Geçen
hafta Çilekeş'in üçüncü albümü
Histeri Çalışmaları'nı grubun resmi internet sitesinden indirdim (cilekes.com.tr). İlk dinleyişte hiçbir şey hissetmedim. Ne iyi, ne kötü. Bir 'öylece durup düşünme' isteği hasıl oldu. İşin doğrusu, albüm çıkmadan önce gönderdikleri basın bültenini de (ki sonradan bu versiyonun sadece iki gazeteciye gönderilmiş özel bir metin olduğunu öğrendim) gayet komplike bulup bir cümleyi iki kere okumak suretiyle anlamaya çalışmıştım. Böyle durumlarda genelde bende bir sorun olduğunu düşünmeye eğilimli olduğumdan söz konusu albümü/kitabı/filmi bir kenara atmam. Hele ki Çilekeş gibi sevdiğim,
Katil Dans gibi süper bir albüm yapmış bir grubun albümünü...
YÜZLEŞME
12 şarkılık
Histeri Çalışmaları'nı (Lin Records) dinledikten bir gün sonra Ali Güçlü Şimşek (gitar; aynı zamanda albümün prodüktörlüğünü üstlendi) ve Cumhur Avcil'le (davul) buluşup albüm üzerine sohbet ettiğimiz zaman rahatladım. Çünkü'süne geçmeden önce grubun gönderdiği metinden ufak bir alıntı yapmak istiyorum: "
Histeri Çalışmaları, henüz sadece sınırsızlığı keşfedilebilmiş beden içi evrende yaşanmış olan bazı deneyimlerin, seslere bürünerek gündelik hayatımıza deşifre olmasıyla, kendimizi içinde bulduğumuz bir zaman yolculuğudur. Çalışmalar, yeni bir albüm veya bir müzikten ziyade, hiçbir deneyimde sonuçlanmayan, kişiyi her seferinde daha derinde yeni bir yüzleşmeye çağıran içsel bir dönemi işaret eder." İkinci cümle her şeyi açıklıyor aslında. Grup, bunu tam olarak bir albüm gibi görmüyor. Hatta üzerine uzun uzadıya konuşmak da pek istemiyor. Her şey onların bir 'an'ıyla alakalı. Size bir şey empoze etmeye çalışmıyorlar. Şarkıları nasıl algıladığınız size kalıyor. Zaten hepsi fazlasıyla serbest. Çoğunun klasik anlamda bir sonu yok. Nakarat arayışında olanların bu albümden uzak durması gerekiyor. Ama bir gerçek var; albüm her dinleyişte sizi içine çekiyor. "45 dakikalık bilinçaltı yolculuğu," denilen
Histeri Çalışmaları'nda en çok
Tac'a takılıp kaldım. Belki de benim bilinçaltımla bir bağlantısı vardır.