Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HINCAL'IN YERİ HINCAL ULUÇ

Dünyanın ilk "Yeşil"i kim mi?..

Bedri Rahmi'yi tanıdığımı sanırdım. Tanıdığım Bedri Rahmi'yi de çok severdim.. Şair olarak, ressam olarak, insan olarak..
Meğer hiç tanımazmışım. Yani esas Bedri Rahmi'yi hiç tanımazmışım.. İş Sanat'a ve onun yıllardır Şiir Gecelerini hazırlayanlara bin teşekkür. Asıl Bedri Rahmi'yi pazartesi gecesi tanıttılar bize..
Üstad dünyanın ilk çevrecisi, ilk yeşilcisiymiş haberim yokmuş.. Metin Belgin ve Tilbe Saran, Yedi Erik Ağacı ve Merhaba Yeşil'i arka arkaya okurken kafama dank etti..
İki şiiri de köşeme aldım.. Yazının burasında durun ve Erik Ağacı'nı okuyun isterseniz..
"Boş ver şiir yazmaya" diye başlıyor yazmaya ve Yedi Erik Ağacı'nı anlatıyor.. Fındıklı'daki evlerinden, her sabah işinin olduğu Beyoğlu'na yokuş çıkıyor.. Çıkarken de hep bir arsanın yanından geçiyor.. İçinde yedi erik ağacı olan arsanın.. 20 sene.. Ezberlemiş o ağaçları.. Bir anlatıyor, bir anlatıyor..
Sonra bir gün kesiyorlar yedi erik ağacını.. Arsaya bir apartman yapmak için.. Apartman dediği de, şimdi villa diye geçiyor. Üç katlı.. Hani ya tripleks.. Öylesine çoktan razıyız bugün.. Ama o gün.. O gün dediğim 1951.. Bedri Rahmi'nin betonlaşmaya karşı çıktığı, uyardığı, yeşile ağaçlara sahip olmaya çağırdığı yıl, 1951.. 60 yıl öncesi.. Ne çevreciler var, ne yeşilciler, dünyada..
Şimdi burada gene bir ara verin ve "Merhaba Yeşil" dizelerini okuyun.. Dünyada ne yeşilciler, ne greenpeaceciler, ne küresel ısınma, azalan ormanlar, artan karbon dioksit lafları, ne felaket gelecek teorileri varken "Merhaba" demiş Bedri Rahmi "Yeşil"e..
"Yeşile de deli gönül tümümüz
Yeşil bizim dünya ahret dostumuz"
ne demek bir düşünün, 60 yıl önce..
O zaman farkına varsaydı dünya, yeşilin dünya ahret dost olduğunu, şairin çığlığını duyup!..
Birkiye kardeşler, Mehmet ve Atilla gene muhteşem bir gece düzenlemişlerdi..
Sahnede beş kişi oturuyor.. Tilbe, Metin, Hakan Gerçek, Bülent Emin Yarar ve elinde sazı ile operanın müthiş baritonu Zafer Erdaş..
Hepsinin arkasında bir ekran var, Bedri Rahmi'nin resimlerinin yansıdığı.. Sadece yazmamış, boyamış da Bedri Rahmi düşüncelerini.. Seçilen tablolar, duyulan şiirlere yatkın.. Arada sazı ile Zafer giriyor devreye, müthiş türkülerle..
Hele bir Yiğidim Aslanım sahnesi var.. Sazın eşliğinde Metin Belgin bir okudu Nazım'ı anlatan satırların tamamını.. Nefesimiz kesildi dinlerken.. Sonra Zafer kendi sazına eşlik etti, o tüm salonu dolduran sesiyle, Zülfü Livaneli bestesi Yiğidim, Aslanım'la.. Öldük, bittik..
Aşkı da anlattılar tabii, Bedri Rahmi'nin o unutulmaz dizeleriyle.. Aşkı da anlattılar.. Ben yanımda oturan Ayşe'ye bakarken.. Mahsus yazmadım ki, önce o yazsın bakalım ne diyecek merakımdan.. Yazdı.. Ona yanıtım yarın..

***
Şevval Sam'la İstanbul Musikisi'nin üçüncüsü de geçen haftaydı. Hele ikincisi harikuladeydi. Koşarak gittim.. Ama bu defa ayni lezzeti bulamadım. İncila Ertuğ, bu dizide, İstanbul Musikisi'nin hüzünlü sonunu anlatıyordu.
"Artık Todori'nin bahçesinde Selahattin Pınarlar'ın, Artaki Candanlar'ın, Aleko Bacanoslar'ın toplanması mümkün değil" diyordu.. İyi araştırılmış, iyi hazırlanmış öyküler, iyi kullanılmış bir kamera ile destekleniyordu. Yesari Asım'ın yaşadığı sokaklardan, aşkının mahallesine gidiyorduk, sahneye yansıyan görüntülerde..
Bu defa öyküler hafif kalmış.. Görüntüler ise, kartpostaldan öte değil..
İncila Hanım, bu defa şarkıları da fena halde ağır seçmiş.. Benim gibi alaturka meraklısı, gençliği alaturka gazinolarda hemen her gece Müzeyyenleri, Behiyeleri, Zeki Mürenleri, Mustafa Sağyaşarları dinleyerek geçmiş, radyosundan alaturkayı hiç eksik etmemiş birinin bile ilk defa duyduğu şarkıları kim bilir nerden bulup çıkarmış bilemem.. Bence İstanbul Musikisi 3, aceleye gelmiş..

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA