Türkiye'nin en iyi haber sitesi
TAHA ÖZHAN

Suriye krizi nereye gidiyor?

Suriye isyanı yaklaşık üç aydır rutin bir eksene oturdu. "Yavaş ama istikrarlı şekilde güçlenen muhalefet ve yavaş ama düzensiz şekilde güç kaybeden Baas rejimi" yeni Suriye isyanı eksenini oluşturdu. Mahcup Baas destekçileri mezkûr ekseni bir tıkanma olarak tefsir ederken; Suriye krizinde somut politika geliştirmek istemeyen batılı aktörler "rutin sürecini" Suriye'ye dair kurucu hiçbir politika ortaya koymaksızın "el-Kaide" sorununu abartarak istismar etmeye çalıştılar. Aynı dönemde Suriye krizi üzerinden birbirlerine karşı "vekâlet savaşını" sürdüren bölgesel aktörlerden Suud alacağını aldığını düşünürken; İran ise Baas rejiminin arkasına sığamayacağı kadar küçüldüğünü fark ederek gerilimi kısmen Irak'a kısmen ise Lübnan'a taşımaya başladı. Özellikle İsrail'in Gazze'ye saldırmasıyla derin bir nefes aldığını düşünen İran- Hizbullah ekseni, Hamas'ın 'Suriye ile İsrail'e karşı direnişi özenle birbirinden ayıran' tavrı ile arzuladığı rüzgârı bulamamış oldu.

Mevzi kazanan muhalefet

Suriye içindeki aktörler açısından mezkûr dönem, büyük ölçüde bir tahkim süreci olarak geçti. Bugün geldiğimiz noktada Suriye içindeki muhalefet aylar sonra birbiriyle konuşabilen bir direnişe dönüştü. İsyanın bu sene sonbahara kadar ağır bedeller ödeyerek büyük ölçüde taktik hamlelerden ibaret olan direnişi, stratejik bir safhaya ulaşarak Suriye direnişinin koordinasyona kavuşmasını sağladı. Üç ay öncesinde Suriye'nin yarıdan fazlasında kontrolü tamamen kaybeden Baas rejimi, geçtiğimiz ay içinde kuzey ile kara bağlantısını neredeyse tamamen kaybetti. Sınır kapılarını da aylar önce muhaliflere kaptıran Esad, bu ay içinde muhaliflerin güneyden cephe açmasını da engelleyemedi. Büyük ölçüde hava kuvvetlerinin operasyonlarına bel bağlayan Suriye rejimi, isyanın başından beri sahaya sürdüğü Şebbiha yapılanmasına benzer bir şekilde devlet vasfını kaybetmiş silahlı bir örgüte dönüştü.

Kürtlerin muhalefete katılımı

Suriye krizi boyunca ayrıksı bir tavır takınan Kürtler de son iki ayda yeni bir sürecin içine girdiler. İsyanın başından beri Suriye Kürtlerine dair aklıselim analizlerin öngördükleri haklı çıktı. PKK üzerinden akla ziyan analizlerle, maddi bilgi düzeyinde bile gerçeklikten koparak kurgulanan "kurtarılmış mahalle" tutumu, önce Suriye isyanına katılan Kürt muhalefetini ardından da Kürtler dışındaki ana unsurları karşısında buldu. PYD ile doğrudan sıcak çatışmaya varan kriz, Suriye muhalefetinin feraseti sayesinde yaygın bir çatışmaya dönüşmeden sakinleşti. Sonuçta, PYDPKK'nın, Suriye'ye dair yaptığı, "Şemdinli kurtarılmış bölgesi" düzeyini aşmayan analizleri realite ile yüzleşmiş oldu. Kürtlerin Suriye isyanında takındıkları sorunlu pozisyon devam etmekle beraber, ayaklanmanın bu aşamasında ciddi bir muhasebe yaptıklarını PYD-PKK çizgisi dışında yeşeren Kürt muhalefeti ortaya koymaktadır.

Muhalefeti yeniden dizayn etme

ABD başkanlık seçimlerine ve Clinton'ın görevini "fiilen" bırakmasına birkaç gün kalmışken, Amerikalı ve Avrupalı aktörler "Suriye siyasi muhalefetine" müdahalede bulundular. Türkiye'nin kenara itilmesi ve "İslamcı muhalefetten" kurtulma girişimi şeklinde okunan adım oldukça ilginç sonuçlar üretti. Suriye krizinin en yoğun paydaşı olan Türkiye'yi ve muhalefetin neredeyse tamamını temsil eden İslamcıları "teğet geçme" girişimi, Suriye muhalefetinden ezici bir çoğunluğun ve Türkiye'nin de desteklediği Muaz Hatip'in siyasi muhalefeti derleyip toparlayacak şekilde seçilmesiyle neticelendi. Medya dedikoduları üzerinden, Suriye içindeki aktörlerle aylardır iletişimde, yoğun eğitimde ve işbirliğinde olduklarını yayan batılı aktörlerin, büyük ölçüde kamu diplomasisi yaptıkları da aşikâr hale geldi.

Rusya'nın pozisyon değiştirmesi

Suriye sorununun bir başka önemli paydaşı olan Rusya için Suriye meselesinin ne anlama geldiğini görmek açısından Putin'in Türkiye ziyareti önemliydi. Rusya-Suriye bağlantısını varoluşsal bir ortaklık düzeyinde göstermeye çalışan analizlerin tamamı Putin ziyareti ile Suriye'nin Rusya açısından detay bir araçsallaştırma olduğunu fark ettiler. Ziyaretten hemen sonra Rusya'nın hem gayri resmi kaynaklardan hem de resmi ağızlardan "Esad'ın kazanmasının mümkün olmadığını ilan etmesi" ise fiilen Rusya-Suriye ilişkisini yeni bir düzeye taşıdı. Rusya, Baas'ın Suriye'den çekilişinden önce, Suriye üzerinden Ortadoğu'dan çekilişinin jeopolitiğini yönetmeyi gündemine aldı.

Küresel aktörlerin pozisyon değiştirmesi

Rusya ile eşzamanlı olarak ABD ve Batının da Suriye ilgisinin panik bir havada artmasını, Baas rejiminin sona yaklaştığı senaryoda aceleci rollerle bile olsa yer alma telaşı olarak okumak doğru olacaktır. Büyük ölçüde, son bir buçuk yıldır Suriye'de yaşananlardan ziyade, "Suriye'deki Türkiye pozisyonuna" göre siyaset belirleme hatasına düşen bölgesel ve küresel aktörler; zaman içinde Suriye'de, sahada, derinlik kaybetmiş olmanın telaşı ile "yeniden Suriye'ye" yaklaşmaya çalışıyorlar. Bu yaklaşım tarzının panzehiri kendi ürettiği "el-Kaide mübalağası" üzerinden "İslamcılar" olduğu sürece ortaya koyabileceği fazlaca kurucu bir siyaset bulunmamaktadır. Suriye'yi kaybedip "Şam rejimine" dönüşen Baas iktidarının sahneden çekildiği gün; Suriye krizinin turnusol testine tabi tuttuğu bütün bölgesel ve küresel aktörler test sonuçlarının gösterdiği siyasi ağırlık ve pozisyonun ötesinde bir anlam ifade etmeyecekler.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA