Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ENGİN ARDIÇ

Sıkmıyor

Yeni bir Anayasa istemeyenler... Mahkemeye çıkarılırsa "şakağına sıkacağını" söyleyip şu anda sapasağlam hayatta olan "Kenan'ın Anayasa'sına" sımsıkı sarılanlar, size sesleniyorum...
Yeni Anayasa tasarısında genelkurmay da, kuvvet komutanlıkları da ayrı ayrı Milli Savunma Bakanlığı'na bağlanıyor, siz de bunu istememiş miydiniz?
Böyle olmadığı sürece Türkiye'yi Avrupa Birliği'ne almayacaklarını lise öğrencileri biliyorlar, siz duymamış mıydınız?
Milletvekilleri bakan olamayacaklar, bakanlar da milletvekili... Yani yasama ile yürütme birbirinden iyice ayrılacak, siz de durup durup bunu talep etmiyor muydunuz?
Fakat meclis isterse başkanı Yüce Divan'a gönderebilecek... Bunun için, sizin o çok sevdiğiniz 367 oy yeterli olacak... Bu, başkan üzerinde "parlamento denetimi" değil midir, bunu arzulamıyor muydunuz?
Başkana meclisi feshetme yetkisi de verilecek, meclise başkanı görevden alabilme yetkisi de... Bu, pek istediğiniz "checks and balances" sistemi değil midir?
Bu iki tasarruftan biri gerçekleşirse hemen erken seçime gidilecek... Hem başkan hem de meclis hemen yeniden seçilecek... Bu bir güvence değil midir? Bu bir "halka sorma" uygulaması değil midir?
Federal yapı oluşturulmayacak, "üniter devlet" yapısı korunacak... Bu sizin korkularınızı, endişelerinizi gidermiyor mu?
Öyleyse bu Anayasa teklifine niçin karşı çıkıyorsunuz?
Kamuoyu baskısıyla istermiş gibi görünüp niçin asla istemiyorsunuz bu değişikliği ve niçin yokuşa sürüyorsunuz?
"Tayyip kazanır" diye korkuyorsunuz da ondan.
Korkuyorsunuz denemez, Tayyip'in kazanacağını kesinlikle biliyorsunuz. Bundan eminsiniz.
Bırak kazanmayı, dişe dokunur bir aday bile çıkaramayacağınızın farkındasınız. Şimdilik gizli tuttuğunuz adayınız Güldal Mumcu'nun soyadından başka elinde hiçbir kozu olmadığını da biliyorsunuz. "Evlilik durumundan" köşe yazarı olunabiliyor ama başkan olunmaz.
Niçin o sistemde başkanlık seçimini kazanmak için hiçbir çaba, hiçbir politika, hiçbir açılım, hiçbir girişim, hiçbir yenilik, hiçbir değişiklik aklınıza gelemiyor? Niçin o koşullarda mücadele etmeyi göze alamıyorsunuz?
Çünkü halka söyleyecek hiçbir lafınız yok, "faşistler serbest bırakılsın"dan başka, öyle değil mi?
Çünkü parlamenter sistem size "akıtmasa da damlatıyor", nasıl olsa yüz civarında koltuk garanti, maaş da, reklam da...
Fakat bırakın başkanlık sistemini, parlamenter sistemde bile iş yapacak bir hükümet oluşturacak kadronuz da yok.. Hiçkimse, ha deyince "şu adama şu bakanlık yakışır, o göreve mutlaka gelir" diyemiyor ki... Basın amigolarınız size "gölge kabine" oluşturmayı öğütlemişlerdi, onu da beceremediniz.
Ne o sistemde ne bu sistemde istikbaliniz yok, bunu gördünüz, parti başkanınız sonunda "iktidara gelmek gibi bir hevesimiz yok" sözünü ağzından kaçırdı!
Bu durumda sizi ciddiye almamızı mı bekliyorsunuz?
Eh işte, "doksanlık darbeciye hoyrat davranmayın, yazıktır" diye ağlamanın zavallılığı kalır yanınıza.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA