O çocukların televizyon karşına oturtarak, oyunlar yaparak yemeğe zorlayan, peşinden kaşıkla koşan annneleri var.
Diğer yandan açlıktan ölmek üzere olan, dudakları susuzluktan kurumuş, verseniz yiyecek gücü bile kalmamış, gözlerini ölüme çevirmiş çocukları izliyoruz. Onların açlıktan halsizleşmiş, son gücü ile çocuğunu kucağında tutarak ölüme meydan okumaya çalışan, gözleri çaresiz bakan annelerini görüyoruz. Kim nasıl yardım etmiş, kim yardımla reklamını yapmış, kaç köşe yazarı "Bu konular beni birkaç gün kurtarır, eleştirir, kınar, üzülür üç-beş yazı çıkararırım,"; kim "Bize ne onlardan, biz bize bakalım," demiş... Kimler artık iyice gerçek sanılan sanal sosyal paylaşım sitelerinde sanal etkinlikler düzenleyip, sanal katılım sayısı kadar yardım ettiği sanallığı ile kendini avutuyor... Bunların hiçbirinin önemi yok.
Önemli olan "Ben nerdeyim? Ne yapabiliyorum?" sorusuna sessizce, kimselere duyurmadan kendi kendinize verebildiğiniz yanıt. Bu sorulara yanıtınız yoksa, gözleri ölüme çevrilmiş çocuklarla ölümün arasında duruyorsunuz demektir.
Şehit haberleri ve onlara ağlayan aileleri yine gündeme oturdu. Her haber, her tören herkesin içinde başka şeyler uyandırıyor. Kimi öfkeleniyor, kimi üzülüyor, kimi başkalarını suçlayarak içindekileri dile getiriyor.
Dışarıdan ne söylerse söylesin içinde "Niye benim çocuğum?" diye isyan eden anne babalar var. O anne babalar üzüntüsünü dile getirirken, içinden "Şükürler olsun, benim çocuğum değil," diye rahatlayan anne babalar var. Yaşı geldiğinde askere gidecek çocuk sahibi olup, bu haberleri duydukça "Onu askere göndermemek için ne yapabilirim?" planları yapan aileler var.

TERÖR VE ERKEK ŞİDDETİ
Bu duyguların hepsi gerçek ve çok insanca, anlaşılır duygular. Anlaşılmaz olan bu duyguların hepsinden uzak olarak bağırıp çağıran, çözümü bildiğini idda ederek hep başkalarını suçlayarak sorumluluk almayanlardır. Oysa çocuklarımızı terörizme kaptıran bu sistemden hepimiz sorumluyuz.
Bu sorumluluğu ve bedelini ödemeyi çocuklara bırakmak büyüklere hiç yakışmıyor.
Nasıl büyütüyor ve mahallesiyle, basınıyla, uzman geçineni ile nasıl besliyoruz ki kız çocuklarımızın aklını, ölümle aşkı ayıramıyorlar. Aşk sandıkları şey hapishaneye, mezara dönüşüyor. Onların canını acıtan, canlarını alanlar hep sevdiklerini, aşık olduklarını düşündükleri adamlar oluyor. Ve o adamları nasıl yetiştirip, neler öğretiyoruz ki uğruna ölecek kadar sevdiklerini söyledikleri kadınların işkencecisi, Azrail oluyorlar. Bir yan da kızını sevdiğini söyleyen adamdan korumaya çalışırken zorlanan, çaresiz kalan, kimi zaman bıçaklara, kurşunlara kendilerini hedef yapan anneler var.
Diğer yanda sevdiğini söylediği kadını döven, ona el kaldırabilen, bir kadının canını aldığı için hapiste olan oğulları olan anneler var. Hepsinin ötesinde oğullarını kadın dövmeye, kadın öldürmeye azmettiren, yapmazsa sütünü helal etmeyeceğini söyleyen anneler orada duruyorlar. Hepsi kadın, hepsi anne. Nasıl yetiştirildi, nasıl eğitildiler ki bu denli çaresiz, bu denli öfkeli, bu denli şevkatli, bu denli hain olabiliyorlar?

HÂLÂ UMUT VAR
Bunları yazınca, okuyunca umutsuzluk mu kaplıyor içimi? Hayır, umudumu almaya yetmiyor. Çünkü ben tüm sisteme karşın, teröre değil, geleceğe çocuk yetiştiren anneler babalar biliyorum. Okuyan, çalışan, körü körüne inanmak yerine sorgulayan, yanlışları doğruya çevirmek için yapması gerekenleri bilen ve bunları eyleme geçiren, büyüklere rağmen büyüyen güvenli gençler görüyorum.
Çünkü çocuğuna sınır koymayı beceren, onunla ilişkisini yemek, korku gibi araçlarla değil, konuşarak, dinleyerek kuran aileler var.
Onların büyüttüğü çocuklar, başka çocukların açlıktan gözlerini ölüme çevirmesine izin vermeyeceklerdir. Aç olanı doyurmanın ötesine geçecek ve kimsenin ölüm kadar aç olmamasını, kimsenin bir birini öldürmemesini sağlayacak düzen bulmaya çalışacaklardır.
Erkek çocuklarına gereksiz yükler, güçler atfetmeden sevebilen, kız çocuklarını eğitimli, güçlü, başarılı ve en önemlisi haklarının farkında yetiştiren anne babalar var. O kızlar sevginin arkasına sığınan ve kendisine şiddet gösteren erkekleri durdurmayı hatta eğitmeyi başaracaklardır, inanıyorum. Yeter ki umutlarımı diri tutan ailelerin ve çocukların sayıları artsın.
Sağlıklı, keyifli ve başkalarının hayatını bayram yapabilmenin yollarını düşünecekleri bayramları olması dileği ile herkesin Ramazan Bayramı'nı kutlarım.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA