Türkiye'nin en iyi haber sitesi
SÜLEYMAN YAŞAR

General mi milletvekili mi daha çok maaş almalı?

Milletvekillerinin emekli maaşları bir gecede beş bin liradan sekiz bin liraya çıkarılınca halk doğal olarak tepki gösterdi.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül de yasayı kısmen geri çevirdi.
Yasanın Köşk'ten dönmesi üzerine, milletvekilleri dikkatleri generallerin maaşına çevirdiler. Generallerin kendilerinden fazla emekli maaşı aldığını söylediler.
Sağlık ve Turizm bakanlıkları da yapmış olan eski milletvekili Bülent Akarcalı'dan bu konuda etraflı bir elektronik mektup aldım.
Akarcalı, generallerin nasıl büyük emeklilik imkânlarına sahip olduğunu ayrıntılarıyla ortaya koyuyor. "Subay emeklilik süresine askeri okul dönemi de dahildir" diye başlıyor anlatmaya.
Ve şöyle devam ediyor: "Ama sivillerin emeklilik süresine üniversite dönemi dahil değildir. Ayrıca subay adayı öğrenci, eğitimi boyunca yeme içme, yatma kalkma, giyim kuşam, okul parası ödemez. Devlet hizmetine girecek doktor, yargı mensubu, mimar mühendis kim varsa, onların da aynı mantıkla benzer haktan yararlanmaları gerekir.
Üstelik generallerden çoğu emeklilikte lojman, yaver, araç ve şoför imkânına sahiptir.
İstanbul Kalender Orduevi'nin arka sırtında yalnız kor ve orgenerallere mahsus olan gibi başka yerlerde de 5 yıldızlı otele taş çıkartacak olanlar vardır. Muvazzaf ve emekliklerin sosyal hayatları, yemeiçme- konaklama dahil bedava denilecek bir biçimde ordu evlerinde ve tatil köylerinde geçer. Oyak'tan ev-otomobil satın almak için sivillere kıyasla daha elverişli şartlarla kredi alırlar, 3 ve 4 yıldızlı generallere 750.000 TL'ye varan emeklilik tazminatı verilir."
Eski bakan eski milletvekili Akarcalı mektubunda OYAK'ı da anlatıyor. "Oyak'ın geçenlerde verdiği gazete ilanında devlet bütçesinden hiç katkı almadık ifadesi gerçeği saklayan bir tanımdır. Oyak' a maaşlardan yüzde on kesintiyle yapılan kaynak aktarımı, 30 kusur yıl boyunca vergi öncesi olarak yapılmıştır. Yani kesintinin en az yüzde otuzu devlete ödenmesi gereken vergi iken, haksız prim olarak Oyak'a gelir sağlamıştır. Bu anlamda Oyak'ın mal varlığının yüzde otuz kadarı aslında devlete aittir.
Ayrıca yedek subay maaşlarından en az 12 ay süreyle yüzde beş kesilmiştir. Karşılığında verilen tek hizmet hayat sigortası olmuştur. Oysa bu hizmetin sigorta prim bedeli bir aylık %5 kesintiye eşittir" diyor ve çok çarpıcı açıklamalarını şöyle sürdürüyor: "27 Mayıs darbesinin iradesi yalnız subayların maddi geleceğini düşünmekle yetinmiş ,kendi dışında bir kurumun mensuplarına, örneğin öğretmenlere, sağlık personeline de benzer bir hak ve imkan sağlayan düzenleme getirmeyi düşünmemiştir.
İyi bir mali müşavirlik firması Oyak'ın elde etmiş olduğu haksiz primlerden oluşan fazlalığı tespit edebilir. Bu fazlalığın hazineye devri de araştırılabilir...
Aynı yaklaşım milletin vergilerinden devletin imkânlarından haksız yararlanan sivil kesim için de geçerlidir... Burada subaylardan söz ediyorsak bunun nedeni kendilerine çok kapsamlı özel hak ve imtiyazlar elde etmiş en geniş kitlenin subay sınıfını oluşturması nedeniyledir. Devlet gücünü bir süre eline geçirenlerce elde edilmiş bütün özel hakların sıfırlanması ve adil hak paylaşımını sağlamak zor değildir. Oyak benzeri kendine imtiyaz sağlamış Merkez Bankası Vakfı gibileri de vardır. Kendi kazançları yetmiyormuş gibi bankanın gelirlerinden vakfa kaynak aktarılmıştır. Milletvekillerinin vekillik ve emeklilik aylıklarını Merkez Bankası'ndakilerle kıyaslamak anlamlı sonuçlar verebilir.
Tam tersi ise TOBB'a bağlı odalardan emekli olanlardadır.
Kendilerine her türlü lüks ihtişam ve harcamayı hak görüp, şov yapmayla iş yapmayı karıştıran, Avrupa'ya uçaklarla yandaş götürüp otellerde ağırlayan ve bir tek gazetede, TV'de haber konusu olmadan dönenler, odalardan emekli olmuş personelin ne özlük ne de sağlık haklarıyla doğru dürüst ilgilenmezler.
Zorla üye olunan, icra yoluyla aidat toplayıp sivil toplum kuruluşuyuz diye de gerçekleri saptırırlar."
Akarcalı, bu ülkede devlet gücünü ele geçirenin kendisine imtiyazlar sağladığını örnekler vererek işte böyle özetliyor. Bu haksız düzeni bozmak gerekiyor.
Bunun için de gelişmiş ülkelerde olduğu gibi bizdeki emeklilik sisteminin de çalışırken Sosyal Güvenlik Kurumu'na ödenen primlerle orantılı olması gerekiyor. Ancak bu yolla emeklilikte hakça bir sistem kurulabilir.
Çok prim ödeyen çok az prim ödeyenden daha az emekli maaşı alır. Aksi takdirde primi ödenmeden alınan yüksek emekli maaşları düpedüz bir soygun oluyor.
Eğer otuz yıl öğretmenlik, gazetecilik yapan bir kişi 1.200 lira emekli maaşı alırken, aynı primi yatıran bir general ya da milletvekili 8.000 bin lira emekli maaşı alıyorsa...
Bu durum bize, bu ülkede haksız ve adaletsiz bir emeklilik sisteminin, bazı milletvekillerinin biraz utanmazca gayretleriyle özel olarak sürdürüldüğünü gösteriyor.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA