Yabancı basında İstanbul Moda Günleri ile ilgili haberler çıkmaya devam ededursun, nur topu gibi bir moda organizasyonumuz daha oldu. Fashionable İstanbul, geçtiğimiz hafta bütün 'cemiyet insanları' ve moda çevrelerinin gündemindeki yegâne konuydu. Roberto Cavalli'nin eskileri, Bruce Willis'in gamzeleri, ikoncanın tütüleri derken herkes bu etkinlikle ilgili konuştu da konuştu. En çok da hayatlarında ilk kez lüks bir markanın defilesini gören, defileye nasıl giyinilir bilmeyen kadınların rüküşlükleri tartışıldı. Bence bu insanları, Cavalli kıyafeti yok diye defileye gitmeyenleri çok da yargılamamak gerek. Neticede davetiyelere itinayla 'kırmızı halı' ibaresi kondurulmuştu. Belli ki organizatörler davetlilerin yurt dışındaki gibi skinny jean üzerine trençkotla gelmesini istemiyordu. Şaşaanın boyutu, haftalar önceden sinyallerini veriyordu.
GERÇEK MODA HAFTASI, HALKA YAPILMAZ
Paris, Londra, Milano ve New York'ta sayısız defile izledim ama bir tanesinde bile kırmızı halı görmedim. Ancak Fashionable İstanbul'un dünyadaki bilinen defilelerden farkı yalnızca şatafatı değildi. Bir kere öncelikle moda sektörünü iyi bilmeyenler için defilelerin neden yapıldığını ve ne işe yaradığını açıklamak gerek: Defileler, tasarımcıların mağazalara çıkacak koleksiyonlarını, sezondan altı ay önce sundukları etkinlikler. Bu sunum, İstanbul'un aksine, sosyete de olsa halka değil, tasarımları değerlendirecek olan basına ve sipariş verecek olan alıcılara yapılıyor. Örneğin Beymen'in alıcısı gider Etro defilesine, podyumda gördüğü modellere göre siparişini verir. Podyuma çıkan kıyafetler tektir. Defileden sonra da kampanya ve dergi çekimleri için kullanılırlar. Fashionable İstanbul'da da Missoni dışındaki markaların son defilelerinden (ilkbahar-yaz 2010) parçalar sunmamalarının nedeni buydu. Burada ne Cavalli suçluydu, ne de Ferre: Organizasyonun zamanlaması yanlıştı. Moda devlerinin İstanbul için 6 ay uğraşıp bir koleksiyon çıkarmalarını ummak saçmalık, ilk kez burada sergilemelerini beklemek ise cahillik olur.
WALLPAPER : İSTİKRAR İÇİN TÜRK MODACI ŞART
Dünya moda haftalarının dinamiklerini kırmak elbette mümkün değil. Dört ana şehirden sonra önem olarak Berlin gelir mesela. Ama Berlin'in yükselişinin nedeni, şehirde hızla artan yaratıcı lokal nüfus. Fashionable'a gelen yabancı basından birkaç kişiden Türk tasarımcı görmedikleri için hayal kırıklığı yaşadıklarını duydum. Ünlü tasarım dergisi
Wallpaper da Fashionable'la ilgili, "Bir şehirde moda haftası yaratmak için ya yerli tasarımcılara odaklanırsınız, ya da Fashionable gibi tasarımcılara, modellere ve gazetecilere yüklenirsiniz" yorumunu yapıyor ve devam ediyor: "İlk yıl insanları İstanbul'la ilgili olarak heyecanlandırmayı başardılar. Ama gelişmek için Türkleri de işin içine sokmaları şart. Eğer gelecek yıl da böyle olursa, tasarımcılar için müsrif bir destinasyon olmaktan öteye gidemez İstanbul. Mirasına, moda sektörü ve yeteneğine de yazık olur."
MODANIN DUBAİ'Sİ OLMAYALIM
Evet, yabancı modacılar memnun. Nasıl olmasınlar ki? Resesyon nedeniyle kimi kredi, kimi satın alınmayı bekleyen markaların bir kısmı getirtildi. Güzelce reklamlarını yaptılar. Defileyi izleyen kalabalığa bakacak olursak aradaki satın almacı engelini de aşarak alıcılarına direkt ulaştılar. Türkiye tanıtımının Rusya'daki yıllık bütçesinin yarısı kadar bir parayla yapılan organizasyonun reklam anlamında işe yaramamasını beklemek de saçma olurdu. Organizatörler, İtalyan modacılar ve defile gören yurdum sosyetiği için harika oldu Fashionable. Peki organizasyon öncesi söylenen "Dünya moda haftalarının son durağı İstanbul olacak", "Türk modasını dünya tanıyacak" gibi iddialı söylemlerden ne çıktı? Önümüzdeki maçlara bakmak gerek, belli ki. Ama sektörün halihazırda resmi, devlet destekli bir moda haftası olduğunu da unutmadan. Konumlama yaparken şaşırtmadan. Yoksa adımızın 'modanın Dubaisi'ne çıkması işten bile değil.
HAKAN BAYKAM
'Gerçek moda haftasıyız' demedik
Hiçbir zaman "Bu gerçek moda haftasıdır" demedik. Ama İstanbul'da 2 değil, 10 moda organizasyonu bile yapılabilir. Fashionable İstanbul'u moda etkinliği, moda haftası gibi bir konsepte sokmak yazık olur. Amacımız İstanbul'u önemli bir moda destinasyonu yapmak ve moda dünyasını buraya çekmek. Bu bir ilkti. İyi bir platform oluşturduğumuzu düşünüyorum. Dünyada moda haftaları dışında da platformlar, etkinlikler vardır. Bu etkinlik sayesinde büyük şeyler oldu. Gelecek sene daha da büyüyecek; Türk tasarımcılar da olacak, ama isim veremem. Roberto Cavalli defilesinin ikinci bölümünü Türkiye'yi onore etmek için, en sevilen kıyafetlerinden özel derlemişti aslında. Bu isimlere gelmeleri için para vermedik. Tabii ki Milano'dan çıkıp ilk defilelerini burada yapmalarını beklemek olmaz. Ama burayı kapı olarak görmeye başladılar. Öğrencileri de 'Türk tasarımcı' diye lanse etmedik. Biz, bu organizasyona katılmak isteyen okulları koyduk defileye. Bu organizasyonla önemli ilişkiler kuruldu. Vivienne Westwood deri imalatını Türkiye'ye geçirecek. Markalar gelecek, mağazalar açılacak.
HİKMET TANRIVERDİ
İTKİB(İstanbul Tekstil ve Konfeksiyon İhracatçı Birlikleri) Başkanı
IMG bizimle de görüştü ama bütçeleri yüksekti
Fashionable İstanbul bir moda haftası değil. Moda haftası olması için çok şey gerek. Bu, tamamen özel ve ticari bir organizasyondu. Mağazası olan veya bu pazarlara girmek isteyenlerin ürünlerinin sergilendiği, ünlülerin bol olduğu bir etkinlikti. Bir kere yerel markaların olmadığı, sektörün içinde bulunmadığı bir organizasyonun moda haftası olarak lanse edilmesi yanlış. Sektörü biz temsil ediyoruz. O yüzden İstanbul Moda Günleri'yle karşılaştırmak yanlış olur. IMG, belli model, ünlü ve sporcularla çalışan bir danışmanlık firması. İstanbul Fashion Days öncesinde bize de danışmanlık hizmeti vereceklerdi. Hatta imzalanmış bir sözleşmemiz bile var. Ama iyi bir moda haftası yapmanın bedeli, 4-5 milyon dolar. Bu bize çok yüksek geldi. O parayı biz de versek, biz de bu isimleri getirebilirdik. 300 bin avroyu Cavalli'ye verirsek gelir elbette. Bu, parayla orantılı bir şey. Ama para verip üzerine eski koleksiyonları izlemek olmaz. Buraya, para almadan gelmek istemeliler. Bu organizasyonun moda haftası olduğunu iddia edenler, moda haftası görmemiş herhalde. Ya da Türkiye'yi Etiyopya sanıyorlar. Dünyada böyle bir örnek daha yok. O yüzden elmayla armutu karşılaştırmayalım.
BAHAR KORÇAN
(Moda Tasarımcıları Derneği Başkanı/Tasarımcı)
Bir ülkenin bir tane resmi moda haftası olur
Bir ülkenin resmi bir tane moda haftası olur. Bunun amacı da ülkenin modasına hizmet etmek, iş yapmak; dünyaya markaları ve tasarımları tanıtmaktır. Her ülkenin konseyi olur ve bu organizasyonları onlar yapar. Türkiye'de de artık 15 derneğin bir araya gelip İTKİB ile beraber kurduğu, devlet destekli bir konsey var. Ve bu ülkenin resmi moda organizasyonu da, bu konseyin yaptığı İstanbul Moda Günleri'dir. Aynı zamanda dünya takvimine başvurmuş ve kabul edilerek akredite olmuş tek Türk moda organizasyonudur. Fashionable İstanbul, eğlence bazlı yapılan bir organizasyondu. Ama nedir, ne işe yarar, tam çözemedim. Dünyada moda organizasyonlarını konseyler yapar. Bunun ise parasını verip yurtdışından konsere sanatçı getirmekten farkı yoktu. Serbest piyasada tabii ki herkes istediğini yapabilir ama lanse ediliş şekli yanlıştı. Koca sektörü görmezden gelip de Türkiye'deki moda tasarımı ve sektörüyle ilgili konuşmak, olmuyor. Dünya basınının izlediği podyuma kursiyerlerin ürünlerini çıkartmak, bizim sektörümüze zarar veriyor. İstanbul'a gelen yabancı gazetecilerden benim ofisime gelenler de oldu. "Türk tasarımcıları ve markaları görmek için geldik ama niye geldik anlamadık, kafamız karıştı," dediler.
MELİS AĞAZAT
(Harper's Bazaar dergisi moda editörü)
Moda basını ayakta izlemek zorunda kaldı
Eğer bu, Türk moda endüstrisine yapılmış bir şovsa, moda dünyasına katkısı olmayan insanlar değil, moda basınının izlemesi gerekirdi. Sistem yurtdışında böyle işler. İşimiz gereği her sene moda haftalarına katılırız. Ve ben, Paris'teki defileleri bile ön sıralardan izlerim. Bu organizasyonu ise, onlarca meslektaşım gibi en arkada, ayakta durarak izlemek zorunda bırakıldım. Bu yüzden de defileler bana eksik ulaştırıldı. Bir dahaki sefere resmin tamamını görebilmeyi diliyorum.
MELİS PEKAND
Moda blogger'ı (modatrendenin.blogspot.com)
Sosyete etkinliği
Mevcut halde Fashionable İstanbul'dan bir moda etkinliği olarak söz etmek zor. Sanırım dikkat çekmek için detaylardan çok bütüne önem verildi. Cavalli'nin defile yapması, koleksiyondan daha önemli olmuştu. Moda basını yerine potansiyel müşteriler davetliydi. Bu ülkede üniversite düzeyinde bu kadar kaliteli okul varken, onların tasarımlarının yabancı basına gösterilmesini isterdim. Türünün ilk örneği olan bu organizasyonu, bir zemine oturtmak adına birkaç sezon beklemek gerekecek. Ayrıca defileleri canlı yayınlayacak kadar önemsiyorsak, aynı hassasiyeti kendi modacılarımıza niye göstermedik? Mevcut haliyle benim için sosyete etkinliğinden bir farkı yok.