Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ÖMER TAŞPINAR

ABD-İran İlişkileri ve İsrail

WASHINGTON

Amerika'da uzmanlar arasında ne zaman İran konusu açılsa hemen arkasından İsrail'in İran'ın nükleer tesislerine karşı bir hava saldırısı gerçekleştirmesi riski ele alınır. Genel kanı İsrail'in böyle bir saldırıya ABD'ye danışmadan girişmeyeceği yönünde. Öte yandan Netanyahu ile Obama yönetimi arasındaki ilişkilerin bozuk olması İsrail'i tek başına hareket etmeye zorlayabilir. Peki böyle bir risk şu anda var mı? ABD'nin bu yıl seçim dönemine girmesi ve Musevi lobisinin Amerika'daki önemi Netanyahu'nun elini güçlendiren faktörler. O nedenle Washington tedirgin. Obama yönetiminin son dönemde İran'a karşı ekonomik ve diplomatik yaptırımları artırmak istemesini biraz da bu açıdan okumak gerekiyor.
Meseleye ABD açısından bakınca şurası kesin: İsrail'in tek başına İran'a saldırması dört nedenle tam bir felaket olacaktır. Birincisi Ortadoğu'daki bütün anti-Amerikan güçler İsrail'in saldırısından Amerika istese de, istemese de Washington'u sorumlu tutacaklardır. Suudi Arabistan gibi ülkeler bu gerçeği sürekli olarak Obama yönetimine hatırlatıyorlar. "İsrail yaparsa zaten herkes sizi suçlayacak ve biz zor durumda kalacağız" diyerek "İsrail'e fırsat bırakmadan kendiniz harekete geçin ve İran'ı bir an evvel vurun" demeye getiriyorlar.Böyle dedikleri zaten Wikileaks'te ortaya çıktı.
İkincisi, ABD açısından İsrail'in İran'a saldırması Arap Baharı dediğimiz demokratik değişim sürecini son derece olumsuz etkileyecektir. Washington açısından Tunus, Mısır ve Libya'da gerçekleşen ve şimdi Suriye'de devam eden Arap devrimlerinin en umut verici tarafı anti- Amerikan reflekslerden uzak durmalarıydı. Tahrir meydanında toplanan milyonların derdi Amerika değil Mübarek rejiminin kurduğu polis devletiydi. Dış politika değil, iç politika dinamikleri devrimleri sürükledi. Ama İsrail İran'a saldırırsa bu durum hızla değişecektir. Ortadoğu'daki demokratik halk hareketleri kendi otoriter rejimleriyle mücadele ederken birden yeni bir anti-Amerikan ve anti-İsrail dalga oluşacak ve bu durumdan demokrasi değil statükocu güçler yararlanacaktır.
Üçüncüsü İran'ın vereceği cevap olacaktır. İsrail İran'a saldırdığı takdirde İran tabii ki yerinde durmayacak ve misilleme operasyonlarına başlayacaktır. Lübnan'da Hizbullah, Gazze'de Hamas İsrail'e karşı asimetrik güçlerini kullanarak bütün bölgeyi savaşa sürükleyecek füze saldırılarına girişecektir. İran'ın kendisi de İsrail'e karşı bir füze saldırısında bulunabilir. Aynı zamanda İran, hem Afganistan'da hem de Irak'ta ABD'ye karşı elinden gelen her türlü misilleme operasyonuna girişecektir. İran ile Suudi Arabistan arasında bir çatışma bile söz konusu olabilir. Aynı şekilde İran-Türkiye ilişkileri de NATO füze sistemi radarları ve Türkiye'nin NATO ülkesi olması nedeniyle sıcak bir çatışmanın eşiğine gelebilir.
Dördüncü ve son faktör petrol fiyatları olacaktır. İran'ın Hürmüz Körfezi'nde son haftalardaki deniz kuvvetleri tatbikatı bile petrol fiyatlarında bir artışa neden oldu. İsrail İran'a saldırırsa ve bahsettiğimiz savaş senaryoları gerçekleşirse petrol fiyatları iki üç misli artabilir. Bu durumun yeni yeni toparlanma sinyalleri veren ABD ekonomisi üzerinde yaratacağı etki, Obama yönetiminin uykusunu kaçırmaya yetiyordur herhalde. İşte bütün bu nedenlerle Obama için İsrail'in İran'a saldırması tam bir kâbus olacaktır. Yazının başında belirttiğim üzere ABD'nin seçim yılında olması ve İsrail'in Obama'nın seçimleri kaybetmesini istemesi de hesaba katılması gereken önemli faktörler. Türkiye kendi İran politikasını belirlerken bütün bu faktörleri çok dikkatli şekilde değerlendirmeli. İran'a karşı şimdiye kadar tasarlanmış en radikal ekonomik ve mali yaptırımlar Batı ittifakı tarafından önümüzdeki aylardan itibaren uygulamaya konmak üzere. İran'a karşı bu ekonomik yaptırımlar şu anda savaşa alternatif olarak geliştirilen Amerikan stratejisinin ürünleri. İran bu baskı altında nükleer politikasını değiştirmeyebilir. Ama bu baskı İsrail'i dizginlemek için çok önemli. Türkiye bölgede barış adına bu ekonomik yaptırımlara elinden geldiğince destek vermeli.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA