Türkiye'nin en iyi haber sitesi
REFİK ERDURAN

Sırtlan dizgini

Vahşi doğa belgesellerini izleyenler sık sık yürek burkan görüntülerle karşılaşır. Örneğin bacağı kırıldığı için anasının peşinden gidemeyen bir ceylan yavrusunu sırtlanlar parçalamak üzeredir. Ve şu soru gelir akla:
"Bunun çekimini yapmakta olan film ekibinde acıma yok mu? Neden duruma müdahale edip sırtlanları kovmaz, yavruyu kurtarmazlar?"
Onların yanıtı standarttır:
"Biz çekim yaptığımız ortamda yabancı unsuruz. Görevimiz durumu değiştirmek değil, dünyaya göstermek. Duygusal davranarak yavruyu kurtarmak ekolojiye dışarıdan müdahale olur; dengesini bozarak asıl o zarar verir doğaya."
Bu açıklama size doyurucu gelmeyebilir. Duygularla soğuk mantığın çatıştığı her durumda işin içinden çıkmak zordur.
Aynı güçlük şimdi dünyanın düzenine ilişkin çatışmalarda yaşanıyor.

***

Yunanistan kırık bacaklı ceylan yavrusundan beter durumda. Başka Avrupa ülkeleri de fena topallamakta. Üstelik tablo doğadaki duruma hiç benzemiyor.
Ceylan sürüsü kazazede yavruyu akıbetine terk eder, yürür gider. Avrupa ülkeleri ise topluca tırmanış yapan dağcılar gibi birbirine bağlı politika ve ekonomi ipleriyle. Birinin ayağı kayarsa, hele hele birkaçı uçuruma düşerse, ötekilerin nereye yuvarlanacağı belli değil.
Şu anda müthiş bir tartışma yaşanmakta. Alacaklıları tarafından ciğeri sökülen Yunanistan'ın ödemeleri yetmedi; bütün iç organlarının koparılması gündemde. "Yapmayalım, kurtaralım" diyenlere karşı, amansız sırtlan rolündeki Almanya diretiyor: "Hayır, imzaladığı anlaşmaya uymalı. Tahsilata devam!"
Soğuk mantık açısından Almanya haklı. Kapitalizmin ekolojisinde kurtarma yoktur, alta düşen gider. O kurala uymayan müdahaleler düzenin doğal dengesini bozuyor.
Borcunu ödemeyenlerin ciğerini sökmezse bir bankaya ne olur? Rekabet edemez, batar. O durumdaki bankaları kurtarmak için düzeni altüst ederseniz, bir daha denge kuramazsınız.
Dünya düzeninin kumanda merkezi Amerika'da öyle şeyler yapıldı. Çıkan kriz derinleşerek sürüyor.
***

Düşünen kafalar serbest piyasa ekonomisinin canlılığı ile insancıl yaklaşımları, "kapitalizmin dinamizmi ile sosyalizmin hümanizmini" bağdaştıracak yeni formül aramakta seksen yıldır.
Soğuk mantığın yanına sıcak duygusallığı yerleştirmek sanatın ve felsefenin işidir aslında. Yazık ki şimdilik yığınların gönlüne o yollardan girmek zor. Onların duygularını en geniş ölçüde ve derinlemesine etkileyebilen tek güç var: din.
Siz dindar olun, olmayın, gerçekçi iseniz o güçten akıllıca yararlanılarak düzeni insancıllaştırma potansiyelini görebilmeniz gerekir. "Din yığınların afyonudur" türünden sloganlar kapıyı yeni sentezlere kapalı tutmamalı.
Bizde son günlerde küçük grupların devreye soktuğu "Kapitalizme karşı Müslüman gençler" konusunu önemsiyor, kalıplara saplanmamış sol düşünürlerimizi yaratıcılığa davet ediyorum.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA