Tuana Batum... 30 Ekim 2009'da, İstanbul Maltepe'de Sahil Yolu'nda, ehliyetsiz sürücü Çağrı Koç'un kullandığı aracın çarpması sonucu, 16 yaşında can verdi. Selin Uras ise 30 Nisan 2000'de Bağdat Caddesi'nde, Baran Balcıoğlu'nun kullandığı otomobilin çarpması sonucu nişanlısı ile birlikte yaşamını yitirdiğinde henüz 20 yaşındaydı. Tuana'nın ölümüne neden olan Koç, 8 ay yargılandıktan sonra 10 yıl hapis cezası aldı. Selin'in ve nişanlısı Erdem Celasun'un ölümüne neden olan Balcıoğlu ise 10 yıl yargılandıktan sonra 1.5 yıla çarptırıldı. Trafik kazasında hayatını kaybeden kızı Selin Uras için verdiği hukuk mücadelesiyle Türkiye'nin takdirini kazanmıştı baba Boray Uras... İstanbul'dan Ankara'ya kadar yürüdü, eylemleriyle trafik kazası sanıklarına, "Boray Uras Yasası" olarak adlandırılan, "olası kasıt altında ölüme neden olmak" maddesinin uygulanmasının önünü açtı. Verdiği bu mücadele nedeniyle sosyal hayattan koptu, milyon dolarlık işlerini kaybetti ama o yine de yılmadı.
'SOSYAL TERAPİST OLDUM'
Kızları Tuana'nın ölümünden sonra bir türlü toparlanamayan Fulya ve Oğuz Batum çiftinin aklına ilk gelen isim de yine Boray Bey oldu. Telefona sarılıp, Uras ailesini Dragos'taki evlerine davet ettiler. Batum çiftinin teklifine tereddütsüz "Evet" diyen Boray ve Ebru Uras çifti, ziyarete gittikleri ilk akşam acılı aileyle uzun uzun sohbet ederek dertleşti. Kızı Selin'i kaybedeli on yıl olmasına rağmen Türkiye'nin hemen her yerinden kendisini arayan trafik kazası mağdurlarına bıkıp usanmadan yardımcı olduğunu söyleyen Boray Uras, "Sosyal terapist oldum" diyor. Uras, şunları anlatıyor: "Bu tür durumlar babayı içe kapanık yapıyor. Anneyi ise psikolojik olarak çok etkiliyor. Ailenin tüm dengesi yerle bir oluyor. Batum ailesine ilk söylediğim, 'Tuana'nın odasını hemen normal bir oda haline getirin' oldu. Çünkü annesi Tuana'nın odasında her akşam mum yakıyordu. Tüm duvarları Tuana'nın resimleriyle donatmıştı. Bu durum küçük kardeşini olumsuz etkiler. Küçük oğullarını düşünmeleri gerektiğini söyledim." Yargı sürecinde Baran Balcıoğlu'nun ailesi ve yakınlarından ciddi psikolojik baskı gördüğüne dikkat çeken Uras, sözlerini şöyle sürdürüyor: "Herkesin gözü önünde olan bir kazanın yargılama süresi 10 yıl sürer mi, bu nasıl adalet? Davanın bu kadar uzamasını AİHM'e götürdüm. Sembolik bir ücret talep edecektik. Ancak AİHM'de en düşük tazminat talebi 25 bin euro. Biz de 25 bin euro istemiyle dava açtık."
10 YILDIR CADDE'YE GİTMİYOR
Ankara'ya yaptığı yürüyüş sırasında gittiği her yerde büyük bir ilgiyle karşılaşan Boray Uras'a trafik polisleri, vatandaşlar, yaşlılar, gençler destek oldu... Dönemin cumhurbaşkanı, başbakan yardımcıları, bakanları başta olmak üzere çok sayıda milletvekilinin kabul ettiği Uras, yazları İstanbul'dan uzaklaşmak için 4 ay Avşa'nın Yiğitler Köyü'ne gidiyor ve 16 yaşındaki oğlu Osman ile birlikte tatil yapıyor. Kızının ölümünden sonra patentini aldığı, askerlerin karda giyeceği kar yürüyüş terliğiyle ilgili 1.5 milyon dolarlık işi kaybettiğini, eşinin kriz bahane gösterilerek çalıştığı bankadan çıkarıldığına dikkat çeken Uras, "Eşime müdürü, 'Kamuoyunda çok sık yer almanız ve yaşadıklarınız diğer çalışanların psikolojilerini etkiliyor' dedi. Kazanın üzerinden 10 yıl geçti, ama hâlâ Bağdat Caddesi'ne gitmiyorum" diyor.