Projenin varlığına dair iddiaları ortaya atan ilk kişi, 1994'te Project Blue Beam adlı bir kitap yayımlayan (ve 1996'da, 51 yaşındayken kalp krizi nedeniyle ölen) Kanadalı gazeteci Serge Monast. Monast, ABD'nin bu projeyle tek dünya devletini ve tek dini hedefleyen 'Yeni Dünya Düzeni'ni tesis etmeye çalıştığını öne sürdü.
Monast'a göre NASA'nın yürüttüğü proje, son yıllarda gündelik hayatımıza da girmeye başlayan (Örneğin 1996'da ölen Tupac Shakur'un bu yılki Coachella Festivali'nde verdiği hologram konser) hologram teknolojisini esas alıyor.
Kitaba göre projenin amacı, mevcut dini ve arkeolojik bilgileri dönüşüme uğratarak insanları tarihi bağlarından koparmak ve onların yeni düzeni gönüllü bir şekilde kabullenmelerini sağlamak. Bu amaçla dünyanın farklı bölgelerinde 'tezgahlanmış' arkeolojik buluşlara imza atılacak ve insanlığa "Bugüne kadar bildiklerimiz yanlışmış," duygusu aşılanacak. Monast'ın teorisine inananlar, Bosna'nın Visoko kasabasındaki tepenin altında piramit bulunduğu iddialarını söz konusu perspektif içerisinde okuyor. Geçen haftalarda Harvard Üniversitesi'nden Prof. Karen King'in kamuoyuna açıkladığı, Hz. Meryem'in Hz. İsa'nın eşi olduğuna dair belge de aynı şekilde değerlendiriliyor.
Üç boyutlu hologram teknolojisiyse, ikinci aşamada devreye girecek. Gökyüzüne Hz. İsa, Buda gibi dini liderlerin hologramları yansıtılacak ve insanlar şok ile infial arası bir ruh hali içerisindeyken, hologramlar bütünleştirilerek yeni ve tek din propogandası yapılacak. Teoriye inananlar, 2009'da Rusya'da görüntülenen ve Hz. İsa'yı çarmıha gerilmiş görüntüsünü anımsatan gökyüzü oluşumunun ve 2010 yılında görüntülenerek basınımızda 'Kabe'nin üzerine melek indi' başlıklarıyla paylaşılan görüntülerin hologram denemeleri olduğunu iddia ediyor.
Diğer yandan propogandanın en önemli ayaklarından biri, tıpkı telepati gibi insanların beynine doğrudan mesaj gönderebilen ve onların davranış, düşünce yapılarını yönlendirebilen sonik ses dalgaları (bu tarz bir teknoloji sahiden de mevcut) olacak. İstanbul'da ve dünyanın başka şehirlerinde duyulduğu iddia edilen sesleri Blue Beam ile bağdaştıranlar, düşük frekansa sahip bu seslerin tedirginlik yaratma amacıyla kullanılması planlanan bir ses dalgasının tatbikatı olduğunu belirtiyor.
Hollywood'un da bilimkurgu filmleriyle dünyayı uzaylı istilası fikrine psikolojik olarak hazırladığı iddia ediliyor. H.G. Wells'in aynı adlı kitabından uyarlanan 2005 yapımı Dünyaların Savaşı filmi (ilginçtir, 1930'larda kitaptan uyarlanan radyo tiyatrosunu dinleyen pek çok ABD'li, dünyayı gerçekten de uzaylıların istila ettiğini sanarak paniğe kapılmıştı), örneklerden yalnızca biri. Aynı şekilde, Half Life ve Halo gibi bilgisayar oyunlarının kullanıldığı öne sürülüyor.
GÖLCÜK DEPREMİNİN NEDENİ HAARP PROJESİ Mİ?
Blue Beam'in yanı sıra çokça tartışılan bir proje daha var: HAARP. ABD'deki Alaska Üniversitesi tarafından yürütülen projenin amacı, atmosferin gözlenmesi ve elde edilecek bulguların, iletişim ve gözetim tekniklerinin geliştirilmesi için kullanılması. Ancak iddiaya göre, HAARP aracılığıyla iyonosfere gönderilen elektromanyetik dalgalarla suni depremler oluşturmak mümkün. Bu iddiaya kaynak olarak, projenin sitesindeki HAARP faaliyetlerine ait grafikler gösteriliyor. Grafiklerde 1999 Gölcük, 2010 Haiti ve 2011 Japonya depremleri öncesinde faaliyet yoğunluğu gözleniyor. Hatta doğruluğu birinci ağızdan kanıtlanmamış da olsa, dönemin başbakanı Bülent Ecevit'in HAARP'a dair iddiaların araştırılması emrini verdiği bilgisi, basınımızda yer almıştı. ABD'nin önemli üniversitelerinden MIT'deki bir araştırma da, iyonosfere gönderilen dalgaların ısınmaya neden olarak fay hatlarından radon gazı çıkmasını sağladığını ve depremleri tetiklediğini ortaya koymuştu.