Türkiye'nin en iyi haber sitesi
TARIK YILMAZ

Yüzde 10'luk tartışma

Devlet Bakanı Ali Babacan geçen pazartesi "ABD, 'Bir bankanın mevduatının sektördeki payı yüzde 10'u geçemez'i tartışıyor. Türkiye'de de benzer şeyler düşünülebilir. Kurumlarla istişareye başladık" diyerek tartışmanın fitilini ateşledi. Açıklamaya, Bankalar Birliği başkanı olan ve aynı zamanda sektörün en büyük özel oyuncusu İş Bankası Genel Müdür Ersin Özince'den tepki geldi.
Babacan çarşamba günü bu kez "Sadece çalışıyoruz" diyerek sektörde yükselen tansiyonu düşürdü.
Babacan 'fikir teatisi' dese de cin şişeden çıktı. Çünkü böyle bir düzenleme sektörün 4 büyük bankasının küçülmesine neden olur. Madem şişeden çıkan bir cin var ben de 'Bankacılık sistemine bir göz atayım' dedim. İlgililerle de sohbet edince karşıma ilginç sonuçlar çıktı. Ancak önce tartışmanın nereden çıktığını hatırlatalım.
Aslında herşey ABD'de Beyaz Saray Ekonomi Başdanışmanı ve eski Fed Başkanı Paul Volcker'ın ortaya koyduğu planla başladı. Volcker kuralı olarak bilinen bu planla Obama Wall Street'e savaş açmıştı. Ancak Volcker'ın önerdiği kurallar sadece batırılmayacak kadar büyük bankalara mevduat sınırlamasıyla kalmıyor. 23 Ocak'ta yapılan haberden hatırlatayım:
Bankaların aşırı büyümesine neden olan bir başka bankayı satın almasına izin verilmeyecek.
Mevduat kabul eden bankalar, hedge fon ya da özel sermaye fonu işlemi yapamayacak.
Bankalar riskli görülen özel işlemler de gerçekleştiremeyecek.
Çünkü bu tür işlemlerde bankalar, piyasalarda oluşabilecek fiyat değişimlerini tahmin etmeye çalışarak yüksek riskler alıyor.
Bazı bankaların bölünmesi, yatırım ve normal bankacılık işlevlerinin birbirinden ayrılması gündeme gelebilecek.
Tüm bunları ABD'liler düşünsün. Çünkü Türk bankaları bu kadar büyük riskli (kaldıraçlı) işlemler yapmıyor, dev bankaları alacak girişimlerde bulunmuyor. Bizde kilitlenilen konu yüzde 10'luk mevduat sınırı...
Bugün BDDK Başkanı 2009 yılı sonuçlarını açıklayacak. Biz elimizdeki 9 aylık verilerle değerlendirelim.
Türkiye'nin en büyük 5 bankasının 9 aylık verilere göre (Ziraat, İş, Garanti, Ak ve Yapı Kredi) toplam aktiflerdeki payı yüzde 63.5. Büyük 5'li, kredilerin yüzde 56.1'ini, mevduatın 65.4'ünü topluyor.
İlk 5'e, hemen arkasından gelen iki kamu bankasını da ekleyelim. İlk 7 bankanın aktiflerdeki payı yüzde 78.5'e çıkarken pay kredilerde yüzde 73.5'e, mevduatlarda yüzde 82.7'ye çıkıyor.
Türkiye'de toplam 45 banka var. Yani ilk 7'nin ardından gelen 38 banka toplam aktiflerin yüzde 21.5'ini, kredilerin yüzde 26.5'ini, mevduatın da yüzde 17.3'ünü alıyor. Ancak daha da önemlisi, ilk 7 banka ardından gelen 6 banka... Finansbank, Denizbank, ING, HSBC, TEB ve Fortis Bank. Bir de bu 6'lıya bakalım:
6 bankanın aktifler içindeki payı yüzde 12. Pay kredilerde yüzde 15.6, mevduatta yüzde 11.5. Bu bankaların hepsi kriz sonrası Türkiye'de büyümenin patlama yaptığı dönemde akın edenler...
Yunan National Bank of Greece, Hüsnü Özyeğin'in Finansbank'ına yüzde 46'sı için 2.8 milyar dolar verdi.
Belçika-Hollanda menşeli Dexia, Zorlu'nun Denizbank'ına yüzde 75 hisse için 2.4 milyar dolara ödedi.
ING Bank, Oyak Grubu'na Oyakbank'ın tamamı için 2.7 milyar dolara ödedi.
Fortis Doğan Grubu'a Dışbank için 1.1 milyar dolar saydı.
Paribas, Çolakoğlu'na TEB'in yarısı için 217 milyon dolar verdi.
HSBC ise TMSF'den Demirbank'ı çok düşük aldı ama içine sermaye kattı.
Özetle 6 yabancı sermayeli banka Türkiye'ye 9.2 milyar dolar sermaye getirdi. Bu rakamlara daha sonra borsada topladıkları hisseler ve yapılan nakdi sermaye artırımlarının dahil değil.
Şimdi şeytanın avukatlığını yapalım:
Ekonomi yönetimi 2001 krizinden beri Ziraat Bankası'nın (sektörün yüzde 15.8'i) küçültülmesinden bahsediyor ancak hiç adım atmıyor. Kredilerdeki genişlemenin hızlandığı 2005-2006'da kamu bankalarının kredi atağı diğer bankaların tepkisini çekmişti. Acaba Babacan'ın bu açıklamasının ardından tekrar böyle bir durum yaratabilir mi?
Yabancı patentli bankalarla milli banka kimliğindeki İş Bankası ile kamu bankalarının yarışı olarak değerlendirilebilir mi?
10 milyar dolara yakın yatırım yapan orta ölçekli yabancı bankalar, büyüklerin gölgesinde kalmak istemiyor. Yılardır Türkiye riskini alıp para kazanan ancak (bana göre) istediğini yeteri kadar alamayan bu bankalar, mevduata sınırlamayla etkinliğini artırabilir.
Orta ölçekli yabancıların çoğu krizde kendi ülkelerinde zor günler yaşadı. Hatta çoğu kendi ülkelerinde kamu desteği alarak ayakta kaldı. Faaliyette oldukları en (belki de tek) karlı ülke Türkiye. Yunan NBG son dönem karının yüzde 30'unu Finansbank'tan sağladığını açıkladı.
Bu bankalar Türkiye'de büyümek için artık eskisi gibi kaynak aktaramayacağı açık. Bu durumda karı artırmak için başka kaynaklara ihtiyaç var. En iyi kaynak mevduat görünüyor.
Tartışması size kalmış. İyi haftalar...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA