Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ERDAL ŞAFAK

New York'ta tarihe not

Başbakan Erdoğan, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda konuşurken, salondaydım. Yani, geziye katılan diğer gazetecilerle birlikte Erdoğan'ı canlı izledim, dinledim.
2.5 sayfası Somali'ye, 2.5 sayfası Filistin-İsrail ve Türkiye-İsrail ilişkilerine, 2 sayfası "Arap Baharı"na, 1 sayfası Kıbrıs'a, 1 sayfası Yukarı Karabağ'dan Keşmir'e kadar "Dondurulmuş ihtilaflar"a, geriye kalanı da genel hitaba ayrılmış ve de son derece ustalıkla kaleme alınmış 10 sayfalık konuşmada, bence iki öğe ön plana çıktı.
1- Sömürgeci-kolonyalist dönemin ve o dönemin değişik biçimlerde, farklı versiyonlarda sürmekte olan anlayışının dünyaya yaptığı tahribat, hatta kötülük.
2- Yine sömürgeci-kolonyalist dönemin ve süregelmekte olan anlayışının küresel düzende halklara ödetmeye devam ettiği ağır fatura.
Meramımı anlatabilmek için Erdoğan'dan birkaç cümle aktarayım:
* "BM, belli ülkelerin çıkarları ve vesayeti istikametinde değil, bütün insanlığın hukukunu korumayı esas almak üzere yeniden yapılanmak ve vizyonunu yenilemek zorundadır."
* "Bugünkü Somali gerçeği, Afrika'yı yüzyıllarca hegemonyası altında tutan sömürgeci zihniyetin açtığı derin yaraları da ortaya çıkarmıştır."
* "O eski sömürgeci-kolonyalist anlayış, ne yazık ki, bugün ise menfaatinin olmadığı yere adımını atmayarak, milyonlarca çocuğun bir lokma ekmeğe muhtaç olarak ölmesini seyrediyor."

Ve Erdoğan'ın konuşmasının yukarıdaki alıntılarla ilgisiz gibi görünen ama aslında Batı'nın sömürgeci-kolonyalist döneminin en somut, en acı, en utanç verici miraslarından birini teşhir eden, belki de en hayati cümlesi: "Egemenliğin kaynağı millettir, milletin iradesidir.
Milletin iradesine dayanmayan egemenlik meşru değildir."
***
Batı'nın Afrika ve bir ölçüde de Uzak-Doğu ve Güney-Doğu Asya ile özdeşleşen sömürgeci- kolonyalist döneminin günümüzdeki mirası veya kalıntıları neler? Sayayım:
* Afrika kıtası sömürgeci gücün/güçlerin çıkarları uyarınca kağıt üstünde cetvelle çizilen dümdüz sınırlarla suni devletlere ayrıldı. Tıpkı 1915'te Sykes-Picot anlaşmasıyla Ortadoğu'nun yapay sınırlarla parçalanması gibi.
* Afrika kıtası sömürgeci gücün/güçlerin dayattığı para sistemine, sözde uluslararası ama merkezinde sömürgeci gücün bulunduğu örgütlere (France-Afrique, Commonwealth gibi) bağlandı.
* Afrika'da yaratılan yapay devletlerin başına getirilen diktatörlerin çalıp-çırptıkları servetleri "Anavatan" veya "Birgün sığınacakları vatan" olarak gördükleri sömürgeci-kolonyal güçlere kaçırmalarına, oralarda mal-mülk edinmelerine, oraların bankalarında yüklü hesaplar açmalarına göz yumuldu.
***
Ama bir de sömürgeci-kolonyalist güçlerin Osmanlı sonrası dönemde Ortadoğu ve Arap coğrafyasında açtıkları yaralar var.
- Sykes-Picot anlaşmasında çizilen sınırları, Türkiye dışında (Çünkü biz Lozan Antlaşması ile Anadolu'daki oyunları bozduk) kalan eski Osmanlı coğrafyasında bire bir uygulamak.
Yapay devletler, emirlikler, krallıklar yaratmak.
* O yapay devletlere sömürgeci- kolonyalist güçlerle eski düzenin farklı senaryoyla sürdürülmesine imkan verecek hanedanlar dayatmak.
* O yapay devletlerin doğal kaynaklarının, yer altı zenginliklerinin dayatılan hanedanlıklar sayesinde eski sömürgecikolonyalist güçlere aktarılmasını güvence altına almak.
***
İşte Erdoğan, "Milletin iradesine dayanmayan egemenlik meşru değildir" derken, bu beş sözcüklü cümlesiyle en az 100 yıllık bir geçmişi çağrıştırıyor, hatırlatıyor.
Ve benim yorumum o ki, Magrip ülkelerinden sonra sıranın "Taçlı-tahtlı" Ortadoğu, Körfez veya Arapça tanımıyla El-Cezire ülkelerine, daha doğrusu monarşilerine gelebileceği uyarısında bulunuyor.
Ve de yine benim yorumum o ki, bu monarşilerin taçlı-tahtlıasalı efendilerine, yani yüzlerce prensli hanedanlarına, "Bir an önce en azından meşruti monarşiye geçmezseniz, geleceğiniz hiç de parlak olmayacak" demeye getiriyor.
2010 sonlarında Tunus'ta tomurcuklanan Arap ilkbaharının taaa ilk günlerinde yaptığım bir tespitin sonuna kadar arkasındayım: Arap baharı bir mevsimlik, bir yıllık değil. Uzun mu uzun bir süreç. Kimbilir, belki 10, belki 20, belki 30 yıllık zamana yayılacak. Ama bilin ki, sürecin sonunda Arap Birliği'ni oluşturan 22 ülkenin 22'sinde de sömürgeci-kolonyalist artıklar/ atıklar temizlenmiş olacak.
O köklü dönüşümde, o yeniden kurulan düzende, Erdoğan'ın 22 Eylül 2011 Perşembe günü BM Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmaya sıkıştırdığı bir cümlelik uyarı hatırlanacak mı; kimbilir.
Ama tarihe not düşmek adına ben bir daha tekrarlayayım: "Milletin iradesine dayanmayan egemenlik meşru değildir."

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA