Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ÖMER TAŞPINAR

ABD'nin İran ve İsrail politikası

WASHINGTON

Malum son haftalarda gene İsrail'in İran'a saldırma ihtimali konuşulur hale geldi. Amerika'da uzmanlar arasında genel kanı İsrail'in ABD'ye danışmadan İran'ın nükleer tesislerine karşı bir hava saldırısına girişmeyeceği yönünde. Öte yandan geçen haftaki yazımızda ifade ettiğimiz gibi Netanyahu ile Obama yönetimi arasındaki ilişkilerin bozuk olması ve ABD başkanlık seçimlerinde İsrail'in Romney'i tercih ediyor olması kafalarda soru işaretleri yaratıyor. Ayrıca Obama'nın Florida gibi anahtar eyaletlerde Musevi lobisine olan ihtiyacı Netanyahu'nun elini güçlendiren faktörler. O nedenle Washington diken üstünde ve tedirgin. Obama yönetiminin son dönemde İran'a karşı ekonomik ve diplomatik yaptırımları artırmak istemesini biraz da bu açıdan okumak gerekiyor.
Obama yönetimi açısından meseleye bakınca İsrail'in tek başına İran'a saldırması birçok nedenle tam bir felaket olacaktır. Daha önce bu köşede ifade ettiğimiz gibi, Washington en azından dört nedenle böyle bir saldırıya karşı. Kısaca bu nedenleri bir kez daha gözden geçirelim. Birincisi Ortadoğu ve İslam dünyasındaki bütün anti-Amerikan güçler İsrail'in saldırısından Amerika istese de istemese de Washington'u sorumlu tutacaklardır. Wikileaks'te ortaya çıktığı gibi, Suudi Arabistan gibi ülkeler bu gerçeği sürekli olarak Obama yönetimine hatırlatıyorlar. İşin özünde "İsrail'e fırsat vermeden kendiniz harekete geçin ve İran'ı bir an evvel vurun yoksa zaten İsrail nedeniyle herkesin gözünde sorumlu hale geleceksiniz" demeye getiriyorlar.
İkincisi, İsrail'in İran'a saldırması Arap Baharı dediğimiz demokratik değişim sürecini son derece olumsuz etkileyecektir. Washington açısından Tunus, Mısır ve Libya'da gerçekleşen ve şimdi Suriye'de devam eden Arap devrimlerinin en umut verici tarafı anti- Amerikan reflekslerden uzak durmaları. Ortadoğu'daki demokratik halk hareketleri kendi otoriter rejimleriyle mücadele ederken birden yeni bir anti-Amerikan ve anti-İsrail dalga oluşacak ve bu durumdan demokrasi değil statükocu güçler yararlanacaktır.
Üçüncüsü İran'ın vereceği cevap olacaktır. İsrail İran'a saldırdığı takdirde İran tabii ki yerinde durmayacak ve misilleme operasyonlarına başlayacaktır. Lübnan'da Hizbullah, Gazze'de Hamas, İsrail'e karşı asimetrik güçlerini kullanarak bütün bölgeyi savaşa sürükleyecek füze saldırılarına girişecektir. Aynı zamanda İran hem Afganistan'da hem de Irak'ta ABD'ye karşı elinden gelen her türlü misilleme operasyonuna girişecektir. Bu arada İran ile Suudi Arabistan arasında bir çatışma bile söz konusu olabilir. Aynı şekilde İran-Türkiye ilişkileri de NATO füze sistemi radarları ve Türkiye'nin NATO ülkesi olması nedeniyle sıcak bir çatışmanın eşiğine gelebilir.
Dördüncü ve belki de Obama açısından en önemli ve acil faktör petrol fiyatları olacaktır. İsrail İran'a saldırırsa ve bahsettiğimiz savaş senaryoları gerçekleşirse petrol fiyatları iki üç misli artabilir. Bu durumun yeni yeni toparlanma sinyalleri veren ABD ekonomisi üzerinde yaratacağı etki, Obama'nın seçimleri kaybetmesine neden olabilir.
Bütün bu nedenlerle İsrail'in İran blöfü Washington'un uykusunu kaçırmaya yetiyor. Bu durumda Obama açısından uygulanması gereken en etkili politika, İsrail'e böyle bir deliliğe girişme fırsatı vermemek. Zaten tam da bu nedenle Obama'nın İran politikası yakında daha da sertleşecek. Stratejist Anthony Cordesman'ın dile getirdiği bir gerçek var: "Bazen savaşı önlemenin en etkili yolu, savaşın mümkün olduğunu ifade etmekten geçer."
Yakında İsrail gibi Amerika da blöfe başlarsa şaşırmayalım. Zira İran'a saldırmak kimseye yarar sağlamayacak.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA