Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MEVLÜT TEZEL

Sibel Arna'nın yeni yazı konusu ne olsun?

Arsızca kirli elleriyle ona selpak satmaya çalışan sokak çocuğu.
Cahilce soldan değil de sağdan servis yapan garson.
Siparişi 8 dakika geç getiren, bir de utanmadan bozuk asansörü mazeret gösteren kapıcı.
Kokulu çorapları yüzünden evi leş gibi kokutan tüpçü çocuk.
Yere çömeldiğinde poposunun çatalı görünen tesisatçı.
Tırnaklarını bir haftadır kesmediği halde kendisine para üstü vermeye cüret eden bakkal çırağı.
Saçını başını yapmadan, makyajsız temizliğe gelen gündelikçi.
Sinema aleminin en sıra dışı internet sitelerinden biri olan tersninja.com da Sibel Arna'nın infial yaratan 'dadı' yazına takmış. Yukarıdaki anketin oylaması tersninja.com' da devam ediyor, şıklar arasında da tüpçü çocuk önde gidiyor. Vallahi benim favorim de tüpçü çocuk. Eğer Sibel kendine daha yakın bir örnek arıyorsa, balık yerine pilav satan suşi restoranlarına da öfkesini kusabilir! Sibel'in dadısına faşizanca yaklaşımını ilk eleştiren Ahmet Hakan ile bendim. Ancak bu dadı meselesi tahmin ettiğimden de büyük bir polemiğe dönüştü. Hürriyet gazetesi yazarları yine beni yanıltmadılar, (Ahmet Hakan hariç) acayip bir dayanışma örneği gösterdiler. Sibel'in böyle faşizanca düşüncelere sahip biri olmadığını, kendini doğru ifade edemediğini belirtirken, dadıların çıkardığı sorunlardan yakındılar, olayı yumuşattılar.

BİLİNÇALTINI KUSMUŞ
Hele Ayşe Arman'ın yazısı tam bir felaketti: "Hop! Ne oluyoruz. O bir anne ve belli ki 'dadı'ya sinir olmuş. Ne var bunda? Sibel de belli ki yazıyı aceleye getirmiş, var ya moda laf 'yazının şehvetine kapılmış', bir kere daha okusaydı, mutlaka belli ifadeleri yumuşatırdı." Tamam, ben de "Sibel'i asalım" demiyorum, her yazar hata yapabilir ama belki de ilk defa lüks bir tekne tatiline katılmış bir dadının "Sibel Hanım, keşke kocamla çocuklarım da burada olsaydı" sözüyle dalga geçilmesi yazının şehvetine kapılmak olmasa gerek. Sibel bariz bir şekilde bilinçaltını kusmuş! "Eminim kamaradaki aynaya her baktığında acaba yüzüm yanmış mı diye kontrol ediyor..." diyor mesela. Bunlar hata değil, alt tabakadan insanlara olan nefret ve aşağılayıcı bakışlar... Aslına bakarsanız asıl tartışılması gereken de böyle bir yazının Hürriyet gibi büyük bir gazetede basılabiliyor olması. Gazetecilik aynı zamanda toplumun her kesiminden insana seslenebilme ve empati kurabilme mesleğidir. Herkes, her önüne geleni aşağılar ve nefret kusarsa halimiz ne olur? En kötüsü de ne biliyor musunuz, Sibel'in bu faşizanca yazıdan sonra çok konuşulur olması. Kim bilir yakında TV programlarına çıkar, hatta dadısıyla birlikte röportaj verir, sonra da kitap yazar.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA