Türkiye'nin en iyi haber sitesi
NAZLI ILICAK

"Sivil dikta" iddiası karşılık bulmadı

AK Parti, "Yargıyı ele geçirdi" söylemi, otoriterleşme iddiasını desteklemek amacını güdüyordu. "AKP sivil dikta kurdu; sivil vesayet oluşturuluyor" gibi menfi propagandaların hedefi, CHP saflarını sıklaştırmaktı. Bunu takviye etmek için, "İnternete sansür" yalanı bile ortaya atıldı. Yüreklere korku salmak ve yapay endişelerle AK Parti karşıtlığı derinleştirilmek isteniyordu. Oysa seçmenin önemli bir bölümü, nasıl ki 2007'de "Çankaya'nın ele geçirildiğine" inanmadı; 2011'de de "Yargı ele geçiriliyor; sivil dikta kuruluyor" söylemine rağbet etmedi. Çünkü benim durduğum noktadan bakınca, aksine, önce Çankaya vesayetten kurtuldu, sonra da, Yüksek Yargı'nın vesayeti sona erdirildi.
"Vesayet" derken kastedilen, "AKP yandaşlarının" göreve gelmesi mi? Gelip de, siyasi vesayetin kurulması için ne gibi kararlar almışlar? Eskiye ilişkin örneklerimiz var. Meselâ, eski Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu, Şemdinli Savcısı Ferhat Sarıkaya'yı, ya da Evren hakkında iddianame hazırlayan Sacit Kayasu'yu meslekten ihraç etmişti. Eski Yargıtay Başsavcısı, anayasayı, başörtüsüne özgürlük getirecek şekilde değiştirdi diye, AK Parti hakkında kapatma davası açılmasını talep etmişti. Anayasa Mahkemesi, kapatma vermemekle birlikte, AK Parti'nin boynuna "laiklik karşıtı parti" yaftasını astı. Meselâ Anayasa Mahkemesi üyesi Osman Paksüt, gizlice Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ ile görüştü. Danıştay ve Anayasa Mahkemesi, yasal düzenlemelere rağmen, başörtüsü yasağında dayattı. Danıştay, İmam Hatiplerin de dahil olduğu meslek liselerinin önündeki katsayı engelinin kaldırılmasına geçit vermedi. Yargıtay, İlhan Cihaner dosyasını, zorlayarak kendi bünyesine aldı. Bu kurumlar, düzen bekçiliği rolünü üstlendiler.
Anayasa Mahkemesi ya da Danıştay veya Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu, yeni yapıya kavuşunca, farklı davranacağı umudunu taşıyoruz. Meselâ, başörtüsü serbest kalsın yolundaki Meclis iradesini, "411 el kaosa kalktı" şeklinde değerlendirmeyeceğini ve bir kapatma sebebi saymayacağını ümit ediyoruz. Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun, Ergenekon ve Balyoz davalarına bakan mahkemelerin savcılarını değiştirme çabası içine girmeyeceğini umuyoruz. Bu gibi gelişmelere, "Bu defa da iktidar, kendi vesayetini kurdu"dememeliyiz. Aksine, vesayet kırılınca, üyeler, rejimin bekçisi olmak yerine, bireyin hakkının hukukunun bekçiliğine soyundu görüşündeyim. Halk da, konuyu böyle değerlendirmiş olacak ki, diktatörlük iddiaları "sade suya tirit" kaldı. Ciddiye alınmadı. AK Parti, oylarının bir bölümünü de, vesayet rejimini geriletmekteki başarısına borçlu.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA