Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MAHMUT ÖVÜR

MHP'ye bir haller oluyor...

Meclis'teki son gerginlik ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin sert açıklamaları dikkatleri MHP'ye çevirdi.
Acaba MHP'de ne oluyor?
MHP rota mı değiştiriyor?
Herkesin kafasında farklı soru işaretleri var.
Çünkü olanlar, olağan siyasi gerilimi aşan ve MHP'nin son 10 yıllık siyasi yolculuğuyla çelişen bir durum.
Bu konuda siyasi tahlil yanlışlığı yapıldığını söyleyenler de var, geçen yıl yapılan kongrede Merkez Karar Yürütme Kurulu'na alınan yeni isimlerin etkisini kastedenler de…
Taraf yazarı Emre Uslu, MHP'deki gerilim stratejisini anlamak için bir gözlemcinin şu sözlerine vurgu yapıyor:
"Devletin derin aklı Kasım 2009'dan itibaren MHP'nin MKYK'sında yer almaya başladı. Bu olanlara bir de o gözle bak."
Kulislerde bu açıdan öne çıkan iki isimden söz ediliyor. 2007 yılından bu yana Bahçeli'nin danışmanlığını yapan Hidayet Vahapoğlu ve Ergenekon Davası iddiasıyla tutuklu bulunan Prof. Dr. Mehmet Haberal'ın oğlu Erkan Haberal. Özellikle Vahapoğlu ilginç bir isim… Emekli Albay Vahapoğlu'nun adı hem Susurluk döneminin tetikçisi Yeşil'in hem de Ergenekon davası sanıklarının mail ve telefon rehberlerinde geçiyor. Bu isimler köklü bir politika değişikliğine yol açabilir mi bilinmez ama son yıllarda devletin derin aklının, sadece MHP'yi değil bütün siyaseti dizayn etmek istediği biliniyor. "

MHP tuzağa düşürülmek isteniyor"

Devlet Bahçeli başkanlığındaki MHP de bu dizayn girişimlerinin hedefindeydi. Bahçeli bu girişimlerden hep uzak durdu ve partiyi merkezde tutmayı başardı. Bu da parti vitrinine merkez siyasette yer alan Cihan Paçacı, Oktay Vural, Meral Akşener, Gürcan Dağdaş, Zeki Ertugay gibi isimleri çıkartarak güçlendirildi. Ama bugün bu duruşta bir kırılma olduğu tartışılıyor.
Çünkü MHP, son dönemde sivil milliyetçilikle, "devletçi parti" arasında "iki arada bir derede" bir pozisyon sergiliyor.
Aslında MHP'yi bugüne kadar merkezde tutan akıl, dünyanın ve Türkiye'nin nereye gittiğini doğru okudu. Vicdanı da Türkiye'nin gittiği yerin doğru olduğunu onayladı.
Örneğin AB meselesi, Kürt kimliğinin varlığını kabul etme gibi… Ama bu kesimin konjonktürel siyasi beklentisi, ne yazık ki son dönemde bu gerçekle örtüşmüyor.
Kısaca MHP aklında derin bir çelişki yaşanıyor.
İşte bu çelişkinin yaşanmasında "derin kuşatma"nın ve "MHP'nin tam tersi bir pozisyonda yer almasını isteyen" kesimlerin etkisi olduğu konuşuluyor. Bir siyasetçi şöyle diyor:
"MHP'nin düşürülmeye çalışıldığı tuzak, tamamıyla Kürt ve Alevi meselesini reddetme tuzağıdır ki bu MHP'ye yarar getirmez. MHP 'Alevi meselesini, Kürt meselesini çözmeyelim' demiyor, farklı bir dil kullanıyor, 'Türkiye'yi bölmeyelim' diyor."
Deneyimli siyasetçi MHP'nin düşürülmek istendiği tuzağın nereden kaynaklandığını da şöyle açıklıyor:
"MHP sorunun demokratik açılımdan kaynaklandığını zannediyor. Son dönemdeki oy artışını da buna bağlıyor. Bu doğru değil. MHP aslında merkezdeki duruşu ve milliyetçi muhafazakar kimliğiyle oy topluyor. Şimdi MHP'yi buradan uzaklaştırmaya çalışıyorlar. MHP de bu tuzağa düşüyor.
Tıpkı 95 seçimlerinde Nusret Demiral'larla yola çıkması gibi. MHP'nin devletçi bir dil kullanması isteniyor. MHP bunu tercih eder, açılıma direnir ve statükocu MHP'yi ortaya koyarsa bence bugün aldığı oyu da kaybeder…"
İşin doğrusu MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli bu gerçeği gördüğü için yakın zamana kadar hem farklı bir siyaset dili kullandı, hem de MHP'yi sokaktan uzak tutmayı başardı.
Şimdi herkesin merak ettiği şey, Bahçeli'nin aynı çizgiyi devam ettirip ettirmeyeceği…

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA