Türkiye'nin en iyi haber sitesi
REFİK ERDURAN

İpotek finalleri

Çok yakın geçmişe kadar, Amerika'da cumhurbaşkanı seçilen kişiden dünyanın en güçlü adamı diye söz edilirdi. Değişiklik o denli hızlandı ki, bugün Obama'ya acıyorum.
Hiç acınır mı güç doruklarına öylesine yakın bir yerde oturur görünen kişiye?
Gerçekte acze düşmüşse acınır.
Aczin en berbat belirtisi başkaları tarafından kullanılmaktır. Hele söz konusu amaç çirkinse...
Siyahi Obama'nın şık zaferi politikanın estetik boyutları olduğunu hatırlatmıştı dünyaya. Zenci köle kullanma iğrençliğinin ayıbından büsbütün sıyrılamamış ülkesinde cumhurbaşkanı seçilmişti. Olayın güzelliğinden de yararlanarak akıllardaki "çirkin Amerikalı" izlenimini silmeye girişti.
"Selefim Bush'un para ve silah gücüyle yürüttüğü zorbalıklara son veriyorum" mesajını yaydı. Türkiye'ye yaptı ilk dış yolculuğunu. Haktan, hukuktan, özgürlükten, eşitlikten dem vurarak alkış aldı.
Bugün?

***

Mezun olduğu üniversiteye büyük bağışlarda bulunan bir zenginin o kurumun yönetimine "Rektör yapmaya kalktığınız kişi yeğenimin hasmıdır, vazgeçin" diye dayatma denediğini, isteğine uyulmayınca desteğini çektiğini düşünün.
Para gücüyle kabaca baskı yapılması, sonuç alınmayınca mahalle çocuğu gibi davranılması yanlış ve ayıp olur, değil mi? Ayrıca, çirkin.
Amerika son dünya savaşından sonra uluslararası ilişkilere uygarlık getirme iddiasıyla Birleşmiş Milletler'i kurdurup tepesine oturdu. "Hep benim dediğim olacak" kuralını tüzüğün satır aralarına yerleştirerek...
Niçin öyle olacaktı? Somut neden vardı: "Çünkü ben en büyüğüm." Eh, kurum birimlerinde bütçelerin en büyük dilimini ödemek de ağaya düşerdi tabii. Nitekim uygarlık uğruna eğitim, bilim ve kültürle uğraşan UNESCO'nun giderlerinden 22% kadarını karşılıyordu. Kendi genel bütçesi içinde devede kulak değil, kulak kılı gibi bir şeydi bu.
Gelgelelim üyelerin büyük çoğunluğu ağa sözü dinlemeyip şımarık yeğenin hasmını UNESCO'ya alınca Obama kesti parayı. Çünkü politik baskı altında. "İktidardan gidersem gideyim" diyemiyor, köle gibi kullanılıyor.
Cömertlikten en uzak işadamı bile halkla ilişkilerin piyasa değerini bilir. Amerika da "uluslararası imaj" derdiyle devasa çabalar harcamakta, paralar dökmekte, ödünler vermekte. Şu son yaptığıyla yerlere serildi itibarı.
İçine ahmaklık karışınca tablo büsbütün çirkinleşiyor.
***

Biz bu kargaşanın neresindeyiz? Bereket versin, doğru tarafında. Akıllıca olduğu kadar mertçe davranıyoruz. (Uluslararası ormanda ahlaka ve estetiğe yer olmadığını, yalnız çıplak çıkarlara bakıldığını söyleyenlere kulak asmayın.
Amerika'nın Irak saldırısına yardım karşılığında para pazarlığı yaptığımızın iddia edildiği günlerde o ülkenin karikatüristleri Türkiye'yi dansöz gibi gösteriyorlardı. Orada öğrencilerinin yüzüne bakamadığını söyleyen bir öğretmenimiz Meclis'teki oylamanın ertesi günü sınıfa girince ayakta alkışlandı.)
Şimdi Filistin'in UNESCO'ya alınması önerisinin sunucuları arasındayız. Donkişotça bir efelenme de değil tutumumuz. Olumlu oy verirken Çin, Rusya, Hindistan, Brezilya, Fransa, İspanya gibi -dış politika hesabını iyi bilen- ülkelerle yan yanayız. Akıntıya kürek çekmiyoruz yani. Tam tersine, gidişimiz pupa yelken. İsrail'in dümen suyundaki Obama Amerika'sı kayalara yaklaştıkça durum daha netleşecek. En akıllı, dengeli, ölçülü insanlarımızdan Eskişehir milletvekili Nabi Avcı UNESCO Komisyonumuzun da başkanı.
Destek kesintisi konusunda ne düşündüğünü sordum.
"Hayırlı oldu," dedi. "UNESCO'nun toparlanıp ipotekten kurtulmasına yarayacak."
O teşhise genelde de katılıyorum. Yoğunlaşır görünen acılar doğum sancısı. Dünya toparlanıyor. Kurtulacak bütün ipoteklerden.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA