Batum'da Haçapuri ve Kıvanç Tatlıtuğ: İstanbul'dan Türk Hava Yolları'yla iki saatte uçuyorsunuz, vize yok, havaalanı büyücek bir evin salonundan farksız. Müthiş güzellikte bir grafiğe sahip ama çözülemez yazılarına, 33 sessiz ve sadece beş sesli harften mürekkep zor alfabelerine rağmen, Türkçe anlaşmak mümkün, hiçbir yabancılık çekilmiyor. Batum, 2014'e hazırlanıyormuş. Hedefleri Gürcistan'ın Antalyası hatta Las Vegası olmak. Şu anda Sovyet etkili köhnemiş binaların çokluğu dikkat çekiyor ama bir yandan da bunlar yıkılıyor ve bol yıldızlı oteller, eğlence merkezleri inşa ediliyor, dört bir yan proje. Uzun, geniş, davetkar bir sahil şeridi, taşlık ve pırıl pırıl bir deniz. Son birkaç yılda inanılmaz geliştiğini söylüyorlar. Bu gidişle çok yakında Karadeniz'in turizmde bir numarası olacağını. Gürcü mutfağı, baştan çıkarıcı, zengin bir mutfak. En nadide örnekleri Lazuri & Megruli'de tadılabilir. Gürcü açması, bizim su böreğini andıran nefis bir şey. Gürcü kavurması deyince bildiğiniz kavurma gelmesin akla, cevizli bir sos içinde parça et demek bu, sos hafiften Çerkes tavuğunu çağrıştırıyor. Tek falsoları yemeklerde kişnişe fazlaca yer veriyor olmaları. Ama Haçapuri ile tüm günahlarını affettirebilirler. Haçapuri, çok üst düzey bir peynirli pide. Ama hayatta pide adı altında yediklerinizin hepsini çöpe atın, kenarları çıpçıtır ve köpük gibi düşünün, iyi bir peynire normal dozun beş katı abanın, ortaya yumurta kırın. Deli bir şey. Bölgede kayda değer Gürcü şarapları var. Chateau Mukhrani Khvanckara diyorum, Kıvanç Tatlıtuğ'dan kalsın aklınızda!
Hopa'daki parmak mezgitler: Sarp Sınır Kapısı'ndan memlekete intikal ettiniz, azıcık gittiniz, Artvin Hopa'dasınız. Kemalpaşa'da Atatürk Caddesi'nde (Balıkçı Barınağı Mevkii) Konak Restoran'ın en üst katına çıkıyor ve mısır ununa bulanıp kızarmış parmak büyüklüğündeki mezgitlerden sipariş veriyorsunuz. Böyle nefaset hiçbir yerde yok. Çatala bıçağa hacet de yok, parmaklarınızla girişiyorsunuz.
Ayder'de Bukla Oberj horonu: Yeşile doyuran Çamlıhemşin'de, Ayder Yaylası'nın ortasında, kibrit kutularından yapılmış gibi masal evler. Bazıları ufak otelcikler. İçlerinde en namlısı Bukla Oberj. "Horon ve türkü ile gürültü yapmak serbest, kuru gürültü yapmak yasaktır," "Sıcak su saat 16.00'dan sonra verilir. Çok acilse tencerede ısıtırız, maşrapa ile dökeriz," "Her akşam her akşam yöresel yemek diye bizi bunaltmayın. İmkan olunca zaten yöresel yapıyoruz. Sabaha çıkaracağınız şeyler için birbirimizi üzmeyelim," diye nevi şahsına özgü bir dili var. Akşam yemekte profesyonellere taş çıkarır bir fasıl ve horon gösterisi yapıyorlar, çok eğlendiriyorlar.
Çayeli'nde Lale'nin kuru fasulyesi: Hüsrev mi, Lale mi? Bu bölgenin en içinde çıkılmaz meselesi de bu. İyi pişmiş, helmeli, tereyağlı bir etli kuru fasulyeyle yarışabilecek kaç yemek biliyorsunuz?
Uzungöl'de benzersiz bir sanat güneşi: 24 Eylül, Zeki Müren'in ölüm yıldönümü. İşte o gece Uzungöl'de İnan Kardeşler'de Salim Önder, Zeki Müren'i aratmayacak bir ihtişam, zarafet ve muhabbetle, sahnede onu andı. Eski Yeşilçam şarkıları, Çalıkuşu ve finalde 10. Yıl Marşı! Müstesna tatta bir gece.
Her köşede muhlama: Muhlama ile kuymağı karıştıranlara, aynı şey zannedenlere: Muhlama mısır unu, tereyağı ve peynirle yapılıyor. Kuymak ise mısır unu ve kaymakla. Sabah kahvaltısında, öğle ve akşam yemeklerinde, Karadeniz'de mütemadiyen muhlama yapılıyor, yeniyor, yediriliyor. Çuhna denen altı kızarmış yeri için kavga çıkıyor, çıkar!