Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HOP KÜLTÜR SAMİ TOSUN

Kötü bir maksadım yok

Bu moda dünyasını incelemek lazım. Hatta 'modacı'ları ayrı, mankenleri ayrı, organizatörleri ayrı incelemek lazım. Bu konuda da insanlık için küçük, kendim için büyük bir adım atayım, içimde kalmasın isterim kıymetli okurlar. Şimdi efendim, ben gençlik yıllarımdan beri eski manken / yeni 'ermiş' Yaşar Alptekin'e özenirim. Onun hafif öne doğru çıkık bembeyaz dişleri, gençlik filmi formatında çekilmiş, videocu raflarını süslemiş filmlerindeki o ortadan ayrılmış saçları, 'dünyanın en az kıvrılıp bükülerek dans eden adamı' unvanını alabilecek hali, fesat-beni hep cezp etmiştir. Hatta itiraf edeyim, bir 'Yaşar Alptekin fanı'yım ben. Neyse, kişisel komplekslerimle başınızı ağrıtmak istemem. Mevzumuz, Yaşar Alptekin'in geçirdiği 'evrim', düzeltiyorum, TÜBİTAK gibi konu olmak istemem, 'değişim' diyorum. Canım kadar sevdiğim Yaşar Abim, malumunuz, son dönemde maneviyatını hayli geliştirdi, bize bu alanda ilham kaynağı olmaya başladı. Kendisini sarıkla ve Arabik bir esvap içinde gördüğümde, "Bu sefer de acaba öyle giyinsem ve aynanın karşısına geçsem ne hissederim?" diye düşünmüştüm. Ancak kendisinin derinlerden gelen hisleri beni daha fazla etkiledi. Son beyanatı şöyle: "Tarkan'ın arayışta olduğunu hissediyor ve onun için dua ediyorum. Kâbe'den zemzem ve hurma getirdim, onları kendisine vermek istiyorum." Evet efendim, arayışı hissediyor ve dua ediyor Yaşar Abim benim. Orada durmuyor, devam ediyor ve şunları söylüyor: "Tarkan'da ve Cem Yılmaz'da bir şeyler hissediyorum. Tövbe haşa! Yanlış anlaşılmaktan da çok korkuyorum. İnsanlar benim için, 'Kendini medyum mu' zannediyor, demesinler. Aynı şeyi Seda Sayan'da ve Hülya Avşar'da da hissediyorum. Hepsi için özel dua ettim. Rabbim inşallah dualarımı kabul eder." Yok canım, biz abimizi yanlış anlar mıyız, o insanlığın iyiliği için yapıyor bunları. Fakat, ben de arayıştayım, niye en magazinel isimlerin arayışlarını hissediyor, niye benim arayışlarımı hissetmiyor ve benim için dua etmiyor, işte ben buna bozuluyorum. Hani bir kısım falcılar her sene yılbaşı arifesinde İbrahim Tatlıses'in evleneceğini, Seda Sayan'ın yavrulayacağını, falancanın fezaya çıkacağını falan açıklar ya, o zamanlarda da aynı şeyi hissederim. Biz insan değil miyiz? Varsa yoksa Tarkan, Cem Yılmaz, Seda ve Hülya! His dünyası değil, magazin programı mübarek.. Hadi kendimden geçtim, Sibel Can ve Serdar Ortaç'ın neyi eksik?

MUHALLEBİCİYE GİTSEYDİNİZ
Bu arada Serdar Ortaç'a teessüflerimi bildirmek isterim. Sürekli değişik değişik hanımlarla görüyoruz kendisini, bu hanımların sevgilisi olduğu açıklanıyor, fakat bir türlü inandırıcı bir münasebetine rastlayamıyoruz. 'Kız arkadaşı' olduğu söylenen hanımın fotoğraf vermesini bile yasaklamış. Kendisini çok seven, gizli gizli konserlerine giden bir hayranı olarak, bu duruma bir son verilmesini istiyorum. En azından bir nişan olayı, bir yüzük takma falan, şu Hande Yener'in Romeo-Juliet spekülasyonunun da önüne geçer, diyorum. Bakınız, geçtiğimiz günlerde 62 yaşını idrak ettiğini öğrendiğim ve nice senelere demek istediğim Cemil İpekçi nişanlanmış. Hani nikâh olmasa da nişan olsun, hepsinde bir keramet vardır. Yalnız, Cemil İpekçi'nin nişan olayını tam çözemedim. Diyor ki, "Bir-iki ay ortalarda görünmeyeceğiz. Zaten birdenbire ortaya çıkıldığı zaman ilişki bozuluyor. Biz önce birbirimizi bir tanıyalım, sonra koluma takar ortaya çıkarım." E, tanımadan niye nişanlandınız Sayın İpekçi? Şöyle birkaç kez muhallebiciye gitseydiniz, sohbet etseydiniz... Hayır, tarafların üzülmesini istemem sonra, kötü bir maksadım yok... Bana neyse herkesin münasebetlerinden!

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA