Türkiye'nin en iyi haber sitesi
KEMAL KÖK

"Kanka, şerefsizlik yapma ver şu şifreyi"

"Anam avradım olsun, canınıza okurum, şerefsizler." Dedemden bu lafı duyduğumuz an, ortadan öyle bir toz olurduk ki; bizi bulana aşk olsun. Çünkü o sözleri söyleyecek duruma gelmesi demek öfkesinin gerçekten burnunda olduğu anlamına gelirdi. Daha önce buna bir kaç kez şahit olmuştum. Bu sözlerin etkisini yitirmesi için epey bir zaman geçmesi gerekmişti.

1900 yılında Beşiktaş'ta doğan dedem, öldüğünde 86 yaşındaydı. Osmanlı terbiyesiyle büyümüş, Cumhuriyet için savaşmış biriydi. Geride bıraktığı yılların ona kazandırdığı tecrübeleri hazmetmiş vakur bir insandı. Asla çabuk sinirlenmez, düşünmeden hareket etmezdi. Yani bu küfür dedem için sözün bittiği andı. Aslında bu tür sözler o dönemde bir başkasına söylenebilecek en ağır hakaretlerdendi. Hem söyleyenin hem de işitenin yüzü kızarırdı...

Uzatmadan konuya gireyim, lafı günümüz dizilerine getirmek için yukardaki girizgahı yaptım. 'Yahu dizilerin dedenin küfürüyle ne ilgisi var!' diyebilirsiniz. Hemen anlatayım...

Efendim malum televizyonlarımız dizilerden geçilmiyor, sabah, öğle, akşam, yeni, eski, tekrar, tekrarın tekrarı... Dizilere kesinlikle karşı değilim (karşı olsam ne yazar) ama insanımız üstündeki etkisi beni ürkütüyor ve hatta dehşete düşürüyor. Mesleki vaziyetten dolayı yurdum insanının kendini dizi kahramanlarıyla özdeşleştirerek, memleketin dört bir yanında öyle trajik vakalara imza attığına tanık oluyorumki bazen kendimi bile inandıramıyorum!

Niyetim dizilerin sosyolojik analizini yapmak değil. Sadece kendi evimde başımdan geçen bir örneği sizinle paylaşacağım. Geçen gün istemeden de olsa 12 yaşındaki oğlumun arkadaşıyla yaptığı telefon konuşmasına kulak misafiri oldum. "Kanka, şerefsizlik yapma ver şu oyunun şifresini oğlum yaa..." Haydaa... 'ben bu sözleri bir yerden hatırlıyorum' derken, dedem aklıma geliyor. Hafiften kızarıyorum, utanıyorum, şaşırıyorum ve öfkeleniyorum... Çünkü oğlumun bu sözleri söylemesi beni hayal kırıklığına uğratıyor. Allahtan dedemden genetik bazı şeyler kalmış, düşünmeden hareket etmiyorum, yanıma çağırıyorum. "Naber oğlum iyimisin?" telefonu dinlediğimi çaktırmayacağım ya... olta atıyorum. "İyidir baba ne olsun, şu kankaya uyuz oldum o kadar." Dayanamıyorum, "Duydum küfür ettin" diyorum yüzümü düşürüyorum. "Ne küfürü baba valla küfür etmedim, niye üzüldün şimdi!" Devam ediyorum, "Oğlum kulağımla duydum, 'Şerefsiz' dedin." Bu kez şaşırma sırası onda "Ne diyorsun baba yaa sen hangi çağda kaldın!" A ha şimdi de çağdışı kaldık...

Durumdan eşime söz ediyorum, "Çocuk haklı, küfür etmemişki" diyor... Bir tokat da ondan yiyorum... "Nasıl ya alenen 'şerefsiz' dedi!"

Sesizce televizyonu açıyor ve daha önce kaydettiği bir diziyi oynatıyor.. Ona uyuyorum birlikte izliyoruz. İşte duyduklarım, "Lan Jale anam avradım olsun seni bırakmam... Ulan şerefffsizzz... Sana söylüyorum ulan köpek... Ben senin gibi şerefsizleri çok gördüm... Anam avradım olsun o evi tepenize yıkarım...Ulan seni mermi manyağı yaparım şerefsizzz..."

Durumu fark etmem uzun sürmüyor. Dedemi düşünüyorum, sonra oğlumu... İçime bir hüzün çöküyor, kendimi yalnız hissediyorum... Kalın sağlıcakla...


Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA