Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HAŞMET BABAOĞLU

Pazar notları

"Sen bana yeni yılsın her dakika/ Her dakika bir yaşıma daha giriyorum." Sezai Karakoç'un bu dizelerle başlayan İnci Dakikaları şiirini hatırlamak ne güzel!

***

Köşeciler yeni yılda neler yapacaklarını anlatmaya başladılar. Listeler veriyorlar. İnsan okuyunca"be kardeşim bunları yapmak için takvimden bir yaprağın düşmesini mi beklemen gerek!" diye içinden söyleniyor.
***

Diyelim ki, insan elinden çıkmış şu uyduruk takvimde bir hikmet var! Diyelim ki, dilekler tuttum, kararlar verdim! Neye yarar? Ocak ayının ilk sabahında sular seller gibi gitar çalabilen bir adam olarak uyanmayacağıma göre... Mart'ın ilk haftasında bir gece İstanbul'da uykuya dalıp sabah Kuzey Afrika'nın Atlantik kıyılarında bambaşka biri olarak gözümü açmayacağıma göre... Bu saatten sonra tıp okuyup Sınır Tanımayan Hekimler örgütüne katılamayacağıma göre... Kendim için ne yepyeni kararlar alırım, ne de dibi gözükmeyen dilekler tutar, fallar açarım! Sağlık ve alçakgönüllü sevinçler yeter bana!
***

Ama şundan eminim: Bu yıl da mutsuzluğunu ahlakçılık, ahlaksızlıklığını mutluluk diye pazarlayanlarla hiçbir işim olmayacak!
***

Elbette sloganlarla inşa edilmiş ezbere hayatlara bu yıl da başımı çevirip bakmayacağım.
***

Yine siyahı gece mavisinden çok seveceğim, yine solgun sarılardan çok güneşin kırmızıya çalan yakıcı sarısına kayacak gönlüm.
***

Hediye vermek... Biraz da "kendini vermek"tir. Hediye vermek güzeldir, hoştur, hatta gösterişlidir. Ama bir o kadar da tekinsiz ve sorunludur. Sevme biçimlerimizi, hayatta takılıp tıkandığımız, sürçtüğümüz yerleri, korkularımızı, sevinçlerimizi ele verir.
***

Uzun hesaplamalara, zor tasarımlara dayanan "incelikli" hediyelerin arkasında nasıl da yoğun bir "seviliyor muyum, seviyor muyum" endişesi yatar!
***

Şirin hediyeler... Yetişkinlikten korku ve ürkek sevilme arzusu...
***

Ve ah gününü bekleyemeden verilen hediyeler... Nasıl da coşkun bir atılganlık ve sereserpe bir sevmektir...
***

Bir de imkanları olmasına karşın hediye vermekte hasis olanlar vardır. Hediye alırken, hediye verirken huzursuzlananlar... Cimrilikten farklıdır bu. Neden mi? Cimri parayı da, duyguyu da kendisine saklar... Oysa hediyede hasis olanlar "kendisini" saklar.
***

Bir de kendisine verilen hediyeyi "alamayanlar" vardır. Bazen kuşkulanırım: Acaba bu kişiler sevgide de borçlanmaktan korkanlar mıdır? Neden erkekler hediyeyi alıp kabullenmeyi beceremezler, hediye vereni de sıkıntıya sokarlar? Belki tam da bu yüzdendir; borç endişesi, duygularını açmaktan korku...

YAZARIN BUGÜNKÜ DİĞER YAZILARI
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA