Türkiye'nin en iyi haber sitesi
BAŞYAZI MEHMET BARLAS

Ama siz de Kızılderilileri öldürdünüz!..

Ah Ertuğrul Özkök ah!.. "Sertleşme" üzerinde yaptığı çeşitlemeleri değerlendirdiğim yazıma öyle bir cevap vermiş ki, düşünce organında ciddi bir yumuşama sürecine girdiğini hissettim.
28 Şubat post-modern darbesi sürecinde attığı manşetlerle Ahmet Kaya'yı sürgüne ve ölüme götüren yolu açtığını yazmıştım.
Demiş ki "Siz de Uğur Mumcu aleyhine en ağır yazıları yazdınız, en ağır hakaretleri ettiniz. Bu durumda siz Uğur Mumcu'yu hedef göstermiş mi oluyorsunuz?"
Bunca yıl gazete yönettikten sonra "Polemik" ile "Hedef gösterme" arasındaki farkı bilmemesi mümkün mü? Ben Özal'ı savunduğum için sadece Uğur Mumcu ile polemiklere girmedim ki... Sizin susturduğunuz Emin Çölaşan'la da karşılıklı yazışmadık mı?
Beni ve ailemi hedef alan o yazıları Hürriyet Genel Yayın Yönetmeni olarak okurken "Bunlar Mehmet Barlas'ı hedef gösteriyor, ne güzel" diye mi düşünüyordun?

Yoksa ben mi kovdum?

Yoksa ben hedef gösterdiğim için mi Emin Çölaşan'ı Hürriyet'ten kovdunuz?
Ama mesela senin yönettiğin Hürriyet'in yayınları ile Liberal Demokrasi Derneği Başkanı Atilla Yayla Gazi Üniversitesi'nden atılıp, üç ay da hapse mahkûm edilmedi mi?
Bütün bunlar olurken Yayla'dan "Keşanlı Galile" diye söz etmen polemik miydi?
Sonuçta Ertuğrul Özkök yönetimindeki Hürriyet'te Ahmet Kaya'ya, Hrant Dink'e ve Orhan Pamuk'a ne yapıldıysa Atilla Yayla'ya da aynısı yapılmamış mıdır?
Hani bir Amerikalı Alman'a "Neden Yahudileri öldürdünüz" diye sorunca Alman "Ama siz de Kızılderilileri öldürdünüz" diye kendini savunmuş ya...

12 Eylül-28 Şubat

Ertuğrul Özkök de "Sen 28 Şubat'ın faillerinden birisin" dediğim için bana "Sen de 12 Eylül'den sorumlu değil misin" diye cevap vermiş kendince...
Yine "Beyin yumuşama"sının izleri var bu savunmada.
12 Eylül ile 28 Şubat çok farklıydı.
12 Eylül iç ve dış konjonktürün izdüşümünde topyekûn bir "Devlet müdahalesi" biçiminde geldi.
O dönemde sade benim değil kimlerin neler yazdıkları Evren'in "Anılar"ında var.
28 Şubat'ı ise içeride başta "Merkez Medya" olmak üzere birileri pişirip, kendileri gibi olmayanları tasfiye etmek için getirdiler.
Mesela Turgut Özal 12 Eylül Rejimi'nin Başbakan Yardımcısı olduğu için, o rejimin savunucusu muydu?
Yazılarımızda hiç "12 Eylül 1000 yıl sürecek" dedik mi? Rakiplerimizi susturup işsiz bırakmak için kartel mi kurduk?

Koskoca adam olmuş

12 Eylül Rejimi'ne ve Evren'e "Hedefinize ulaştınız, en kısa zamanda Türkiye demokrasiye, asker de kışlasına dönsün" demedik mi?
Askeri rejimin en kısa sürede sona ermesi için Özal'ın ve ANAP'ın seçim kazanması yolunda çaba harcamadık mı?
Özkök'ün bana verdiği cevaptaki en hassas bölüm ise yazının sonundaydı. Şöyle diyordu: "Her yazıda hemen patronlara seslenme alışkanlığınızı bırakın lütfen... Artık hepimiz büyüdük, koskoca adamlar olduk... Patrona müzevirlemek yakışmıyor..."
Dilerim Ertuğrul Özkök'ün artık "Koskoca adam" olduğunu patronu da fark eder ve Mekke'ye onu da götürür, eskiden olduğu gibi şeytanı birlikte taşlarlar...
Bu koskoca adam da istediği gibi spermlerle haşır neşir olur artık...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA