GÖZLERİMİ kaparım, vazifemi yaparım...
Bu sözü mecazen değil, gerçekten yaşamak üzere gittim şimdi okuyacağınız habere. Bir süredir duyuyordum, Kopi Luwak adında, dünyanın en nadir bulunan, bu nedenle de en pahalı kahvesinin ilginç bir hikâyesi varmış. Bu kahve, kahve çekirdeklerinin, bir hayvanın sindirim sisteminden geçmesinden sonra hazırlanıyormuş. "Üstüne para verseler içmem," diyordum ki bu kahvenin Türkiye'de de satıldığını öğrendim. Haberini yapmaya değerdi. Kopi Luwak'ı Türkiye'ye getiren evdekahve.com'un ofisine doğru ilerlerken hâlâ kararsızdım. Ama vazife bu, gerekirse gözlerimi kapar, yine de yapardım! Ancak bir yandan evdekahve.com'un kurucularından Selçuk Karaoğlan'dan bilgi alıp, bir yandan da espresso fincanındaki Kopi Luwak'ımı yudumlarken gözlerimi kapadığımı da söyleyemem. Şimdi öncelikle Kopi Luwak'ın aslını astarını yazalım. Endonezya'nın Sumatra Adası ve çevresinde yaşayan, kahve üreticileri tarafından çiftliklerde beslenen Paradoxurus, bir tür Misk kedisi. Bu kedi ile tilki arası, aslında etobur olan memeli, kahve ağaçlarındaki en kaliteli çekirdekleri, 'çiğneyemediği' için bütün olarak yutuyor. Hayvanın midesindeki enzimlerin etkisiyle bir tür fermantasyona uğrayan ama hiçbir şekilde erimeyen kahve çekirdekleri, daha sonra dışkı yoluyla dışarıya atılıyor. Kahve üreticileri de Paradoxurus'un dışkısından bu çekirdekleri toplayarak, 'dünyanın en pahalı kahvesi'ni üretiyor. Gel de insanoğlunun aklına şaşma. Tabii üreticiler, bu çekirdekleri topladıktan sonra birtakım kimyasallarla dezenfekte ediyor. Ve söylenene göre bu sayede Kopi Luwak'ta, diğer kahve çeşitlerine oranla daha az bakteri bulunuyor. Bir yandan da hayvanın midesindeki enzimler, acı bir tat vermeden kahveye güçlü bir aroma kazandırıyor. Bu kahve için, "Yiğidi öldür hakkını yeme," demeliyim. Gerçekten de daha makineden fincana süzülmeye başladığında güçlü kokusu etrafa yayılıyor. İlk yudumu aldığınızda rahat içimli bir kahve olduğunu fark ediyor, esas aromasını ise yuttuktan bir süre sonra algılıyorsunuz. Zaten o sırada önyargınız da kırılmış oluyor. Açıkçası, hayatımda olmazsa eksikliğini hissedeceğim bir şey değil Kopi Luwak, ama meraklılarını da yadırgamıyorum artık. Kopi Luwak yılda sadece 300 kilo üretiliyor ve tüm dünyaya dağılıyor. Çünkü bu hayvan, başka bir yerde yaşayamıyor. Başka bir hayvan da kahve çekirdeği yiyip bu sonucu veremiyor. İşte bu nedenle çok pahalı. evdekahve.com dışında Tefal Shop'larda ve Esse mağazalarında da bulunan Kopi Luwak, 15 içimlik kutularda satılıyor ve bu kutunun perakende satış fiyatı 990 TL. Evde yaparsanız fincanı 66 TL'ye geliyor. İngiltere'de bir kafede içerseniz, fincanı 125 pound. Bir süre sonra Türkiye'deki bir kafede de bulunacakmış ve 200 TL civarında satılması planlanıyormuş. Bu arada Selçuk Karaoğlan, e-bay'de 10 dolara, 20 dolara sahte Kopi Luwak'lar satıldığını, gerçeğinin ayırt edilebilmesi için mutlaka orijinal, uluslararası sertifikası olması gerektiğini söylüyor. Onlar bu sene Türkiye'ye ancak 7 kilo kadar getirebilmişler. Peki kim alıyor bu kahveleri? Karaoğlan, "İsim vermeyeyim, ama özellikle İstinyepark'taki Esse mağazasından, Türkiye'nin pek çok köklü ailesinden insanlar alıyor," diyor. evdekahve.com, tek kişilik pedlerle, 15 pedlik kutularda satışa sunuyor bu kahveyi. Ve espresso makinesinde pişirebiliyorsunuz.
Kremalı kahve yapan makine
evdekahve.com'da, Türkiye'de pek bulunmayan ama dünya çapında ünlü bazı gurme kahvelerin yanı sıra, kahve karıştırıcısından kahve şurubuna kadar birçok ürün bulabiliyorsunuz. Özel bir Belçika kahvesi olan Cafe Liegeois'ın çeşitleri, Jamaika orijinli Blue Mountain gibi kahveler var. Bir de bu kahveler, Türkiye'de pek bilinmeyen ve soft ped denilen bir şekilde sunuluyor. Yani tek pişirimlik geniş pedlerle... Ve bu soft ped kahveleri pişirmek için özel soft ped makineler kullanılıyor. Bu makinenin özelliği, duru değil kremalı kahve yapması. Ama bildiğimiz süt kreması değil bu, Türk kahvesinin köpüğü gibi kahvenin kendi kreması.
