"Bize
oyun hamuru verdiğiniz için teşekkür ederiz. Bize satranç öğrettiğiniz için teşekkür ederiz. Bizi aç bırakmadığınız için teşekkür ederiz." Mardin Kızıltepe'deki çocuklar, onlara yaz okulunda ders veren üniversite öğrencisi gönüllü öğretmenlerine, yazdıkları mektuplarda böyle teşekkür ediyor. İki yıl öncesine kadar Kızıltepe ilçesinde İstasyon ve Ofis mahallesindeki çocuklar, yaz okulunun ne olduğunu bile bilmiyordu. 2009'un yazında ilki gerçekleştirilen ve 150 çocuğun katıldığı Her Evde Hayat Var adlı yaz okulu projesi, bu yıl aynı bölgede 400 öğrencinin katılımıyla 17 Haziran - 27 Temmuz arasında gerçekleştirildi. Mardinli çocuklar için proje hem eğitim hem de oyun anlamına geliyor. Başbakanlık'ın desteğiyle, sosyal hizmetler uzmanlarının düzenlediği yaz okulu, halk oyunları, satranç, masa tenisi, resim, oyun hamuru, takı yapımı, bando ve hatta yüzme derslerini kapsıyor. Başkent Üniversitesi'nden Dr. Bülent İlik'in yönettiği, bu yıl aynı üniversiteden 22, diğer üniversiteler ile Mardin'den üç gönüllü üniversite öğrencisinin ders verdiği yaz okulu; Mardin Valiliği, GAP İdaresi, Gap Kadın ve Çocuk Derneği ve Başkent Üniversitesi Sosyal Hizmet Meslek Topluluğu işbirliğiyle gerçekleştiriliyor.
ÖĞRETMENİMİ ÇOK ÖZLEYECEĞİM
Çocuklar, yaz okuluna gelmek için her sabah saat 06.00'da hazır olmak zorunda. Zaten yaz okulu olmasa da çoğu o saatte dışarıda olduklarını söylüyor. Yakında oturanlar yürüyerek, geri kalanı servis araçlarıyla Mardin Gazi Yatılı Bölge Okulu'na geliyor. Önce hepsi muhakkak dişlerini fırçalıyor, sonra da dersler başlıyor. Hepsinin öğretmenleriyle arası çok iyi. Kimi matematik, coğrafya ve Türkçe derslerine giriyor, kimileri halk oyunlarından çıkmıyor. Ama hangisine sorarsanız sorun; orada aslında sadece eğleniyor ve "Okul bitince öğretmenimi çok özleyeceğim," diyor. Çoğu altı ya da yedi çocuklu ailelere mensup çocuklar... Birçoğu da akraba. O yüzden yaz okuluna kardeşleriyle gelip, farklı yaş gruplarına ait sınıflara dağılıyor. Bazı günlerde de Mardin'deki tarihi ve turistik yerlere gezi düzenleniyor. Çocuklara meyve suyu, kek ya da sandviçten oluşan bir öğün yemek de veriliyor. Bu uygulamayı projedekiler ilk günlerde düşünmemiş. Ancak çocukların öğleye doğru başlarının dönmeye başladığını görünce, kahvaltı yapmadan geldiklerini anlayıp böyle bir uygulamaya geçmişler. Dr. Bülent İlik, "Siz dondurmanın, meyve suyunun yarısını içmeyip evdeki kardeşine götüren çocuk gördünüz mü? Buradaki çocukları ne yapsak tersine ikna edemiyoruz," diyerek bu öğünün onlar için önemini anlatıyor.