Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HASAN BÜLENT KAHRAMAN

Anayasa sorunu ve Kürtler

Tarihsel olaylarda yanılmak bir konjonktür sorunudur, onu görememekle, okuyamamakla, kavrayamamakla ilgilidir.

***
Kürt konusunda bugün çok önemli iki sorunsalla karşı karşıya Türkiye. Birincisi şu: bütün iddialara ve öyle olmadığını gösterme çabalarına rağmen "Kürt tarafı" kendi içinde bölündü. Bunun nedeni şu veya budur. Klasik, içine dönük, dışına kapalı örgütlerde bu türden bölünmelerin ortaya çıkması doğaldır. İlgili literatür bu yapıları ve sonuçları irdeleyen sayısız örnekle doludur. Olayların bu yönde gelişeceğini bildiği için liderlik kadroları, söz konusu örgütlenmelerin temeli olan ideolojiyi toplumsallaştırmaya çalışır ki, bir zıtlaşmanın örgütü parçalamasına mukabil, toplum ve kitleler onu taşısın.
Bizdeki durum da tıpa tıp böyle bir noktaya geldi. Bir fazlasıyla beraber: hareketin tarihsel önderi yıllar yılıdır "devlet"in elinde tutuklu. Bölge bu arada tek bir örgütün ve partinin denetiminden çıkmıştır ve bir başka parti, merkezi siyasi iradenin temsilcisi olan AK Parti tarafından da temsil edilmektedir.
İç koşullar bunlar mı, bunlar. Şimdi gelelim dış koşullara, yani ikinci sorunsala.
***
Ortadoğu bölgesi yeniden yapılanıyor. Sayısız neden, koşul, girdi var bu durumun ortaya çıkmasında. Türkiye, istense de istenmese de, bu denklemin en önemli parametrelerinden biri. Türkiye şu anda Batı ve bilhassa ABD ile bölge arasındaki tek köprü konumunda. Onun da sıkıntılarının, çelişki ve sorunlarının bulunduğu bir gerçek ama bu şart pozisyonunu hiç değilse şimdilik etkilemiyor.
Böyle bir dönemde dünyanın bir PKK meselesi yok. Varsa da bu benim öteden beri Fralmanya hattı dediğim kesimle ilgili olarak var. Haydi buna bir de son zamanlardaki olaylarla neyin ne olduğunun büsbütün görünmesine yol açan Suriye- İsrail çizgisini ekleyelim.
***
Böyle bir dönemde Kürt tarafının daha farklı hareket etmesi gerekir. Bu hem onların hem Türkiye'nin yararınadır. Şunu kabul edelim ki, 1990'lardan itibaren Kürt ve Müslüman talepleri olmasaydı ve bunlar çok güçlü bir biçimde savunulup dile getirilmeseydi Türkiye'nin demokratikleşmesi çok daha yavaş olacak, hatta asla bu düzeyde olmayacaktı. Dolayısıyla, "Kürt sorunu" derken bunun bir "Türk sorunu" olmasından ben tastamam bunu anlıyorum. Şimdi, bu olguyu güçlendirecek, pekiştirecek, çok önemli bir fırsat var.
***
O fırsat anayasa değişikliğidir.
Şöyle düşünelim: Kürtler bugüne kadar, üstelik haklı olarak, "önce şiddet olaylarından bağımsız bir biçimde demokratik değişiklikler yapılsın, çatışmalar ondan sonra kendiliğinden kesilir" dedi. Bu görüş genel anlamda kabul bulmuş bir görüş haline de geldi. Şimdi o noktaya vardık. Türkiye'de, 12 Eylül referandumundan bu yana yeni bir anayasa, daha demokratik bir yapı için harekete geçmiştir. Fakat beklentinin tam manasıyla karşılanmaması da bir ihtimaldir.
Şimdi, bu aşamada, Kürtler, bilhassa BDP aracılığıyla hızla ve hırsla anayasa değişikliği sürecine katılabilir, ona kesif bir katkı sağlayabilir, kendi taleplerinin anayasaya işlenmesi ve bunların genel bir toplumsal dönüşümü meydana getirmesi için gayret edebilir. Olur olmaz, o ayrı bir mesele ama bu politikayı sürdürerek çok önemli bir mevzi kazanıp genel siyasal yapının boşluklarını gösterebilir. Ötesi, bundan sonrasının bir problemi olarak düşünülür. Ama tersi olur da Kürtler bu süreçten kendilerini muaf tutarsa, dışlarsa bundan sonrasının politik meşruiyet problemini aşamaz.
***
Siyaset bir koalisyon kurma becerisidir.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA